Canım sıkılıyor… Hem de çok sıkılıyor…
Bu Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi bizi içinden nasıl çıkacağımızı düşündüren bir girdabın içine soktu.
Ekonomiye bakıyorum. Ekonomi, dünyada kabul görmüş bütün usullerin dışında heterodoks tabir edilen yeni metotlarla bir uçuruma doğru götürülüyor.
Tayinlere terfilere bakıyorum inanılır gibi değil. Liyakat tamamen bir kenara bırakılmış, biat, akrabalık ilişkileri ve nepotizm ön plana çıkmış.
ERDOĞAN'IN YANINDA KILIÇDAROĞLU'NA "HAİN" DİYEN ÇOCUK
Bütün bunları düşünürken bugün hepsinin üzerine bir video önümüze geldi.
Trabzon’da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kürsüye çıkarttığı bir çocuğa siyasi rakibi Kemal Kılıçdaroğlu’na hakaret ettiriyor.
Nereye geldik, ne oluyoruz?
Türkiye’yi idare eden sarayda oturanlar ve Saray'da oturanla beraber Mecliste, teşkilatlarda kendisini takip edenler nereye gittiğimizin farkındalar mı?
Kısa keseceğim bu yazıyı anayasanın değiştirilemez diye kabul edilen ikinci maddesini hatırlatarak bitirmek istiyorum.
“Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir” diyor.
Allah aşkına toplumun huzuru kaldı mı, milli dayanışma var mı, adalet anlayışının kırıntısı kaldı mı, insan haklarına saygılı bir yönetimimiz var mı, Atatürk milliyetçiliğine bağlılık nerede kaldı, çoğulcu demokrasi ile uzaktan yakından ne kadar alakamız var, laiklik ne hale geldi, sosyal devlet anlayışı kaldı mı ve en önemlisi hukuk devletinden ne kadar uzaklaştığımızın farkında mıyız?
Bütün bunları oturup düşünmemiz lazım.
Anayasanın ikinci maddesi güya değiştirilemez maddeydi.
Şu hâle bakın.
Gerçekte, tamamen değiştirilmiş bambaşka bir yere savrulmuşuz.