Nihat Özdemir’in istifa etmesiyle Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) seçimli genel kurula gitme kararı aldı ve haziran ayında Türk futbolunu yönetecek yeni isim seçilecek. Seçilecek diyorum çünkü yapısı itibariyle TFF özerk bir yapıdır ve başkanı federasyonun genel kurul üyeleri seçer. Bu özerkliğin kaybedilmesi durumunda UEFA ve FIFA uluslararası müsabakalardan men etme dahil birçok farklı yaptırımı gündemine alabilir.
Dolayısıyla görünürde bir seçim var ancak son yıllarda TFF Başkanı’nın seçimle değil seçiN sistemiyle belirlendiğini herkes biliyor. Borç batağındaki kulüpleri yöneten başkanların çoğunluğu iktidar ile ‘papaz olmamak’, devletin ve belediyenin kaynak ve imkânlarından mahrum kalmamak için genelde siyasi otoritenin işaret ettiği adaya oy verir. Devletin ve belediyenin maddi yardımları olmadan ayakta duramayan, stadyumlarını ve tesislerini bile devlete yaptıran, devlet sayesinde sponsorluklar bulan, teknik olarak iflas etmiş ve kayyum atanması gerekirken "devlet" desteği sayesinde hâlâ bankalardan borç alabilen kulüplerin diyeti istenilen başkanı seçmek ve TFF’yi ibra etmektir. Aksinin ne anlama geldiğini herkes bilir. Bu yüzden bizde seçiN olur, seçim olmaz.
Nitekim son TFF seçimlerinde Nihat Bey tek adaydı ve geçerli 179 oyun tamamı Nihat Bey’e verildi. Türkiye gibi büyük bir futbol ülkesinde TFF Başkanlığı için hiçbir rakip adayın çıkmaması hayatın olağan akışına terstir.
Bu yüzden öncelikli dileğim artık çağdışı kalmış bu seçiN düzeninin sona ermesidir. Umarım Türk futboluna yakışır şekilde birçok adayın özgürce yarıştığı, projelerin ve fikirlerin oylandığı, en iyi olanın seçildiği adil bir seçim olur.
Peki ideal başkan profili nasıl olmalı?
Aslında ‘Kimler olmamalıdır?’ sorusunu cevaplarsak, ideal profil kendiliğinden ortaya çıkacaktır.
1- Son 20 sene içerisinde herhangi bir kulüpte başkanlık yapmış kişiler.
Türk futbolunun geldiği içler acısı durum ortada. Kulüplerin toplam borcu yaklaşık 25 milyar TL. Bu borç her yeni sezon artıyor. Karşılığında 20 senedir tek bir tane uluslararası başarımız yok. Kulüplerin çoğu teknik olarak iflas etmiş durumdalar. Kulüpleri bu duruma getirenlerin Türk futbolunun sorunlarını çözeceğine inanmak en kibar tabirle saflık olur. Nitekim bu yol daha önce denendi ve hiçbir faydası olmadığı görüldü. Senelerce Beşiktaş’ı yönetmiş bir kişinin kötü yöneticiliği adeta ödüllendirilmiş ve TFF’ye başkan olarak seçilmişti. Ne oldu? Futbolumuzdaki olumsuz hiçbir şey değişmedi. Sadece zaman kaybettik.
Buraya TFF yönetim kurullarında görev almış eski yöneticileri de eklemek lazım. Bazı kişiler TFF Yönetim Kurulu üyeliğini resmen ‘memuriyete’ bağlamış. Kulüplerin adamları, yöneticilerin eş-dost ve tanıdıkları, bürokratlar lütfen atık elinizi Türk futbolundan çekin!
Futbolda yöneticilik tecrübesi önemlidir ama bir ön şartmış gibi suiistimal edilmesi yanlıştır. Jochen Zeitz henüz 30 yaşında ve sadece 3 senelik iş tecrübesine sahipken Puma’nın başına getirildiğinde, kendisine karşı yapılan ‘tecrübesiz’ eleştirilere şu cevabı vermişti: ‘Bir işi 20 sene boyunca hep yanlış yapmanız sizi tecrübeli yönetici yapmaz’ Tarih onu haklı çıkardı ve o genç yönetici Puma’yı ilerleyen yıllarda dünya devi bir marka haline getirdi. Biz buradan nasıl bir ders alalım?
2- Devletle ticari ilişkisi olan iş insanları.
Devlet bankasından milyarlarca lira kredi alan, devlete milyarlarca liralık iş yapan bir kişinin mevcut iktidara karşı özerk olması mümkün değildir. Alacağı her radikal kararda gözü ve kulağı Ankara’da olan kişilerin Türk futboluna ciddi bir katkısı olmaz. Ayrıca, milyar dolarlık zengin iş insanlarının Türk futboluyla dertlenip, gelişmesi için gece-gündüz çalışabileceğine inanan var mı? Niyeti iyi olsa bile buna zamanı ve enerjisi yetmez. Zamanı olmayan başkan denetim ve kontrol işlevini yerine getiremez. Bizlere makam işgal edenler değil, canla-başla çalışacak başkanlar gerekli.
3- En az 40 senedir futbolun tam içinde ve ülkeyi yönetenlerle direkt iletişimi, etkileşimi olan futbol adamları.
‘Türk futbolunun bana ihtiyacı var’ veya ‘Türk futbolunun temizlenmesini istiyoruz’ gibi ifadeler kulağa hoş geliyor ancak benim için inandırıcılığı olmayan cümleler… Yetkili ve etkili herkesi yıllardır şahsen tanımalarına rağmen yapısal ve radikal hiçbir değişiklikte öncü olmayan, taşın altına ellerini koymayan kişilerin de bugünlere gelinmesinde dolaylı olarak etkisi var. Artık öyle bir dönemdeyiz ki, topta toplu toptan değişim şart! Eskiden yeni olmaz.
Bu kriterlere dikkat ettikten sonra zaten görev futbolun içinden gelmiş, network’ü geniş, Dünya futbolunu bilen, kendini geliştirmiş kişilere kalıyor. Böyle insanlarımız var. Yeter ki kimseden icazet almayı beklemeden aday olma cesaretini göstersinler.
Güzel yazmış ????
Tugay Kerimoğlu ve Ergün Penbe, Ahlâklı, profosyonelliği zirve yapmış ve çok iyi futbol zekası olan isimlerdi! Bildiğim kadarıyla siyasi söylemi ve siyasetle işi olmadıysa edindiği tecrübeyi TFF'yi yöneterek kullanabilirler..
Çok doğru tespitler