Yunanistan, ABD ve Fransa ile savunma işbirliği anlaşmasını yeniledi, uzattı ve genişletti. Böylece, ABD ve Fransa ile dostluk ilişkilerini kuvvetlendirmiş ve güvenliğini sağlamlaştırmıştır. Bu kapsamda, silahlı kuvvetlerini yüksek teknoloji ürünü silah ve teçhizat ile daha kolay bir şekilde güçlendirme imkanına kavuşmuştur.
Ayrıca,Yunanistan'ın Megali İdea ve Helenizm denilen emperyalist milli stratejilerinden vazgeçmediğini göz önüne aldığımızda çok dikkatli politikalar izlememiz ve güçlü silahlı kuvvetlere sahip olmamız gerekir kanaatindeyim.
Çünkü, Yunanistan'ın silahlanma çabalarının bize yönelik olduğunu görüyorum.
Megali İdea, kısaca Doğu Roma yani Bizans İmparatorluğu'nu diriltmeyi ve başkent olarak İstanbul'u 'Konstantinopolis' yapmayı hedefler. Helenizm ise eski Yunan din kurallarını canlandırmayı ve İstanbul'da Vatikan benzeri Ortodoks yapılanmasını öngörür. İki projede doğrudan Türkiye'yi ilgilendirmektedir.
2019'da ABD ile yapılan savunma anlaşmasının metninde Türkiye'den de bahsedilerek Yunanistan'ın savaşla tehdit edildiği ifade edilmektedir. Böylece ABD, Türkiye’ye karşı Yunanistan’a güvence vermektedir.
Yunanistan ekonomik sıkıntı çekmesine rağmen Eylül 2020'de silahlı kuvvetlerinin caydırıcılık gücünü artırmak amacıyla 10 yıllık bir Silahlanma Projesi açıkladı ve bu proje için 10 milyar Euro ayırdı.
ABD ile askeri işbirliği çerçevesinde; 123 adet F-16 savaş uçağının modernizasyonu devam ediyor. 24 adet F-35 savaş uçağını alımı için görüşmeler başlamış bulunuyor ve alımın 2-4 yıl içinde gerçekleşmesi bekleniyor.
Sınırımıza 35 kilometre uzaklıktaki Dedeağaç-Kavala bölgesine ABD askeri üssü kuruldu. Bu üs Yunanistan ile yapacağımız olası bir savaşta karadan harekatımızı sınırlayarak Yunanitan'ı korumayı amaçlamaktadır.
ABD 1 milyar dolar değerinde 1200 adet tekerlekli zırhlı personel taşıyıcı aracının bulunduğu askeri yardım paketini hibe etti. Teslimat devam ediyor, Şubat 2022'de tamamlanacak. ABD'nin Yunanistan'daki askeri üslerini güçlendirmek için 120 helikopter ile 1000'den fazla askeri aracın Dedeağaç Limanı'ndan sevkiyatı devam ediyor.
Fransa'dan 24 adet Rafale savaş uçağı satın alıyor. Maliyeti 2.3 milyar dolar. 2023'de sevkiyat tamamlanacak. 3 adet fırkateyni satın alma projesi 2021'de imzalandı.
İsrail ile Apache Taarruz Helikopteri'nin modernizasyonu konuşunda anlaşma sağlandı. Ayrıca, İsrail'den Heron tipi SİHA ve Spike füzeleri satın alıyor.
Almanya'dan denizaltıların kullandığı 44 adet torpido alıyor.
Yunanistan’ın hava kuvvetlerine öncelik vermesi vurucu gücünü artırarak taarüzi olanak ve yeteneğini yükseltmek istediği açıkça anlaşılmaktadır.
Türkiye Cumhuriyet ise S-400’lere öncelik vermek suretiyle F-35 projesinden dışlanmış olduğundan, savunma gücünü, vurucu güce tercih ederek hatalı davranmıştır. Çünkü günümüzün ve geleceğin savaşlarında hava üstünlüğü belirleyici rol oynayacaktır.
Yunanistan; Ege'de 30 kadar adamızı işgal etti. Böylece cesareti arttı. Bu adaların karasuları hesaplandığında Ege Denizi büyük ölçüde Yunan gölü haline dönüşmüştür.
Buna göre, donanmamızın Akdeniz'e çıkışı önemli ölçüde kısıtlanmış oluyor. Yunanistan'ın yoğun silahlanma çabası gerçekleştiğinde Ege'de hava üstünlüğü Yunanistan'a geçmiş olur. Buna bağlı olarak Yunanistan'ın bir fırsat ya da bahane yakaladığında savaş gemilerimize baskın tarzında bir saldırıda bulunabileceğini ciddi olasılıkla beklemeliyiz. Böyle bir çılgınlığa karşı gecikmeksizin ve misli ile karşılık verecek gereken önlemleri almalıyız. Aksi takdirde çok büyük sürprizler ve olumsuzluklar
JEOPOLİTİK AVANTAJLARIMIZI KULLANAMIYORUZ!
Napolyon , "Coğrafya ülkenin kaderidir" demiş.
Jeopolitik; coğrafyanın, devletin siyaseti ve stratejisi üzerindeki etkisini ve coğrafyanın devletlere sağladığı avantaj ve dezavantajları inceleyen bilim ve sanat dalıdır.
Tarihte jeopolitik uzmanları tarafından çok sayıda jeopolitik teoriler üretilmiştir.
Devletler, milli politikalarını ve milli stratejilerini belirlerken jeopolitik teorilerden esinlenirler ve yararlanırlar. Örneğin ABD'nin 1990'ların başında Varşova Paktı yıkılınca ve Sovyetler Bİrliği dağılınca dünyadaki iki kutuplu güç dengesinin yerine tek kutuplu düzen almıştır.
Bunun sonunda ABD tek süper güç konumuna geldi ve 1995'den itibaren yeni bir güvenlik stratejisi geliştirdi ve buna "21'nci Yüzyılı Şekillendime Stratejisi" adını koydu.
Meşhur Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) bu stratejinin alt projelerinden biridir ve öncelik taşır. ABD yeni güvenlik stratejisini hazırlarken jeopolitik uzmanı Zbigniew Brzezinski'nin ünlü Büyük Satranç Tahtası denilen jeopolitik teorisinden büyük çapta etkilenmiş ve yararlanmıştır.
Çok sayıda jeopolitik teori vardır. Bunlardan bazıları şunlardır;
- Mackinder'in Kara Hakimiyet Teorisi,
- Mahan'ın Deniz Hakimiyet Teorisi,
- Scitaklian'ın Hava Hakimiyet Teorisi,
- Huntington'un Medeniyetler Çatışması Teorisi,
- Brzezinski'nin Büyük Satranç Tahtası Teorisi vs...
Bu teoriler içinde Medeniyetler Çatışması ve Büyük Satranç Tahtası Teorilerini daha yaygın ve öne çıkmış olarak niteleyebiliriz. Bununla beraber Hava Hakimiyet Teorisi'nden de hiç birzaman vazgeçemeyiz.
ATATÜRK "İSTİKBAL GÖKLERDEDİR" diyerek konuya açıklık getirmiş ve önemini pekiştirmiştir.
Büyük Satranç Tahtası Teorisi yapıtı Türkiye'yi bölgesinin liderliğini yapma potansiyeline sahip ülke olarak tanımlamıştır. Ayrıca, Satranç Tahtası'nda Türkiyenin rolünü Karadeniz bölgesinde istikrarı sağlamak, Akdeniz'e geçişi kontrol etmek, Rusya'yı Kafkasya'da dengelemek, İslamcı radikal dinci teröre karşı bir panzehir oluşturmak, NATO'nun güney kanadının temel taşı olmak şeklinde özetlemiştir. İlaveten istikrarsız bir Türkiye; istikrarsız Balkanlara ve Kafkaslar'da Rusya'nın kontrolü ele almasına yol açar demiştir.
Türkiye, Büyük Satranç Tahtası'nda da belirtildiği gibi ABD ve batı dünyasının kolay kolay vazgeçemeyeceği jeopolitik avantajlarını kulanamamış, ihvancı politikalara önem vererek yalnızlığa sürüklenmiş, iç ve dış sorunlarının üstesinden gelme fırsatını zora sokmuştur.
Süratle ihvancı politikaların terk edilmesi, batı ve komşularımız ile ilişkilerimizin düzeltilmesi, dayanışmanın artırılması, Laik Cumhuriyetin ve demokrasinin batı kriterlerine göre restorasyonu, TSK'nın bölgesel güç konumunun ve caydırıcılığının yükseltilmesi, Atatürk İlke ve İnkılapları'nın özde sahiplenmesini gerekli, kaçınılmaz ve zorunlu mütalaa ediyorum. Aksi takdirde zaman çok geç olabilir...