İstanbul ve Ankara gibi birçok ilde belediye seçimlerinin kaybedilmesinden sonra, AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan teşkilatlarından hiç memnun değildi. Şunu bilmekte fayda var. Tayyip Erdoğan için en önemli makam, AK Parti Genel Başkanlığıdır.
Bu cumhurbaşkanlığının da başbakanlığının da temelidir. Dolayısıyla AK Parti Genel Başkanlığını ve AK Parti’yi çok önemser. Bu mağlubiyetlerden sonra bir de Berat Albayrak krizi yaşandı.
Berat Albayrak devreden çıktıktan sonra, Erdoğan vaktinin önemli bir kısmını AK Parti kongrelerine ayırdı. Onun için kongrelerde Covid-19 salgını, kalabalık vb. imiş hiçbir şeyi önemsemiyor. Dolayısıyla kongrelerde partinin istediği gibi şekillenmesini, istediği kadroların gelmesini ve bu arada da yeni bir hareket, ruh ve motivasyon yaratılmasını çok önemsiyor. Bu uğurda salgın falan hiç umurunda değil.
FAHRETTİN KOCA KONGRELERE SUSKUN
Fahrettin Koca cenaze törenindeki görüntüler için kerhen bir özür dilemek mecburiyetinde kaldı ama AK Parti kongrelerindeki görüntüler için tek kelime edemedi. Fahrettin Koca’nın böyle davranması çok normal.
Çünkü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi içinde bakanlarımız, sadece ve sadece Tayyip Erdoğan’a hizmet etmek ile sorumlular. Onun arzuları veya davranışlarına karşı herhangi bir fikir beyan etme hakkına sahip değiller.
Mahcup bile olsalar istifa müessesesini kullanmaya cesaret edemedikleri için bu şekilde hareket ediyorlar. Fahrettin Koca tek örnek değil.
1 MİLYON DOZ ÜCRETSİZ AŞININ 12 MİLYON DOLARA FATURALANDIRILMASI
Bu arada 1 milyon doz ücretsiz gelen aşının 12 milyon dolara faturalandırılması konusunu ticari sır olarak değerlendirip saklamasını çok ayıpladım ve bir rezalet olarak görüp dinledim. Bir Sağlık Bakanının aşı fiyatını ticari sır olarak görüp halktan gizlemesi tam bir rezalet. Bu mümessil olan şirketin de çok şeffaf şekilde kamu ile faaliyetlerini paylaşıp kim olduğunun ortaya çıkarılması lâzım.
Türkiye’de dolar hareketleri ekonomiye bağlı olduğu kadar, halkın psikolojisine de bağlı. Ekonomik temeller sağlam değil. Faiz artışlarına rağmen, dış ticaret açığındaki sıkıntılarımız dolayısıyla, dolara olan talebin devam etmesi söz konusu. Dış ticaretin haricinde halkımız da doları aynı zamanda ekonomik olarak bir sığınma aracı olarak görüyor. Berat Albayrak’ın ortaya çıkacağı ve yeni bir görevlendirme ile taltif edileceğinin anlaşılmasının yanı sıra, Gara hadisesi ve dış politikadaki gelişmeler eşliğinde doların yukarı yönlü hareketinin devam edeceği âşikâr.
İSRAFI KESMEZLER, VERGİLERİ ARTIRIRLAR
Sözcü gazetesinden Nedim Türkmen, kurumlar vergisinin geçmiş yılı da kapsayan bir düzenleme ile %22'den %29.8’e yükseltileceğini yazdı. Naci Akbal’ın Merkez Bankası, Lütfi Elvan’ın da Maliye Bakanlığına getirildiği günlerde bunun böyle olacağını söylemiştik. Yapacakları tek şey vergileri artırmaktır. İsrafı hiçbir şekilde kesemezler. İsrafı kesemeyecekleri için de yatırımları büyük ölçüde durduracaklar. Esas itibarıyla cari harcamaları için vergileri artıracaklar. Bugünkü hükûmetin yapabileceği başka hiçbir şey yoktur. Bu böyle gidecektir. Bu iktidar kaldığı müddetçe yüksek enflasyon ve yüksek vergilerle devam edeceğiz.
DEDEAĞAÇ'TAKİ ABD ÜSSÜ VE YPG'YE EĞİT-DONAT MODELİ MÜNFERİT HADİSELER DEĞİL
Yunanistan’ın Dedeağaç’ta ABD’nin üs yapılanmasına gideceği ve Suriye’de PKK uzantısı YPG’ye eğit donat modeli uygulayacağı yönünde bir takım haberler var. Bunları münferit haber olarak değerlendirmemek lâzım. NATO’nun Suriye’de ve Irak’ta daha aktif olacağı haberleri çok önemli. İki yıldır Suriye’deki ABD ve Fransız varlıkların NATO kapsamına alınmasının, Türkiye’nin menfaatine olacağını söyleyip duruyordum. Zira biz, NATO’nun asli üyesiyiz. Eğer Suriye ve Irak’ın kuzeyindeki ABD ve Fransız varlıkları münferit varlık olarak kalacaklarına, NATO kapsamına alınırsa ve aynı zamanda biz o bölgedeki NATO’nun eş başkanlığını alırsak ( Afganistan’da , Bosna’da ve özellikle Somali’de olduğu gibi) bu bizim için çok daha kontrol edilebilir olur.
Amerika ve Fransa’nın ne yapacağına biz dışarıdan müdahale edemiyoruz. Ama bunların faaliyetleri bu bölgede NATO kapsamında olursa, bizim söz söyleme ve durumu kontrol etme hakkımız çok daha fazla olur.
Hulusi Akar’ın S-400’lerle ilgili Girit modeli açıklaması da keşke NATO içerisinde hâlledilse. Trump gidip Biden gelince bu meseleyi hâlletmenin çaresini aramaya başladık. Bu S-400 meselesini de NATO kapsamına alabilsek belki isabetli olacak. Maalesef biz ileriki dönemde ABD ile bu günleri bile aradığımız çok daha gerilimli günler yaşayacağız.
KANAL İSTANBUL ÇEKİŞMESİ ÇOK UTANÇ VERİCİ
Kanal İstanbul çekişmesi çok utanç verici. Erdoğan; Kanal İstanbul’u inadına yapacağız diyor. Devlet inatla idare edilmez. İnat ile iradeli davranmak arasındaki fark akıldır. Bir konuda ısrar eder, ısrarınız akılla desteklenirse bunun adı azim ile hareket etmek olur. İnat, akıl ve bilim ile desteklenmiyorsa bunun adı boş bir inat olur. Devlet kör bir inatla idare edilmez. Ben Ekrem İmamoğlu’nun bu konuda söylediği sözü çok doğru buluyorum. “İstanbul birden büyüktür.”
Tabii bu arada eğlenceli günler geçirmiyor da değiliz. Doğu Perinçek’in Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanlığına talip olmasını da çok güzel siyasî bir espri olarak değerlendirdim.