Bundan tam 10 sene önce Simon Kuper’in bir kitabını okumuş ve oldukça etkilenmiştim. Kitabın özgün adı farklıydı ama itiraf etmeliyim ki Türkçe basımında kullanılan ‘yeni’ ismi de oldukça etkiliydi.
‘Futbol asla sadece futbol değildir’.
Sonraki senelerim bunu anlama ve anlamayanlara anlatma mücadelesiyle geçti. Hâlâ geçiyor. Bu yazımda biraz rakamlara ve verilere başvurarak anlatma mücadeleme bir yenisi daha ekleyeceğim.
Uzaklara gitmeye gerek yok. Sadece geçen seneyi baz alalım.
2019 yılında 4162 futbol kulübü toplamda 18.042 uluslararası transfer yaptı. Sadece geçen sene dünya genelinde 7.3 milyar dolar bonservis parası ödendi. 179 farkı futbol ülkesinde transfer gerçekleşti. 178 farklı milletten oyuncular transfer edildi. Gerçekleşen 18.042 transferin sadece 3558’inde resmi futbolcu menajerleri görev aldı. Bu da bize sektörde hâlen büyük oranda lisanssız menajerlerin görev aldığını gösteriyor. Resmi menajerlere ödenen toplam para 653 milyon dolar. Kayıtlara geçmeyenleri bilmiyoruz. Bu da futbolun her türlü yolsuzluğa açık olduğunun bir başka göstergesi.
Öngörülebilir şekilde en fazla transfer UEFA’ya bağlı futbol liglerinde yapıldı. Sadece UEFA liglerinde transfer ekonomisi 5.5 milyar doları buldu. UEFA’ya bağlı 55 ülkeden 53’ü aktif olarak transfer pazarında yerini aldı. Avrupa’da toplam 1914 futbol takımı en az bir uluslararası transfer yaparak bu pazardaki yerini aldı.
Dünya’da az transfer yapan bölge ise Tahiti, Fiji, Samoa gibi pasifik okyanusunun küçük adalarının oluşturduğu Okyanusya Futbol Konfederasyonu (OFC) ülkeleri oldu. Bu bölgede futbol oldukça geri kalmış ve dünya futbol piyasasından kopmuş durumda. Öyle ki coğrafi olarak bu konfederasyona dahil olması gereken Avustralya bile özel bir talepte bulunarak gönüllü olarak Asya Futbol Federasyonu’na geçmişti. Futbolla bu kadar alakasız ada ülkelerinin ‘hayalet’ federasyon başkanlarının zaman zaman FIFA’nın en önemli kurullarında görev alması da incelenmesi gereken diğer bir ‘hassas’ konudur.
En fazla uluslararası transfere dahil olan futbol ülkesi ise Brezilya. Brezilya’da 306 takım uluslararası transfere dahil olmuş. Brezilya birinci liginde (Serie A) sadece 20 takım olduğunu düşünürsek bu veri bize şunu gösteriyor. Brezilya’da amatör liglerden bile oyuncular başka ülkelere transfer olmuş. Başka ülkelerde parasını kazanan oyuncular ülkesine dönmüş belki de son senelerinde şehrinin takımına katkıda bulunmuş.
Yeri gelmişken buradan değerli futbol yöneticilerine bir mesajım olsun. Brezilya’ya ‘oyuncu seyretmeye’ gittiğinizde Serie A’daki Santos-Fluminense maçını seyretmenize pek gerek yok. Brezilya bundan tam 500 sene önce Portekizli denizci Pedro Alvares Cabral tarafından keşfedildi. Biz biraz geç kaldık. Onun torunları da Brezilya ligini her hafta düzenli olarak yerinde keşfediyor. Bu yüzden illa ‘keşif’ yapmak isteyen maceracı takımlarımız varsa Serie B, Serie C maçlarını takip etmeleri daha gerçekçi ve verimli olabilir.
Futbolun Brezilya için tam bir ‘dış ticaret’ olduğunu gözler önüne seren bir başka önemli veri de her sene yurtdışına gönderdikleri futbolcu sayısı. Brezilya’dan sadece 2019’da yurtdışına yapılan transfer sayısı 948! Brezilya’dan sadece Portekiz’e gelen oyuncu sayısı geçen sene 228. Sıkı durun bu verdiğim 948 sayısı sadece Brezilya’dan yurtdışına gidenler. Dünya genelinde 2019 senesinde transferi gerçekleşen Brezilyalı sayısı 1988! Hayır, doğum tarihimi yazmadım, sadece geçen sene uluslararası transferi gerçekleşen Brezilyalı oyuncu sayısı yazdım. Singapur’dan, Çin’e, Slovakya’dan Kanada’ya kadar aklınıza gelen her yerde transferleri gerçekleşti.
Yurtdışında ülkemizi başarıyla temsil eden değerli ve yetenekli genç Türk futbolcularımızla gurur duyuyoruz, ancak koskoca Türkiye’den yurtdışına transfer yapabilen oyuncu sayımız bir elin parmaklarının sayısını geçmiyor! Birkaç başarılı ve yetenekli oyuncuya bakarak ‘Türk futbolu gelişiyor ve üretiyor’ demek bizi yanlış yönlendirir. Duygusal değil, veriler ışığında nesnel değerlendirme yapmak her zaman daha faydalıdır.
İşin diğer bir ilginç tarafı Brezilya’nın hem yurtdışına en çok oyuncu gönderen ülke hem de yurtdışından en çok transfer yapan ülke olmasıdır. Burada bir bilgi vermem gerekir. FIFA jargonunda uluslararası transfer bir ülke federasyonundan bir başka ülke federasyonundaki lige yapılan transferdir. Oyuncunun milliyetine bakılmaz. Bir ülkeden başka bir ülkeye transfer olması o transferin uluslararası transfer sayılması için yeterlidir. Bu şekilde Brezilya liglerine 2019’da 831 tane uluslararası transfer yapılmış. Tabii ki bu sayının çok büyük bir bölümü farklı ülkelerde oynayıp Brezilya’ya dönen Brezilyalı futbolcular.
Bu da futbolun bir ülke için sağlayabileceği önemli bir sosyo-ekonomik katkıya dikkat çekiyor. Düşünsenize, her sene ortalama 800 Brezilyalı yurtdışına futbol oynamaya çıkarken her sene yine yaklaşık 800 Brezilyalı ülkesine geri dönüyor. Bu sadece fiziksel bir dönüş değil. Muhtemelen yanlarında yüzbinlerce Euro döviz ile dönüyorlar. Bu durum ülke ekonomisine yaptığı katkı kadar futbolcunun yaşadığı bölgenin, ailesinin ve hatta sülalesinin sosyal, kültürel ve ekonomik kalkınmasında bir kaldıraç vazifesi görüyor. Sadece 2019 senesinde Brezilya futbolcu transferlerinden 299 milyon dolar kâra geçti. Bu hesaba bireysel oyuncu maaşları dahil değil. Sonuçta Çin’de maaş alan Hulk da parasının bir kısmını Brezilya’daki banka hesabına yatıyor. Bireysel maaşları hesaba katacak bir veriye ulaşmamız mümkün değil ama varın toplam meblağı siz hayal edin.
Brezilya’dan sonra transfere dahil olan en fazla kulüp sayısına sahip ülkeler Almanya (144) ve İspanya (130). Benzer pozitif tabloları bu ülkelerde de çok net görüyoruz.
Türkiye’ye dönecek olursak, 2019 yılında Türkiye’de 59 takım uluslararası transferlere dahil olmuş. Bazı okuyucularımızın dikkatinden kaçmayacaktır. Süper Lig ve TFF 1. Lig dışında yabancı transferi yasak ve bu iki ligdeki toplam takım sayımız 36’yı geçmiyor. Nasıl 59 takımımız uluslararası transfere dahil olabildi? Açıklaması çok basit. Belli ki kendimiz yetiştirmek yerine Almanya’nın, Hollanda’nın yetiştirdiği gurbetçi Türk gençlerini Türkiye’ye getirip hazıra konma alışkanlığımızdan vazgeçememişiz.
Geçen sene Türkiye’ye 301 tane uluslararası transfer yapılmış. Dediğim gibi bunlardan bazıları gurbetçi Türk oyuncular. Ancak kabul etmek gerekir ki çok büyük bir bölümü yabancı oyuncular.
Burada yabancı oyuncu sorunsalına da çok kısa değinmek istiyorum. Yabancı oyuncuyu yasaklamak, sınır koymak modern futbolda çağdışı bir harekettir. Siyasetten futbola hangi alanda olursa olsun bir temel kural hiç şaşmaz. Bir yerde bir şeyi yönetemeyen varsa, o şeye yasak koyar.
Türk futbolu yasaklarla gelişemez. Futbol ve genel anlamda ülkenin spor gelişimi için belli başlı yöntemler vardır. Denetimler ve faydalı kriterler olur evet ama yasak olmaz. Koltukları ve mevkileri işgal edenlerin bunları bilmesi ve uygulaması gerekir. Her ne kadar bu konu uzmanlık alanım olsa da şu an bu gazetede köşe yazan bir yazara ‘şimdilik’ bundan daha fazla ahkam kesmek düşmez.
2019 yılında Türkiye’nin 10/1’i büyüklüğündeki Sırbistan’dan 249 oyuncu yurtdışına gitmiş. Gidenlerin neredeyse tamamını Sırp oyuncular oluşturuyor. Sırbistan dışında gerçekleşen Sırp oyuncu transferlerini de hesaba katarsak sadece geçen sene 435 Sırp oyuncu uluslararası transfer yapmış. Bu sayıyı neden verdim? Çünkü 2019 senesinde Türkiye’den yurtdışına giden oyuncu sayısı da 249. Aynıyız. Ancak ufak bir farkımız var.
Üst satırlarda ‘Türkiye’den yurtdışına giden Türk oyuncu sayımız bir elin parmaklarını geçmiyor’ demiştim. Şimdi kendimle çelişmedim mi? Hayır efendim. Ülkemizden yurtdışına giden 249 transferin neredeyse tamamı yabancı oyunculardır. Mesela; bir Türk takımında oynayan ve sözleşmesi bitince bonservissiz yurtdışında başka bir takıma giden yabancı oyuncu bu kategoride sayılır. Türk futbolunun başarısıyla veya gelişimiyle bir ilgisi yoktur.
Buradan da bir başka sosyo-ekonomik değerlendirme çıkar. Ülkemizden her sene ortalama 200 yabancı oyuncu yanlarında yüzbinlerce belki milyonlarca Euro götürüp ülkeden ayrılıyor. Bu durum Brezilya veya Sırbistan örneğinin aksine ülke ekonomisine zarar sağlıyor. Bunu lütfen küçümsemeyin. Türkiye’de futbolun oluşturduğu döviz açığı tahmin edilenden çok daha fazladır ve nüfusunun %20’si yoksulluk sınırında olan bir ülke için bu çok önemli bir kayıptır. Yaşadığım ülke, Portekiz’den bir örnek vermem gerekirse; geçen sene Portekiz aldığı ve sattığı oyuncular sonucunda ülke ekonomisine 384 milyon dolar artı ek gelir soktu ve Dünya’da futbol transferlerinden en çok kazanç sağlayan ülke oldu.
2019 yılında ülkemizden Arap takımlarına yapılan bonservisli satışlarla bu durum biraz düzeldi. Ancak oyunculara verilen maaşları ve geriye dönük uzun dönemli geçmiş harcamaları dikkate aldığımızda durum hiç açıcı değil. Daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi popülizm uğruna bol keseden ‘verilen’ her Euro, bu ülkenin sporcusu ve sporu için harcanabilecek ana kaynaktan kesintidir.
Burada 3 büyüklerin milyonluk transferlerine odaklanmak büyük resmi görmemizi engelleyebilir. Esas yazık olan paralar Anadolu takımlarında hatta TFF. 1 Lig’de harcanan paralardır. Kendi ülkesinde 5 bin Euro maaşla oynayan sıradan oyuncular (ki senelik kazancı 50 bin Euro olur) Süper Lig’e gelince en az 400/500 bin Euro alıyorlar. İşin en acı tarafı da bu oyuncular ‘ucuza, ekonomik, cazip şartlarda’ anlaşılan oyuncular olarak lanse ediliyor. Onlarca kez bu ülkenin en büyük ulusal TV kanallarında yayın yapan yorumcuların ‘500 bin Euro çok ucuza anlaşmışlar’ dediklerine şahit oldum. Böyle kişilerin veya yöneticilerin ya ekonomiden haberleri yok, ya hayal edemeyeceğimiz kadar zenginler ki zihinlerindeki para mefhumu farklı, ya da futbol sektörünü hiç bilmiyorlar.
Uzun lafın kısası, diyeceğim odur ki Dünya’da futbol artık ‘iş’ olsun diye yapılıyor…