Anayasa kanunu; devletin yapısını, rejimini, önemli örgütleri ve işleyişlerini, temel hak ve özgürleri düzenler. Diğer kanunlar ve kararlar Anayasaya aykırı olamaz.
Günümüzde genel anlamda bu kural ve tanımlamaya uyuluyor mu? Bana göre hayır.
Mevcut Anayasamız, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin niteliklerini şu şekilde saptamıştır;
"Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir." Bu niteliklere bağlı kalınıyor mu? Bana göre hayır.
En büyük tahribat laiklik ilkesinde yapılarak askeri vesayet öcü gösterilip Orta Çağ'da kalmış olan tarikatlar hegemonyası hızla yol almıyor mu? Böylece, Anayasa ihlali yapılmış olmuyor mu?
Anayasalar, geçici süreyle ihtilallerde (Bazılarının buna darbe dediği harekette) askıya alınır veya kaldırılarak yenisi yapılır. Şimdi yaşadığımız siyasal düzenlemeler veya değişiklikler buna benzemiyor mu?
En geç 2023'de genel seçim var. Bu seçim hayati önem taşımaktadır. Çünkü ya Türk tipi Cumhurbaşkanlığı Sistemi kazanacak ya da Güçlendirilmiş Parlamenter sistem kazanacak. Diğeri gündemden düşecek.
Mevcut rejimi Cumhur İttifakı, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi ise Millet İttifakı savunuyor. Bununla beraber her ikiside "Demokrasi" diyor. Bana göre sadece Anayasa demokrasi için yetmez.
Mevcut partiler ve seçim kanunları kökünden değiştirilerek, Parti Genel Başkanın sultası kaldırılarak parti içi demokrasi sağlanmadıkça, milletvekilleri adayları ve Meclis'e gidecekler halkın oyuyla belirlenmedikçe demokrasinin gerçekleşmesini mümkün görmüyorum.
Örneğin, partiler kanununa göre Parti Genel Başkanı istemedikçe değiştirilemez. Halk istese bile parti merkezi onay vermedikçe milletvekili adayı olamazsın. Bunun demokrasi ile yakından, uzaktan ilgisi var mı?
Mevcut karmaşa veya sorunu yaratanların çoğu bu iki kanuna demokratik ruh kazandırmadıkça Anayasayı nasıl yaparsanız yapın yine milletvekili olurlar. Dolayısıyla sorunlarımızın çözüm olasılığı ihtimallere kalır kanısındayım. Sorunu yaratanlardan çözüm beklemek iyimserlikten başka bir işe yaramaz. Yetkili ve sorumlulardan bu özveriyi demokrasi bekliyor. Aksi takdirde Uluslararası Demokrasi Konferansı'na bile davet edilmedik, edilmeyiz.
Demokrasiyi dillerinden düşürmeyen siyasiler ve aydınlar, tarikatlar ve toprak ağalığı yani feodal düzen varken demokrasi yaşayabilir mi? Bu iki sorun devam ettiği sürece dünyanın en modern Anayasasını yapın demokrasi rejimi kalıcı olabilir mi? Nitekim dünyanın en demokratik ve özgürlükçü anayasası 1960 ihtilalinde yürürlüğe konuldu. Ama bu mihraklar yüzünden yozlaştırıldı ve sonunda bol geliyor denilerek değiştirildi.
Özellikle demokrasiyi savunanlar, tarikatlar ve toprak ağaları ile ilgili projelerini ya da politikalarını neden açıklamıyorsunuz?
Atatürk, tarikatları kapattı, Toprak Reformu Kanunu'nu çıkardı ama ömrü vefa etmediği için uygulayamadı. Bu yüzden Atatürkçü geçinenlere de sitemim var.
Demokrasi ile bağdaşmayan tarikatlar ve toprak ağalığı durdukça çağdaş uygarlık düzeyi ütopyadır. Demokrasi ise kör topal devam eder.
Bu yazımı okuyanlardan "Altay Paşa askersin, bu konulardan anlamazsın" diyenler çıkabilir.
Ben 1999'da emekli oldum ve davet üzerine siyasete girdim. 2002 genel seçimlerinde 1. sırada milletvekili adayı oldum ama partim barajı geçemediği için seçilemedim.
O dönemde Irak Türklerinin, Kıbrıs Türklerinin hazırlanmasına benzer şekilde organize edilmesini öngören Başbakan Ecevit'in talimatının parasal kaynağının yolsuzluğunu ortaya çıkardığım için hedefteki Aydın Doğan, Em. Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu ve Em. Org. Yaşar Büyükanıt’ın karalama kampanyasına maruz kaldım.
Bu yolsuzluğun noter tutanağı olduğu için iftiranın ötesine geçemediler ama üzerimden partim yıpranmasın diyerek siyasetten çekildim.
Bu olayı detayıyla öğrenmek isteyenler. Google'a giriniz, "Aydın Doğan'a ağır suçlamalar, Em. Generalden mektup" yazınız tıklayınız ve okyunuz. Demokrasimizi görünüz. Ayrıca "Kırmızı Siyah" adlı kitabımın 242. sayfasını okuyabilir ve noter tutanağının görüntüsünü görebilirsiniz.
Hayırlı demokrasiler dilerim.
on numara tespit