19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramını kutladığımız bu sevinçli günde milli mücadeleyi başlatanın Vahdettin olduğu yönünde mesnetsiz bir iddia ortaya atıldı. İnsan haliyle sorguluyor, “mücadele düşmanlığı gün gibi ortada olan ve bu düşmanlık sonucunda İngiliz gemisiyle kaçmak zorunda kalan Vahdettin’i kurtuluş savaşının gizli kahramanı yapmak çabasının arkasında yatan sebep ne olabilir?” diye. Çünkü Vahdettin’i aklama çabaları bugünün meselesi değil. Hatırlayın Son yıllarda Vahdettin’in milli mücadeleyi başlattığını anlatan uyduruk kitaplar yazılmış, hatta Türk Tarih Kurumu da bu yönde bir video yayınlamış, haliyle eleştirilerimizden nasibini almıştı.
Resmi tarih ve gayriresmi tarihin Vahdettin algısı üzerine yazdığım Vahdettin’i aklamak üzerine ortaya iddiaları tek tek ve derinlemesine incelediğim “Çarpıtılan Tarihle Hesaplaşma” kitabımın sonucunda vardığım kanı şudur:
Vahdettin’in milli mücadelenin kazanılmasında zerrece payı yoktur. Direnişin planlayanı ve başlatanı olmadığı gibi destekçisi de değildir.
Sizlere bunu belgelerle anlatmak istiyorum:
En büyük dayanakları “Vahdettin Mustafa Kemal’i 9 Ordu Müfettişi olarak görevlendirip Samsun’a gönderdi.” iddiasıdır.
Bu doğru ama 9. Ordu Müfettişinin görevi milli mücadeleyi başlatmak değil, başlamış olan milli mücadele varsa bunu tespit etmek ve durdurmaktı.
Peki Mustafa Kemal ne yaptı? Vahdettin ve hükümetin ona verdiği görevin tam tersini yaptı. Samsun’da Topal Osman ile görüşüp milli mücadele planını anlattı. Bundan sonra beraber çalışacaklarını söyledi. Milli mücadelenin her aşamasını kafasında planlamıştı.
Hükümet durumu anlayana kadar Mustafa Kemal’le iyi geçiniyordu. Damat Ferit Mustafa Kemal’in sağlıkla Samsun’a ayak basıp basmadığını soruyor, Mustafa Kemal strateji gereği afiyette olduğunu bildiriyordu. Bu durum kısa süre içinde değişecekti.
Hükümet Mustafa Kemal’in ona verilen görevin dışına çıktığını yani var olan milli mücadele hareketleri varsa bunu durdurmak Türklerin elinde kalan silah ve cephaneyi toplamak yerine direniş örgütlediğini anlayınca bu güzel hava birden bozuluverdi.
İngilizler Mustafa Kemal’in bölgedeki varlığından rahatsız olduklarını İstanbul’a bildirdiler. Hükümet onu derhal İstanbul’a çağırdı. Mustafa Kemal İstanbulu oyalayarak zaman kazanma yolunu seçti.
Mustafa Kemal Erzurum’da iken ipler büsbütün koptu. Vahdettin onu görev almak isterken o askerlikten istifa ettiğini bildirdi. Sine-i millette bir ferd-i mücahit olmuştu artık. Sivas Kongresini yaptı. Temsil Heyeti başkanı oldu. Sonrasında Ankara’ya geçti.
İşte burada mesele öyle bir hal aldı ki İstanbuldakilerin gözü döndü. Vahdettin ve Damat Ferit milli mücadeleyi sonlandırmak için meşrû ya da gayrimeşrû her yolu denediler. Alçakça suikast girişimleri de buna dahildi. Belgeleri aşağıda vereceğim.
Vahdettin,Damat Ferit’ten Atatürk ve arkadaşlarının milliyet adı altında çıkardığı karışıklıkları durdurmasını istiyor.
Lütfen içeriğini dikkatle okuyunuz.
Osmanlı Devleti’nin resmi gazetesi olan Takvim-i Vekayi’de yayınlanan padişah buyruğudur bu.
Vahdettin bu Hatt-ı Hümayun’da düzelen bir siyasi havadan bahsediyor. İşgal var ama Vahdettin’e göre siyasi hava düzgün. Eğer ki düşmana karşı direnen milli kuvvetlerimiz durdurulmazsa güya düzelen siyasi havanın tekrar bozulacağını söylüyor.
Vahdettin'in emrine riayet eden Damat Ferit yayınladığı beyanname ile "Milli Teşkilat'a" yani Atatürk ve arkadaşlarına destek verenlerin en ağır cezalara çarptırılacağını ilan ediyor.
İşte belgesi. Devletin resmî gazetesinde yayınlanan hükümet kararı. Direnişi durdurmak!
Damat Ferit Hükümeti’nin bu beyannamesini lütfen okuyun. Açıkça yazıyor.Bizim en büyük düşmanımız milli teşkilat denilen isyancılardır diye.İhanetin belgesidir bu. İngiliz, Yunan, Fransız demiyor dikkat edin. En büyük düşman, esas düşmana karşı savaşan Atatürk ve arkadaşları.
Vahdettin'den talimat alan Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efendi, Atatürk ve arkadaşlarının katledilmelerini emreden tam beş adet fetva yayınladı.
Bir değil, beş fetva.
Devletin resmî gazetesi.
İşte meşhur fetvanın belgesi.
Gördüğünüz gibi dini alçak siyasetlerine alet edip, satılık Şeyhülislama fetva çıkartarak Anadolu’nun zavallı halkını kandırmak istediler. Kısmen başarılı da oldular. İç isyanlar çıktı. Kardeş kardeşi vurdu. Halk düşman ordusunu “Halife ordusu” sanıyordu.
Sonra bu üç belge (Hattı Hümayun, beyanname ve fetva) görmüş olduğunuz üzere tek nüshada birleştirildi ve düşman uçakları ile Anadolu'da dağıtılmaya başladı.
İşte belgesi.
Halk tarlada çalışırken gökten bu kağıt düşüyordu, bunu okuma bilen birine okutuyorlardı.
Yetmedi. Atatürk ve arkadaşları hakkında idam kararı alındı. Bu karar gazetelerde yayınlandı.
Peyamı Sabah, 13 Mayıs 1920.
"Mustafa Kemal Paşa ve Hampaları İdam Kararı" başlıklı haber.
Vahdettin Atatürk ve arkadaşlarının idam kararını onadı.
Tıpkı ecnebilere şirin gözükmek için idama mahkum edilen milli şehidimiz Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’in idamını onayladığı gibi.
Tüm bunlar yetmeyince Mustafa Kemal’in bedenini ortadan kaldırıp milli mücadeleyi sonlandırmak için alçakça bir yol seçtiler. SUİKAST.
Vahdettin ve Damat Ferit Milli Mücadeleye karşı savaş açmıştı. Evet bu bir savaştı. Topyekün bir savaştı. Hükümetin resmî politikasıydı.
Bakınız Vahdettin yurt dışına çıktıktan sonraki beyanatlarında Mustafa Kemal’i bir çok konuda eleştirir. Mustafa Kemal’in milli mücadeleyi başlatmasını isyan olarak değerlendirir ama “Onu milli mücadeleyi başlatması için ben gönderdim.” yönünde tek kelime beyanatı yoktur.
Mustafa Kemal ve arkadaşlarını atalarının malını gasp etmekle bile suçlayıp Amerikan başkanına şikayet eden Vahdettin, Mustafa Kemal’e milli mücadele emrini gerçekten vermiş olsaydı bunun propagandasını mutlaka yapar ve bu durumu geri dönmek için bir silah gibi kullanırdı.
Bütün bu gerçekler gün gibi ortada iken neden milli mücadeleyi Vahdettin’in başlattığı yönünde propaganda yapılıyor?
Çünkü milli mücadeleyi Vahdettin’in başlattığını kabul ettirebilirlerse ikinci aşamaya geçecek, Mustafa Kemal Osmanlı’ya ihanet etti, bir darbe sonucu cumhuriyeti kurdu diyecek ve cumhuriyetin meşruluğunu tartışmaya açacaklar. Doğruları haykırmaya devam ederek buna izin vermeyeceğiz
En kuvvetli argüman bu ; "Mustafa Kemal ve arkadaşlarını atalarının malını gasp etmekle bile suçlayıp Amerikan başkanına şikayet eden Vahdettin, Mustafa Kemal’e milli mücadele emrini gerçekten vermiş olsaydı bunun propagandasını mutlaka yapar ve bu durumu geri dönmek için bir silah gibi kullanırdı." Allah'tan Vahdettin şimdiki islamcı ve osmanlıcı tayfa kadar kurnaz değilmiş. Bir arkadaş mondros'tan sonra diyor. 26 ay yazmış, çok göstermek için 780 gün yazsaydın. 30 ekim ile 19 mayıs arası tam 6,5 ay. Atatürk'ün suriyeden istanbula gelişi tarihinden alırsan (6ay). Elbetteki bir çok vatansever vardı. Bir çok osmanlı subayı hatta Atatürk'ten rütbeli generaller vardı. Ama hepsi teşkilatçı ve deha adamın arkasına düştüler. Zaman zaman isyan edenler, kıskananlar ve hırslı olanlar oldu. İşte o zaman, Türk milletin diğer maraşali Fevzi çakmak paşa hepsinin önünü kesti ve Atatürk'ün hakkını verdi. Fevzi Çakmak Osmanlı'nın en son genel kurmay başkanı ve Milli Savunma bakanıdır.
Kilit soru o değil ki ? Vahdettin göndemiş veya göndermemiş ? Milli Mücadele 19 Mayıs 'da mı başladı ? Mondrostan 6-10 Ocak 1921 kadar 26 ay boyunca kim yürttü.? Osman Nevres kim ? Kuşçubaşılı Eşref ,Bulgar Sadık ,Yahya Kahya ,Topal Osman ,Şahin Bey , Sütçü İmam , Uceymi Sadun Paşa , Çerkez Ethem ,Parti Pehlivan. kim bunlar..TEŞKİLAT- I MAHSUSA... Atatürk'den önce Anadoluya gecenler kim ? Kazım Karabekir 15.kolordu Komutanı ,Ali Fuad Cebesoy Ankara 20.kolordu Komutanı..Atatürk gideceği yeri biliyordu..Erzurum ve Ankara..Kadrosuna bak Samumsuna çıkanlar oyke hemen toplanacak kadro mu ? Savaş devam ederken İTTİHAT ve TERAKKİ nin olası bir yenilgi karşısında mücadeleyi başlatacak kadro..Refet ve Rauf gelince kadro tamamlandı..ATATÜRKde bu kadronun lideri oldu ,mücadeleyi kazandı yeni devlet kurdu..İTTİHATÇILIĞA bağlı bir çok kahraman idam edilme pahasına temizlendi..Samsuna Atatürkle çıkan Ayıcı Arif gibi..
Çok güzel bir yazı
Belgeli tarih yaparak bizlere hakikatları gösterdiğiniz için teşekkür ederim