Keşke Cumhurbaşkanı bu şekilde hareket etmese.
AK Parti Genel Başkanı yerine Cumhurbaşkanlığının daha önemli bir makam olduğunu düşünse.
Bu virüs siyasette birlik ve beraberliği temin edebilmeli.
Büyük bir fırsat olabilirdi.
Çünkü halkta kimin Türk, Kürt, Sünni, Alevi kimin sağcı-solcu olduğu düşünülmeden, ciddi bir dayanışma ruhu olduğunu görüyoruz. Bunu lümpenleştirmeden bir birlik ruhu içine taşımak, siyasetin üst kademelerinin işiydi.
Bu fırsat maalesef kaçıyor, kaçırılıyor.
Hâlâ bunun için geç kalmış değiliz. Koronavirusü günleri birlik ve beraberliğin yaşatılması gereken günlerdir.
Bu yapılmadığı takdirde önümüzdeki kaçınılmaz ekonomik sıkıntıların altından tek parti ya da Cumhur İttifakı olarak kalkmaları hiç kolay olmayacak.
Virüs ve Savaşlar...
Koronavirüsü nedeniyle savaş ve silahlanmanın durduğu gibi bir inanç bazı kesimlerde hâsıl oldu. Savaşların veya itiş kakışların durduğu kanaatinde değilim. Bu virüs hadisesi sanki lojistiğin geliştirilmesi, tahkimatın artırılması için bir nefes alma süreci gibi oldu. Savaşlarda tahkimat ve muhasebenin yapıldığı böyle ara dönemler olur. Bu şekilde kaldıkları yerden harekete devam edilir.
Ortadoğu’da olan bitenler, Irakta hâlâ hükûmetin kurulamaması, petrol savaşları ve benzeri alanlarda global çapta savaşlar sürüyor. Libya’da da, Suriye’ de de sürüyor.
Biz de direkt olarak İHA ve SİHA’lar ile, endirekt olarak da Idlip’ten oraya sevk edilen, sayısı birkaç bin ile ifade edilen ÖSO unsurlarıyla ve orada da karşılıklı tahkimatla fiilen Libya’da bir savaşın içine girmişiz gibi görünüyor.
Meclisten alınan yetki dolayısıyla adını savaş koymadık ama Libya’da fiili bir çatışmada tarafız.
Suriye’de en son patlamayı ele alırsak bunu biz YPG olarak kabul etsek de henüz YPG kabul etmedi. Terör örgütü lideri Kobani’nin emir verip vermediği de açıklanmadı. YPG olup olmadığı kesinlik kazanmasa da virüs Suriye’yi perdeledi.
Orada çatışmanın arka planında karşılıklı tahkimat ve pozisyonların sertleşmesi gayet ciddi şekilde devam ediyor hatta artıyor.