Geçtiğimiz haftanın gündeme damga vuran iki aktörü; Ekrem İmamoğlu ve Ümit Özdağ oldular. Ümit Özdağ’ın çıkışı Türkiye’de siyaset sahnesini hareketlendirdi. Burada, Ümit Özdağ’ın söyledikleri kadar Özdağ’ın bir ‘Alfa lider’ görüntüsünün çok önemli olduğunu vurgulamak istiyorum. Altılı masaya baktığımız zaman masada bulunan parti başkanları Tayyip Erdoğan karşısında bir ‘Alfa lider’ intibaını seçmen nezdinde veremiyorlardı. Ümit Özdağ, sanki muhalefetteki alfa lider boşluğunu dolduracak bir görüntü veriyor. Bu görüntü ne kadar süre devam eder, bilemem. Ama, Özdağ’ın siyaset tarzına baktığımızda partisinin barajı geçip geçmeyeceği konusunda bir sıkıntı olacağını zannetmiyorum. Özdağ’ın bu liderlik tarzını dikkate almak zorunda kalan altılı masa, gerek Cumhurbaşkanı adayı seçiminde gerekse kendi iletişim politikaları konusunda bir düzenlemeye gireceklerdir herhalde.
Sığınmacılar konusu Türkiye’nin ekonomiyle sorunuyla beraber en önemli sorunu halinde. Hatta ekonominin doğru tedbirlerle birkaç yıl içerisinde düzeltilebileceği düşünülürse, sığınmacılar konusu çok daha uzun vadeli ve çok daha önemli bir beka sorunu olarak önümüzde duruyor. Bu, gerek Suriyelilerin, Afganların veya diğer ülkelerden gelen sığınmacıların Türkiye’nin sosyal yapısını bozmayacak bir şekilde sorunun halledilmesi çok önemli. Bunlar mutlaka ama mutlaka makul bir şekilde sığınmacıların da ikna olabileceği şekilde kendi ülkelerine gidebilmeleri şart.
İMAMOĞLU’NUN BU TAVIRLARIYLA BELEDİYE BAŞKANI ADAYLIĞI BİLE TEHLİKEYE GİRDİ
Ekrem İmamoğlu’nun Rize ziyareti sanki Cumhurbaşkanlığı adaylığına hazırlık propagandası gibi görünüyor. İmamoğlu, bu ziyarette davet ettiği gazetecilerin üzerinden tartışıldı. Kendisi bu tartışmadan herhalde gerekli siyasi sonuçları çıkaramamış ki, yangının üzerine benzin dökercesine bu konuda inat edeceğini, hatta kibirli bir tavırla parmak sallayarak kendisini anlamayanları ‘Akılsızlıkla’ itham ederek cevaplandırdı. Yazık. Ekrem İmamoğlu, halkın saygısını kazanmış ve İstanbul’da önemli bir seçim kazanmış bir belediye başkanı. Muhtemelen ilerleyen dönemlerde siyaseten önü de açık olabilecek bir siyasetçi ‘İdi’. Tırnak içerisinde ‘İdi’ diyorum çünkü, bu davranışlarıyla maalesef bırakın Cumhurbaşkanı adayı olmasını bu tavırlarla giderse gelecek seçim döneminde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adaylığı bile tehlikeye girmiş görünüyor.
ÜLKENİN TAPUSU, TAPU DAİRELERİNDE EL DEĞİŞTİRİYOR
İç hukuk ve dış hukuk bağlamında sığınmacılar konusu, tabii ki dikkate alınması gereken konular ama esas konu o değil. Esas konu, sığınmacıların kendi ülkelerine savaş ve barış içerisinde geri yollanabilmeleri için bir iradenin ortaya konulmasıdır. Cumhur İttifakı yani, AK parti ve MHP bu konuda bir irade koymaktan çok uzaklar. Daha ilk baştan Türkiye’yi, Avrupa ile yaptığı anlaşma çerçevesinde bir sığınmacı torbası haline getirdiler. Bu partilerle iki köşeli bir tedbir beklemek söz konusu olamaz. Cumhur İttifakı, ülkeyi sığınmacılara gönüllü bir şekilde teslim ediyor ve ülke tapu dairelerinde el değiştiriyor. Tekrarlıyorum; Ülkenin tapusu, tapu dairelerinde el değiştiriyor.
SOYLU’NUN ÜSLUBU SUNDUĞU ARGÜMANIN ÖTESİNDE
Yazımızın başında geçen haftanın aktörleri; Ekrem İmamoğlu ve Ümit Özdağ demiştik ama Sayın Süleyman Soylu’nun da hakkını yemeyelim. Bunu olumlu anlamda değil olumsuz anlamında söylüyorum. Soylu’nun ileriye sürdüğü argümanları geriye bırakalım, bir İçişleri Bakanının böyle bir üslupla konuşuyor olması hakikaten çok kötü ama çok kötü bir durum.