40 yıldır PKK bölücü terör örgütüyle amansız mücadele ediyoruz ama kökünü kazıyamadık. Bir trilyon dolardan fazla kaynak harcadık, binlerce şehit ve gazi verdik. Konu çok kapsamlı ve derin olmasına rağmen tecrübelerimi özet şekilde ilgililere ve vatandaşlarımıza iletmek amacıyla faydalı olur düşüncesiyle aşağıda sunuyorum.
Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin prestijini ve saygınlığını yükselten Kıbrıs Barış Harekatına katıldım yani Kıbrıs Gazisiyim. Ayrıca, 1987-89 yıllarında Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanı, 1995 - 97 yıllarında Jandarma Asayiş Komutanı olarak Olağanüstü Hal döneminde PKK bölücü teröristleri ile mücadele ettim. Başarılarımdan dolayı üç madalya ile ödüllendirildim.
1995 Ağustos ayında Korgeneral olarak Diyarbakır'da Jandarma Asayiş Komutanlığını devir ve teslim alınca o zaman PKK'yı Suriye'den yöneten Abdullah Öcalan'ın Cuma kod adlı Cemil Bayık ve Kuzey Irak'ta bulunan sorumlu düzeyde bir grup teröristle 15-16 Ağustos 1995 gecesi yaptığı telefon görüşmesinde benimle ilgili şunları söylemiştir:
"O yeni Komutan ALTAY TOKAT da biliyorsunuz o alanın uzmanıdır. Daha da yüklenecektir. Bu çalışmalar temelinde o da fazlasıyla gelecektir (Üzerimize) yani bizimkilerin o taktik savunma anlayışı devam ederse çok daha kötü duruma düşeriz."
Bu belge gibi başkalarıda var. Örnek olsun diye yazıyorum.
Bu bilgi Genelkurmay Başkanlığının dinlemelerinde tespit edilmiş ve bize de gönderilmiştir.
1998'de davet üzerine ABD'ye giderek ABD general ve subaylarına Terörle Mücadele konulu konferans verdim. Tecrübelerimi KIRMIZI SİYAH, MÜCADELE ve ÇÖZÜM adlı kitaplarımda geniş şekilde kaleme aldım.
Özgeçmişime övünmek için değil önerilerimin dikkate alınması ve inandırıcı olması düşüncesi ile kısaca değindim.
DÜŞMANINI DOĞRU TANIMAYAN BAŞARISIZ OLUR
Bu bakımdan istihbarat önemlidir. İstihbarata dayalı askeri operasyonlar daha etkilidirler. Düşmanını ya da rakibini tanımayanların mücadelede başarı sağlaması mümkün değildir. Muharebe istihbaratını çoğunlukla cephedeki birlikler yapar. Stratejik istihbaratı MİT yapar. Dolayısıyla istihbarat harekatla iç içe çalışır. İstihbarat yok veya gelmedi bahanesi doğru değildir.
Dolayısıyla PKK-PYD başta olmak üzere bölgemizdeki terör örgütlerini de tanımalıyız. Böylece mücadelede başarı kaçınılmaz olur. İş şansa bırakılmamış olur.
Korucular bile istihbarata büyük katkı sağlayabilirler. Yeter ki onları iyi eğitelim, örgütleyelim ve kullanalım. Terörle mücadelede halkın kazanılması da çok gereklidir. Buradada korucular etkilidirler.
TERÖRİZM ve TERÖRİST
1990'lı yılların başında Soğuk Savaş döneminin sona ermesini müteakip ulusal güvenliğe yönelik tehdit, tehlike ve risklerde değişiklikler meydana gelmiş ve asimetrik karakter kazanmıştır. Bu nedenle terörist örgütler çoğalmış ve yaygınlaşmıştır. Özellikle zayıf güçler teröre yönelmişlerdir.
Terör veya terörizm örgütler siyasi ve ideolojik hedeflerin gerçekleştirilmesi maksadıyla illegal şekilde kurulur ve Marksist Leninist ideoloji yani silahlı çatışma temelinde faaliyet gösterirler.
Terör örgütlerinin mevcut rejimi çökerterek kendi iktidarını gerçekleştirmek, yeni bir devlet kurmak, bir devleti zayıflatmak ve yeni bir rejim kurmak, iktidarı değiştirmek gibi farklı nihai yani siyasi hedefleri vardır.
Bu kapsamda; PKK bölücü bir terör örgütü olup, siyasi hedefi ilk aşamada Güneydoğu Anadolu'da sözde bağımsız bir Kürdistan kurmaktır. PKK'nın yazılı dokümanlarında PKK'nın siyasi hedefi şu şekilde ifade edilmektedir:
"Güneydoğu Anadolu bölgesinin bir kısmı ile Irak, Suriye ve İran'ın bazı bölgelerinde Marksist-Leninist İdeoloji temelinde bağımsız, birleşik, demokratik Büyük Kürdistan Devletini kurmaktır. Öncelik Güneydoğu Anadolu bölgesine verilmiştir."
PKK'nın aşamalı olarak gerçekleştirmeye çalıştığı Türkiye'yi parçalamayı öngören hedefi bazı mihraklarca dezenformasyon amaçlı çarpıtılarak kamuoyu yanıltılmaya çalışıldığı medyada çıkan haderlerden anlaşılmamaktadır. Bu tuzağa düşmeyelim ve kesinlikle inanmayalım.
PKK silahlı eylemlerini, teröristleri yani dağ kadrosu ile planlar ve gerçekleştirir. Teröristlerinden ayrı sivil halk arasında dağınık ve gizlenerek yaşayan milisleri ve sempatizanları vardır.
Bunların görevi PKK'ya lojistik destek sağlar, insanları kandırarak ya da aldatarak terörist yapar, istihbarat amaçlı faaliyetleri kapsar. Milisler bazı eylemlere karışır ve sinsice halk arasına dönerek izlerini kaybettirmeye çalışırlar. Dolayısıyla milis ve sempatizanlar ile bunların kurduğu organizasyonlar dağdaki teröristlerden daha tehlikelidirler.
BİR TERÖR ÖRGÜTÜNÜN KURULMASI ve YAŞAMASI İÇİN 4 KOŞULUN BULUNMASI GEREKLİDİR
1.Devlet otoritesinin zayıflaması,
2. İstismar edilebilecek bir topluluğun mevcudiyeti,
3. Etkili ve yeterli bir lider kadro,
4. Dış destek,
Objektif bir analiz yaparsak Türkiye'de bu koşullar yok diyebilir miyiz? Öyle olunca PKK ile mücadele çok boyutlu yapılmak zorundadır. Dış desteğin kesilmesi görevi siyasi güce aittir.. . Dağdaki teröristlerin etkisiz hale getirilmesi Güvenlik Güçlerinin görevidir. Halkın kazanılması da çok önemlidir.
İhvana dayalı dış politikalar yüzünden ve yanlışlıklardan PKK'ya destek veren devletlerin sayısı, yardımları artmıştır. Bu gidişattan süratle dönülmesi gerekir. PKK'nın elebaşı Öcalan'ı ABD 16 Şubat 1999 günü şartsız bize teslim etti. Yargılandı ve idam cezası verildi. O dönemin siyasi liderleri ve komutanlar Öcalan'ın idamında stratejik hata yaptılar ve idamdan kurtardılar. Şimdi İmralı'dan PKK'yı yönetmeye devam ediyor.
PKK'nın siyasi uzantısı ve kuklası olan HDP, TBMM'de cirit atıyor. Bazıları da HDP meşru safsatası yaparak destekliyor. Madem öyle HDP, "PKK bölücü bir terör örgütüdür. Öcalan da bu örgütün başındaki teröristtir" anlamında bir bildiri yayınlasın ben sözü alırım ve özür dilerim. Ama bunu yapamazlar.
Çünkü HDP, PKK ile ilişkilidir ve iltisaklıdır. PKK yöneticilerinden bazılarının Kandil de , müzakere sürecinde teröristlerle çekilen ve medyada yayınlanan fotoğraflarını unutmadık.
İşte bu ve benzer olaylar yüzünden TERÖRİSTLE MÜCADELE İYİ, TERÖRLE MÜCADELE ZAYIF
Hatalarımızdan ve eksikliklerimizden ders çıkararak gereken önlemlerin alınmasının çok faydalı olacağına inanıyorum. Aksi takdirde PKK terörü kolay kolay bitmez.
PKK TERÖRÜ 1998 YILINDA MARJİNAL DÜZEYE İNDİRİLDİ AMA BU FIRSATI HEBA ETTİK
PKK ile başlayan çatışmalar, gece gündüz iç ve kapsamlı sınır ötesi operasyonlar sonunda marjinal düzeye indirilmişti. Ama bu fırsatı heba ettik. PKK ile uzantısı olan siyasi parti üzerinden müzakere sürecini başlattık. Böylece PKK'nın toparlanmasının ve güçlenmesinin yolunu açtık.
Bu tespiti abartılı bulanlar olabilir ama ABD kaynakları da böyle diyor. ABD ve İsrail işin başından beri PKK'yı İsrail'in güvenliği açısından örtülü şekilde destekliyordu. PKK marjinal düzeye indirilince "PKK görev yapamaz" dedi ve Öcalan'ı bize şartsız teslim etti. Bugün aynı ABD bütün ısrarlarımıza rağmen FETÖ'yü kolluyor, koruyor ve teslim etmiyor. Çünkü FETÖ henüz marjinal düzeye indirilemedi.
ABD'DE RAND CORPORATİON ADLI BİR DÜŞÜNCE MERKEZİNİN RAPORU DA BENİ DESTEKLİYOR
Bu düşünce kuruluşunun ABD ordusu adına hazırladığı Victory A Thousand Fathers adlı raporunun bir bölümünde şu bilgiler bulunuyor:
Bölücü teröristlerle düşük yoğunluklu yani özel savaş içinde olan 30 devlet incelenmiştir. Sonuç olarak terörle mücadele eden 22 ülkenin yenildiği 8 ülkenin ise terörü yendiği tespiti yapılmıştır.
Türkiye bölücü terörü yenen sayılı ülkeler arasında yer almıştır.Türkiye'nin 1984-1999 yılları arasında PKK'ya karşı yürüttüğü mücadele kazanılmış olarak nitelendirilmiştir.
ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis J. Ricciardone, 2011 yılında HaberTürk televizyonunda "PKK bitirilme düzeyine indirilmişti ancak Türkiye Cumhuriyeti bu fırsatı yakaladığı halde malesef kaçırdı" demiştir.
Ben ABD’li general ve subaylarına terörle mücadele anılarım hakkında verdiğim konferansta ABD’li subaylarda PKK ile çok başarılı mücadele ettiğimizi bunu nasıl gerçekleştirebildiğimizi sormuşlardı. Koruyucular sistemimizide merak etmişlerdi.
Böylece güvenlik güçlerinin PKK ile mücadelede başarısız olmuştur diyen cahiller ve çakma uzmanlara ithaf olunur.
Ancak, Öcalan'ın idamının affı ile başlayan, çuval olayı, Olağanüstü Hal'in erken kaldırılarak mücadelenin İl İdaresi kapsamında yapılması, kumpas davaları, ordunun bir bölümün FETÖ'ye kaptırılması, askeri okulların ve askeri hastanelerin kapatılması ile devam eden süreci PKK çok iyi kullanarak toparlanmış ve azgınlaşmıştır.
Nereden nereye gelindi? Bu olumsuzlukların ve başarısızlıkların zamanın siyasileri ve komutanlarının hatalarından kaynaklandığını, günahların ve vebali onlara ait olduğunu düşünüyorum. Korucular dahil güvenlik güçlerimizin suçları yoktur. Kahramanca mücadele etmişlerdir ve etmektelerdir.