Ankara ve İstanbul’un belediye başkanları, geçmiş döneme ait yolsuzluk iddialarını açmaya başladı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş uzun zamandır bu iddialarını somutlaştırıp adliyeye taşımaya gayret ediyor. Şeffaf olmak adına da yapılan tüm işlemleri, oluşan kamu zararını ve yolsuzluk iddialarını düzenli olarak kamuoyu ile paylaşıyor.
Ancak aynı şeyi Ekrem İmamoğlu için bugüne kadar söyleyemedik. Seçim öncesi yapıldığını iddia ettiği hiçbir yolsuzluk dosyasını şu ana kadar ne adliyeye intikal ettirdi ne de vatandaşla paylaştı. Kamuoyunun yolsuzluk iddialarının akıbetini merak etmesi ve artan baskısı sonucu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesi göz önüne alındığında, devede kulak bile olmayacak bir meblağın, teftiş raporunun sonucunda ‘kamu zararı oluşmuştur’ ifadesine yer verilmesiyle, savcılığa suç duyurusunun yapıldığı açıklandı.
Aslolan görevi devraldığı zaman seçim vaadi olarak dile getirilen yolsuzlukların üzerine derhâl gidilmesi, bunun tüm tespitinin yapılıp hukuka intikal ettirilmesiydi. Ne yazık ki Sayın İmamoğlu bu konuda biraz isteksiz davrandı. "Yolsuzluk yapılıyor, yolsuzluk yapıldı" iddialarının altı bugüne kadar doldurulamadı.
TÜRKİYE'DEKİ SAĞLIK SİSTEMİNİN DURUMU
Türkiye, günlük koronavirüse yakalanan kişi sayısında dünyanın ilk 3 ülkesinden biri. Dünya Sağlık Örgütü de Türkiye'de vaka artışı böyle giderse sağlık sistemi çökebilir uyarısında bulunuyor. Şeffaflık konusunda her ne kadar Fahrettin Koca hatalı ve yanlış bir tutum sergilemiş olsa da Türk sağlık sistemi dünyada iyi bir yerde. Hatta Avrupa’dan bazı alanlarda çok daha iyi, sağlık personelimiz de son derece iyi yetişmiş ve donanımlı insanlar. Tüm olumsuzluklara rağmen, sağlık personeli canla başla bu süreci en hasarsız şekilde atlatmaya çalışıyor. Ama bu demek değil ki tedbir alınmasın. Şeffaflık ve doğru bir yönetimle Türkiye’nin bu süreci yönetebileceğine inanıyorum.
BİLİMSEL SONUÇLAR GELENE KADAR AŞI OLMAYI DÜŞÜNMÜYORUM
Türkiye’nin, Çin aşısının almasıyla ilgili birçok belirsizlik ve yoğun tartışma var. Fahrettin Koca “Çin istediğimiz aşı adedini karşılayamıyor, sadece 50 milyon doz alabiliriz. Alternatiflere bakacağız” açıklamasında bulundu. Aşı üzerinden yürütülen spekülasyon ve tartışmalardan bağımsız, iki doz hâlinde olacak bu aşı ile Türkiye’de 25 milyon kişi aşılanabilecek demektir. Çin aşısını Avrupa’da üretilen aşılardan farklı kılan yan, geleneksel yöntemle üretilmesi. Bu en bilindik ve güvenli yöntemdir. Avrupa’daki bulunan aşılar ise genetik müdahalede bulunarak üretilmiştir. Ne yazık ki aşılar tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de insanları ikna edecek bilimsel sonuçlara ulaştırabilecek süreyi, henüz tamamlayamadı. Bu da yoğun tartışmaları beraberinde getiriyor. Şahsen ben uzun bir müddet, bu aşılarla ilgili ikna edici bilimsel sonuçlar ortaya konuncaya kadar aşı olmayı düşünmüyorum.
BAKAN KOCA KAMUOYUNA AÇIKLAMA YAPMALI
Kamuoyuna Fahrettin Koca’nın aşı hakkında bir konuda daha açıklama yapması gerekiyor. Bu aşıların fiyatı ne olacak? Doğrudan mı gelecek, yoksa aşıları getirmek için arada komisyon alan, aracı kişi ve kurumlar mı var? Dünyada fiyatı 12-15 Dolar arasında telâffuz edilen bu aşının, Türkiye’ye maliyetinin 50-70 dolar olacağı söylentileri var. Bu iddiaların aslı astarı nedir, bu farkın neden kaynaklandığı kamuoyuna anlatılmıyor. Sayın Koca, ısrarla bu konuda bir açıklamada bulunmuyor.
VİRÜS, TRUMP'A SEÇİM KAYBETTİRDİ
Geçtiğimiz ilkbaharda ortaya çıkan bu virüsün dünyada öldürücülük oranı binde bir seviyesinde. Bu kadar düşük öldürücülük oranına rağmen, tüm dünya genelinde toplulukları korku ile yöneten, kontrol eden bir yapının aracı da oldu. Bu virüs Trump’a bile seçim kaybettirdi. Toplumların özgürlük alanını kısıtladı ve yine dünyada istenilen değişim yaratıldığında, bu virüse Mart- Nisan gibi kesim bir çözüm bulunduğu ilan edilirse de hiç şaşırmayacağım.
CUMHUR İTTİFAKI İVME KAYBETTİ
Aşı, salgın, yolsuzluk iddiaları ve ağır ekonomik kriz gölgesinde, Cumhur ittifakı bir ivme kaybediyor. Ve yine ne yazık ki muhalefet bir umut vaat edemediği için tam mânâsıyla bir erken seçim isteyemiyor. İlkbahar gibi erken seçim olabileceği iddia edilse de iktidarın erken seçime gitmesi için kendi açısından hiçbir gerekçe yok. Böyle beyhude tartışmalar yerine gerçek sorunlarımızı konuşmaya ve çözüm bulmaya başlamamız gerekiyor.