Kabine tartışmaları gündem değiştirmek için
Kabine değişikliği konuşuluyor ama bunların hiçbir önemi yok. Bugün Türkiye’de her konuda, her şeyden tek sorumlu, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemimiz nedeniyle Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Memnun olduğu, kendisine yakın bulduğu isimler kalır, onlarla devam eder, olmayanlar varsa değiştirir ama bunlar sonuç itibarıyla hiçbir şeyi değiştirmez.
Sistem çarpıktır, yanlıştır. Kuvvetler dengesi gözetilmemiştir.
Kabinede değişiklik yapılacağının konuşulmasının, gündemi değiştirmek dışında bugünkü sistemde hiçbir önemi ve etkisi yok. Türkiye’nin her konuda tek yetkilisi, tek mesulü sadece ve sadece Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Atadıkları bir nevi sekreter pozisyonundadır, canı kimi isterse atar, kimi istemezse görevden alır.
AKP’de MHP’den rahatsız olanlar var
AKP’de MHP’den rahatsızlık duyan çok sayıda isim var. Bülent Arınç’ın konuşma yasağım var demesi çok basit bir göstergesi.
Arınç’ın FETÖ üyeliği sorusu ile ilgili açıklamalarını görünce acı acı gülümsedim. Bu kadar kendilerini layusel gören, kandırılma hakları olduğunu iddia eden, kendisi biz kandırıldık bizi kandıranlar suçlu diyen durumdaki bir insanın, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu’nda oturuyor olmasını üzüntü verici.
Bahçeli’nin Mümtazer Türköne çıkışı
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Mümtazer Türköne çıkısıyla gündemi değiştirerek yine istediği mecraya soktu.
Alaattin Çakıcı konusundaki çıkışı, hukuken yürütülen bir infaz kanunu değişikliğiyle Çakıcı’nın hapisten çıkmasıyla nihayete erdi. Hukuka uygun şekilde iş yürütüldü. Ancak Mümtazer Türköne konusunda konuşması ve söylediklerini Devlet Bahçeli gibi, Türkiye’nin en tecrübeli siyaset adamına yakıştıramadım.
Bahçeli’nin bu konuşması açık bir şekilde yargıya müdahaledir. Ayrıca Türköne’nin dosyasını bilmeden konuşmasını doğru bulmuyorum. Bu konuşmanın içinde suçun şahsiliğini hiç dikkate almadan, kardeşinin bir ülkücü şehidi olması dolayısıyla müzaheret görmesi gerektiğini söylemesi yine hukuka hiç uygun bir durum değil ve doğrudan yargıya müdahaledir.
Yargının tüm kademelerinde açıkça kumpas olduğu ispatlanmış Ergenekon, Balyoz davalarının mağduru, MHP’nin eski milletvekili Engin Alan’ın hukuksuzluğa maruz kaldığı dönemde, sessizliğe bürünen Bahçeli’nin, Türköne tavrını nasıl yorumlamak lâzım? Elbet bunun için de bir açıklaması vardır!..
CHP-HDP Yakınlaşması
Canan Kaftancıoğlu’na seneler önce attığı twit üzerinden ceza verilmesi, Türkiye’nin hukuk devleti vasfını kaybetmesinin en son örneğidir. O dönemdeki emsal twitlere bakıldığında herhâlde AK Parti’nin büyük bir kısmının aynı cezalarla karşılaşabileceği bir durumla karşı karşıyayız. Dolayısıyla Canan Kaftancıoğlu’nun kararının açıklandığı tarihi ve davanın gidişatını dikkate aldığınızda hukuken değil, siyaseten cezalandırıldığı âşikâr. Bütün kamuoyunda da bu intiba hâkim.
Kaftancıoğlu, Tanrıkulu vb. isimler üzerinden CHP-HDP’nin yakınlaşması mânâsız. CHP, iktidara tek başına talip olmayı ve gelmeyi hedeflemesi lâzım. CHP kadrolu müzmin bir muhalefet partisi oldu ve âdeta muhalefete demir attı. İktidar hedefinden çok uzak. HDP ile yakınlaşmak yerine iktidarı hedeflemeli.
HDP’nin PKK’dan uzak durduğu noktasından toplumu ikna etme mecburiyeti var. Parti yöneticilerinin kerhen yapmak zorunda kaldıkları açıklamalarla PKK ile arasına mesafe koyduğuna Türk kamuoyunu ikna edemiyor. İnandırıcılıktan ve samimiyetten oldukça uzaklar bu da ne yazık ki toplumda ciddi şekilde hissediliyor.
Fatih’in tablosunun gelmesi sevindirici
Bellini ’nin tablosu...
Tablonun otantik olup olmadığı konusundaki tartışmalara rağmen, Fatih Sultan Mehmet Han’ın tablosunun Türkiye’ye gelmesinden son derece memnunum. Ancak bunu ya Kültür Bakanlığı veya Sabancı- Koç müzesi gibi müzeler satın almalıydı.
Tablonun satın alınmasından çok memnun olmakla beraber bu konunun İstanbul Belediyesi’nin işi olduğu kanaatinde değilim. Bu tablonun satın alınmasındaki para kaynağının nereden geldiğini belediyeye sordum ve tabii ki cevap gelmedi. Bu İmamoğlu’nun ileriye yönelik bir seçim yatırımı. Madem bu kadar stratejik düşünüyor, İBB Başkanı olarak bu tablonun finans kaynağını topluma açıklamak zorunda.
Erdoğan’ın Youtube yayını ve Dislike tartışmaları
Gençlerin bu sistem içerisinde “dislike” kampanyası ile organize olmaları fevkalade etkileyici bir tepki idi. Uzun zamandır hakaret ve küfür içermeyen nahif bir toplumsal tepki görmemiştik. Bu mânâda gençler topluma eylem biçimleriyle âdeta yeni bir metot öğrettiler.
AKP’den bu gençlere yönelik FETÖ’cü benzetmelerine kadar varan ağır tepkiler gelmesi, yersiz ve toplumu geren, endişeye sevk eden bir durum. Gençlerin tepkilerini anlayışla karşılamak lâzım. Özellikle AKP’nin bu beğenmeme kampanyasını, kendilerine tehdit olarak algılayıp tepki göstermek yerine, kıssadan hisse alarak ders çıkarması lâzım.
Genç işsizliğinin çok yükseldiği, okul ve eğitim kalitesinin düştüğü, gençlerin çok büyük sıkıntılar içinden geçtiği Sayın Erdoğan’ın bizzat kendi ifadesidir. Özellikle tweet atan gençlerin hapse atıldığı bir ortamda, gençlerin en demokratik şekilde Cumhurbaşkanı’na yönelik gösterdikleri tepkilerini en başta Erdoğan’ın dikkatli okuması lâzım.