Meral Akşener’in, katıldığı bir televizyon programında ‘Başbakanlığa talibim’ cümlesi önemli ancak konuşmanın tamamına bakmak lazım. Tamamına baktığımız zaman kendisinin parlamenter rejime dönme konusunda kararlı olduğunu gayet iyi bir şekilde anlıyoruz. ‘Başbakanlığa talibim" ifadesi de bunun bir işareti.
Akşener'in açıklamasında sadece parlamenter sisteme bir mesaj yok. Aslında Kemal Kılıçdaroğlu'na da bir mesaj var.
Ancak Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusu daha çok açıkta. Meral Hanımın bu açıklamasını "Kemal Bey'in Cumhurbaşkanlığı kesinleşti" diye yorumlamanın çok erken olduğu kanaatindeyim. Kemal Bey mutlaka Cumhurbaşkanlığı adaylığını düşünüyor. Ancak bir süredir birinci tekil şahısla konuşması ve Cumhurbaşkanı adayı olmayı istediğini çok açık bir şekilde belli etmesi İyi Partililerde bazı huzursuzluklar yarattığını anlıyoruz ve görüyoruz.
KILIÇDAROĞLU’NUN ADAYLIĞI KESİN DEĞİL
Eğer müşterek bir çatı adayında karar kılınamaz ise, o zaman her partinin kendi Cumhurbaşkanı adayını çıkartması ihtimali çok kuvvetli. Yani Kemal Bey ana muhalefet partisi lideri olarak aday olacaktır. Meral Hanımda ya kendisini ya da başka bir adayı öne sürecektir. Buradaki mesele benim gördüğüm kadarıyla prensipte ‘Çatı adayı çıkartacağız.’ diye konuşmalarına rağmen CHP liderinin bir süredir birinci tekil şahıs konuşması bir rahatsızlık yaratmış, o bakımdan Kemal Beyin adaylığının kesinleştiğini söylemek kabil değil bilakis Meral Hanım bu çıkışıyla ben ‘Cumhurbaşkanı adayı olmayacağım. Sen de Kemal Bey durumunu gözden geçir.’ işaretini verdi diye anlıyorum.
HDP’NİN YAYINLADIĞI 2 MADDE TARTIŞMALI
Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Kürt sorunu HDP ile çözülür.” Sözleriyle yaptığı çıkış demokratik açıdan çok sağduyulu, takdir edilmesi gereken bir çıkış, söylem olarak görüyorum. HDP buna karşılık ikili cevap vermiş oldu. Bir taraftan Temelli ve başka sorumlular İmralı’yı adres gösterdiler. HDP’nin kendi organları da bir tutum belgesi yayınladı.
HDP’nin bu tutum belgesi önemlidir. Buradaki 11 maddenin dokuz maddesine iştirak etmeyecek hiçbir partinin olduğunu zannetmiyorum. Bütün partiler buna iştirak ederler. Problem olan iki tane madde bulunuyor. Bunlar açıklanmaya çok muhtaç olan bildirideki dördüncü ve on birinci maddeler.
Bu maddelerde HDP’nin yerel yönetimleri kuvvetlendirmesinden ziyade bir idare reformunu, aynı zamanda etnik kimliğe dayanan bir Kürt tanımının yapılmasını talep ettiği, görülüyor. Bunu hangi parti kabul edebilir bilemem. Bunlar keza demokratik anayasada 11. maddede farklı kimliklerin ve anadillerin belirtilmesi konusunda ısrarcı olacakları görülüyor.
Anadilde eğitim meselesi hakikaten çok önemli keza kimlikler meselesi de çok önemli. Bu konuyu hangi parti ile nasıl görüşeceklerini ve nerede bir uzlaşma olacağını bize zaman gösterecek. MHP’nin ve İyi Parti’nin bu konudaki tavrı çok açık. Belki seçim kanununda yapılabilecek bir uzlaşma üzerine AKP ile bir antlaşma yapabilirler. CHP’nin bu konuda ne düşündüğünü ise hepimiz merak ediyoruz.
TSK’DA ART ARDA GELEN İSTİFALAR
TSK’dan art arda gelen istifaları üzülerek değerlendiriyorum. Yapılan son istifalar, Suriye politikasıyla alakalı konular ile ilgili gerçekleşti. Suriye konusunda da askeri davranışların sonuna geldiğimizi diplomasinin çalışması gerektiğini düşünüyorum. Putin ile yapılacak görüşmelerden de fazla ümitli değilim.