Türkiye’de gündemin hızına yetişmek imkânsız. İpte cambaz oynatılıp seyrettirilmeye zorlanırken, arka planda feleği çemberden değil, iğnenin deliğinden geçiren maharette, birileri menziline doğru yürüyor.
Bu yürüyüşte toplumun zihnini afyonlamanın, ruhunu mankurtlaştırmanın maymuncuk anahtarı oldu, trol orduları.
Sanal dünyanın trolleri, gerçek dünyanın insanını mankurtlaştırıyor
Bu trol ordularıyla öyle bir ortam inşa edildi ki; sanal klanlar, öbekler ve topluluklar oluştu. Hatta bu da yetmedi ülke yönetiminin üst düzey temsilcilerinden biri, bu yapılaşmayı bir adım öteye taşıyıp “yerli ve millî hesaplar” başlığıyla mensuplarının sembollerini de belirledi
Bu sembolleri kullananlarla kullanmayanlar tek bir seçimle; fikrine, bilgisine, duruşuna bakılmaksızın durduğu cepheye göre etiketlendi, etiketlendik. Toplumun bir yarısı “yerli ve millî” olurken, diğer kesimde kalanlar da, öbek öbek. Onlar için de uzunca bir isim listesi var.
Hain, darbeci, Kandil çocukları, Atatürk ve terörün yan yana getirildiği hakaretler, liste uzun... Seç, beğen, al!..
Biri nasıl olsa “yerli ve millî “ olacaksınız dedi, sizin adınıza karar verdi ya, gerisini düşünmeye gerek yok! Birey olmayın, düşünmeyin, sorgulamayın, mankurt olun, tâbi olun yeter!
Kimse kendi gibi düşünmeyen, yaşamayan, inanmayan, farklılığı olan en ufak bir fikre, isme tahammül etmiyor. Mankurtlar evimize, sokağımıza, kentimize hâkim oluyor. Biz gerçekliğimizi kaybederken, sanal dünyadaki mankurtlar gerçeklik kazanmaya başlıyor.
Deprem, terör, maden kazası, sel vb. âfet ânında, hemen o yerin siyasi tercihlerine, etnisitesine, diline, dinine bakılıyor. “Bizim” taraftansa öncelikleniyor, değilse... ne hâlin varsa gör!
İş öyle bir hâle evriliyor ki; herkes karşı tarafın ne dediğinden habersiz, sadece kendi cenahıyla konuşuyor, dinliyor. Konuşmadığı, dinlemediği, okumadığı cenahın da yaşamasına tahammül edemiyor. Hâliyle bu sokağa da yansıyor. Bu sokağa yansımanın ne kadar normalleştirildiğini, “yerli ve millî” grubu mensuplarının ekranlardan isim listesi uzun “diğerlerini", nasıl terbiye(!) etme aracı olarak kullanıldığını görüyoruz.
Tek ve Türkiye...
Türkiye Cumhuriyeti’nin ana rahmine düştüğü 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’mızın 101. yılını kutlarken; adını, dilini, bayrağını, milletini “tek “ yaptıkları Türkiye’de, amaçlar da görünür oldu.
Böl, parçala ve yönet siyaseti üzerinden 2023 hedefine hızla yol alıyoruz. Biz; sanal mankurtlarla kavgaya tutuşturulurken, Türkiye, varlık mücadelesi için cenge çıkmaya mecbur bırakılacak uygulamaların hayata geçirildiğinden habersiz kalıyor.
Yıllık bütçemiz dört ayda bitmiş, geri kalan 8 ayda ne harcanacak, Meclis’imiz konuşmuyor bile. Suriye’de PKK, devlet kurmakta. Ege’de adalarımız resmî olarak işgal altında, fiilî olarak da ilhak edilmiş vaziyette. Stratejik demografi mühendisliği ve göç ile Türkiye’nin demografik ve sosyal yapısı değiştirilmiş, siyasî ve fizikî yapısının da değiştirilmesinin alt yapısı döşeniyor.
Bu ortamda, Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu sessiz sedasız, 8 Mayıs’ta twitter’da yazılı bir açıklama yapıyor. Anayasa’nın 1, 2, 3, 4, 6 ve 66. maddelerini yok sayarak Türk’süz “Tek” devletinin âdeta şeklini tanımlıyor. Türkiye Cumhuriyeti, Türk milletinin devletidir, yok sayılıyor.
İnşa edilen sistemin; çok kimliklilik ve çok kültürlülükle, dolayısıyla çok dillilik ve çok hukukluluğa yani özerk yapılara ya da bölünmeye gitmesi kaçınılmazdır.
Ayrıca bu dedikleriyle niyetlerinin ne olduğu açık olan insanların elinde bomba, teker teker ve sırasıyla, zamanı geldiğinde patlatılıyor. Bunlar her gün amaçlarına giden yolda, listelerindeki yeni bir konuyu daha madde madde oturtuyor. Biz de ısınan sudaki kurbağa gibi, 2 gün konuşuyor ve unutuyoruz. Hemen sonra sosyal medya mankurtları aracılığıyla istedikleri rotada yeni bir konu dikte ediliyor. Sürekli tekrar eden bir senaryo.
Kırmızı çizgi diyorlar ama çiğnenmeyen hiçbir kırmızı çizgimiz kalmadı. Kırmızı lamba yanınca, DUR demektir. Bunu hatırlayan kalmadı.
Bunlara uygun yapılandırılmış bir muhalefet, zayıf bir iki itiraz, sonra gene devam...
Nereye kadar?
19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’mız kutlu olsun!