HDP'nin kapatılması davasında Anayasa Mahkemesi bütçeden sağlanan desteği bloke etmişti. Ancak bu kararını kaldırdı. Böylece, PKK bölücü terör örgütüne moral, cesaret, umut ve meşruiyet bağlamında gaflet ve dalalete uzanan tarihi bir hata yapmıştır.
Çünkü, HDP'nin PKK'nın siyasi organı ve kuklası olduğunu, Kandil ve İmralı'dan verilen emirler doğrultusunda siyaset yaptığını dünya alem biliyor. Bu nedenle, HDP yönetimi Abdullah Öcalan ya da PKK'ya terörist demedi ve diyemez. Toplantılarında da İstiklal Marşımızı söylemezler, Öcalan'aa 'Sayın' diye hitap ederler.
Ülkemizi ve Devletimizi bölmek ve parçalamak için yıllardır silahlı mücadele eden, yaşadığımız ekonomik, güvenlik ve sosyal sorunlarımızın çoğunun oluşmasında rolü olan PKK ile kuklası HDP'yi meşru gören yaklaşımı ve hukuku kabul etmiyorum. Kendi ayağına kurşun sıkan yaklaşımı protesto ediyorum.
HDP'ye sağlanan paraların kurşun olarak Mehmetçiğe sıkılacağını da düşünemiyorsunuz. Devletimizin, Milletimizin ve Vatanımızın bölünmez bütünlüğü uğruna PKK'lı teröristlerle mücadele ederken şehit ve gazi olanlar ile kahramanlarımızın gazabının ağır olduğunu anımsatmak istiyorum.
Her zaman söylüyorum. Teröristle mücadelemiz iyi ama terörle mücadelemiz zayıf. Teröristle mücadeleyi güvenlik güçleri yapar, terörle mücadeleyi Devlet yapar. Devlet deyince Anayasal kurum ve kuruluşlar akla gelir. PKK terörünü bu perspektiften değerlendirdiğimiz için PKK'nın dış desteği artıyor, siyasi uzantısı HDP, TBMM'de ve siyasi arenada rahatça at oynatıyor. Bu yöntemle PKK terörünün kökünü kazıma olasılığı düşüktür ve bizi kemirmeye devam eder. PKK ile mücadelede hukuk dahil herkes Devletin yanında olmalıdır, bu hepimiz için milli bir görevdir.
Bu önerilerimi, PKK ile Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanı ve Jandarma Asayiş Komutanı olarak mücadele ettiğim sırada edindiğim tecrübelerime dayanarak ve vicdani sorumluluk bilinci ile kamuoyuna sunuyorum.
Anayasa Mahkemesi'nin görevi Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını korumak ve kollamaktır. PKK ve uzantısı olan HDP, Anayasamızı güç kullanarak parçalamak, dağıtmak ve ülkemizi bölerek sözde bağımsız bir devlet kurmayı hedeflemektedir. Bunu doğrulayan ve kanıtlayan bir olayı örnek olsun diye aşağıda sunuyorum.
TBMM'nin yaptığı gizli oturumda HDP milletvekillerinden birinin Meclis kürsüsünden yaptığı "Biz Türkiye'nin 25 eyalete bölünmesini istiyoruz. Eyalet Başkanlarının TBMM’ye gelmesini istiyoruz. Her eyaletin yer altı zenginliklerinin kendisine ait olmasını istiyoruz. Eyaletlerin özerklik hakkının saklı olmasını istiyoruz. Türkiye'de iki tane korucu unsur olmasını istiyoruz. Birisi Türk diğeri Kürt unsuru" şeklindeki konuşması Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının kaldırılmasını, Türkiye'nin parçalanmasını savunmak ve Türkiye Cumhuriyeti'ne meydan okumak anlamını taşımıyor mu?
Bu somut ve hıyanete uzanan açıklamayı Anayasa Mahkemesi bilmiyor mu? Bu gerçeğe rağmen HDP'nin kapatılması davasını geciktirmek ve bloke edilen bütçe yardımını kaldırmak PKK ve HDP'nin güçlenmesine olumlu katkı sağlağlayacağını görmezden gelmenin anlamını okuyuculara bırakıyorum.
Bu skandal olay ve bilgi; CHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Engin Özkoç tarafından vatan ve millete olan sevdasından kaynaklanan bilinçle basına açıklandığını takdir ve saygıyla belirtmek isterim.
Bu bilgiler ışığında PKK ve HDP'nin bekamıza yönelik tehdit oluşturduğunu Anayasa Mahkemesinin görevinin gereğini yapmasını öneriyorum ve anımsatıyorum.
Bu arada radikal dinci ve şeriat rejimi isteyen Hüda-Par ile işbirliği yapmanın da tehlikeli ve terörist faaliyetleri provoke eden bir faaliyet olduğunu belirtmek isterim.
Önümüzdeki seçimde HDP üzerinden PKK ya da ortaçağ ideolojisi Saidi Nursi ve Hizbullah ile bağlantılı radikal dinci Hüda-Par'dan sağlanacak desteğe taviz veren partilerin iktidara geldiğinde terör sarmalından kurtulabileceğini zannetmiyorum. Ayrıca, demokrasinin temeli laikliğin daha da tehlikeye düşeceğini değerlendiriyorum.