Anasayfa
  • Gündem
  • Spor
  • Siyaset
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Medya
  • Teknoloji
  • Kültür-Sanat
  • Sağlık Yaşam Eğitim
  • Ara
  1. Köşe Yazarları
  2. Altay Tokat
  3. 27 Mayıs 1960'ta ne olmuştu
Yayınlanma: 27 Mayıs 2022 - 16:35

27 Mayıs 1960'ta ne olmuştu

27 Mayıs 2022 - 16:35
TAKİP ETTAKİP ET
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
27 Mayıs 1960'ta ne olmuştu
Altay Tokat
[email protected]

Her devletin ordusu vardır. Ordu; Düşmanlara karşı vatanın koruyucusu, Anayasal düzene karşı iç ve dış tehdit, tehlike ve saldırılara karşı caydırıcıdır. İç ve dış dengelerin işleyişinde dinamo rol oynayan milli güç unsurlarının başında gelen, stratejik değerde karar unsuru olan zinde ve mili güçtür, vazgeçilemezdir. Bu görevi yasalara göre Millet adına yerine getirir.

Ordunun bu fonksiyonunu yapamadığı bir pozisyona düştüğü devletin iç huzuru bozulabilir, uluslararası arenada saygınlığı azalır, teröristlerin umutlarını artar, milli menfaatlerimizle çatışan komşu devletlerin arzularını kamçılar.

Türk tarihinde Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu lideri Atatürk ve arkadaşları demokrasinin yolunu açtı ama daha sonraki yönetimlerle gereken başarıyı yakalayamadık. Demokrasinin en çetin engeli, şeriat rejiminin temelini oluşturan tarikatlar ve ortaçağda kalmış derebeylik yani toprak ağalığı düzeninin bizde devam ediyor olmasıdır.

Atatürk, tarikatları kapatarak, Toprak Reformu Kanunu'nu çıkararak demokrasinin yolunu açtı. Milli karakter ve yapıya sahip Türk Silahlı Kuvvetleri'ni  teşkilatlandırdı. Daha sonraki yönetici kadrolar bu devrimleri kavrayamadılar veya  anlayamadılar. 

Örneğin,  27 Mayıs 1960 ihtilalinde en demokratik, özgürlükçü, çağdaş Anayasa yapıldı. Buna rağmen 27 Mayıs 1960 ihtilalini çoğumuz "Darbe" diyerek olayı basitleştirmeye çalışıyoruz. Ama yapılan 27 Mayıs Anayasası'nı bile göremiyorlar ve anlayamıyorlar.

Şimdi benzer bir Anayasa yapabilirseniz mutlu oluruz, alkışlarız. Ancak kaygılıyım. Mevcut Anayasamız ve rejim meydanda. Siyasi başarısızlıklarına mazaret arayan siyasetçiler, askeri vesayeti slogan olarak kullanmaları calibi dikkattir. Bu yaklaşımının sonunda tarikat vesayetinin önü açıldı ve güçlenmesine olanak tanılmış oldu.

En demoraktik devlet olarak bilenen Amerika’da yakın zamanda demoraksinin buhrana sürüklenmesini ABD ordusu önledi. Son seçimde şimdiki Başkan Biden seçimi kazandı ama eski Başkan Trump bir türlü görevi bırakmadı. Hatta taraftarları Beyaz Saray'ı basmaya teşebbüs etti.

Trump'ın amacı karışıklık çıkarıp seçimi tekrarlatmaktı yani bir anlamda ABD'de kaos çıkarmak istiyordu. İşte bu antidemokratik hareketin ABD Anayasasına aykırı olduğunu ve iç huzuru bozacağını değerlendiren ABD ordusu adına Genelkurmay Başkanı, "Seçim tamamlanmıştır. Anayasamıza göre Biden Başkomutanımızdır" mealinde kısa bir açıklama yapınca Beyaz Saray'ı terk etmek istemeyen Trump ertesi sabah hemen görevi bıraktı ve saraydan ayrıldı. Böylece ABD ordusu, ABD'de karışıklığı ve olası iç çatışmaları önlemiş oldu.

Bizde ordunun büyük bölümünün bir tarikata kaptırılması, kumpas davalarında kendini  korumak amaçlı direnç gösteremeyişi gibi talihsiz olaylar nedeniyle milletin beklentilerini ve güvenini kaybetti ve buna bağlı olarak hiyerarşide boşluk meydana geldi.

İktidar, "Demokrasi bizim için trendir. Planladığım istasyona gelince trenden ineceğiz" anlamında açıkça ve cesurca açıklama yapmıştı. Buna karşılık demokrasiyi savunanlar ne yaptı? Sessizliği yeğledi. Şimdi uyanıyorlar ama strateji bilim ve sanatının zaman faktörünün öneminin ve bedelinin ağır olduğunu pek bilemediler kanaatindeyim.

Partilerin çoğu milli menfaatlerimiz yerine parti çıkarlarına öncelik verdikleri için orduya kurulan kumpaslarada sessiz kalarak stratejik hata yaptılar ve iç dengelerin bozulmasına olanak tanıdılar. 

Yaşanan sorunların temelinde bu yatmaktadır.

Orduda yanlış yapanlar olabilir, onlar cezalandırılır. Eksikler düzeltilir. Buna kimse bir şey diyemez. Ama ordu vesayetinden kurtulma sloganıyla, orduyu bir savaşta yenilmekten beter duruma düşürürseniz, tarikatların hegomanyası devreye gireceğini düşünemeyenlerin  yapabileceği bir şey kalmaz. Sorunlar çözümlenemez bir mecraya ve kaosa sürüklenir.

Jeopolitikçiler dünyada coğrafya açısından Kara Devleti, Kıyı Devleti ve Ada devleti olduğunu savunurlar. Bu kapsamda Biz hem kara devletiyiz hem kıyı devletiyiz.

Ortadoğu'nun istikrarsızlığı ve çatışmalar bölgesi olması, komşularımızın milli hedefleri göz önüne alındığında Türk Silahlı Kuvvetler'inin Atatürk’ün istediği gibi Hava Kuvvetleriyle, Kara Kuvvetleriyle, Deniz Kuvvetleriyle güçlü olması gerekir. Böylece demokrasi karşıtları caydırılır, vazgeçirilir ve demokrasinin önü açılır.  Aksi takdirde seçim güvenliği bile milli sorun haline gelebilir.  

Bunların sonunda 27 Mayıs Anayasıyla yeniden demokrasi çabaları başladı.

Ancak siyasi partiler rant mekanizmasından, parti içi baskıdan ve odun koysam milletvekili seçilir anlayışından kurtarılmadığı, siyasetin şan ve şeref hizmet şekline dönüştürülmediği sürece demokraside, zenginleşmede, çağdaşlaşmada hayallerimizi süslemeye devam eder kanısındayım.

Ne Mutlu Türk'üm Diyene! 

  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x

Yazarın Diğer Yazıları

  • Ürdün-Suriye Sınırında Bulunan ABD Askeri Üssü Vuruldu! Dış Politikalarımızda Değişiklikler Gerekebilir! - 30 Ocak 2024
  • "Şehitler Ölmez" Gerekeni tavizsiz ve şiddetle yapmalıyız - 24 Aralık 2023
  • HAMAS İNTİHAR ETTİ! - 09 Ekim 2023
  • Ülkemize gelen sığınmacı ve mülteciler beka sorunu oluşturmaya başladı! - 05 Eylül 2023
  • 4 Temmuz 2003 Kara Gün; Çuval olayı! Unutma, unutturma - 03 Temmuz 2023
  • E. Korgeneral Altay Tokat: "CHP, seçimlerde 'Kandil'den emir alıyor' sloganının altında kaldı, MHP sıçradı." - 13 Haziran 2023
  • Anayasa Mahkemesi'ne iletilir! - 08 Nisan 2023
  • Teröre destek ve taviz veren partiler iktidara geldiğinde terör sarmalından kurtulamaz - 17 Mart 2023
  • Modern yönetimde planlamada merkeziyet, uygulamada Adem-i Merkeziyet gerekir! - 18 Şubat 2023
  • HDP, PKK'nın siyasi organıdır ve APO'ya 'Terörist' diyemez - 13 Ocak 2023
  • Milli ve stratejik bir görevin savsaklanması ile Irak Türkmenlerinin başına gelen felaket - 28 Aralık 2022
  • Teröristlere karşı yürütülen askeri harekat - 03 Aralık 2022
  • Terörist ile mücadele iyi terörizmle mücadele zayıf! - 01 Aralık 2022
  • Osmanlı'yı bitiren devrim - 13 Kasım 2022
  • Garibanın Yuvasını Yıkanın Yuvası Dağılırmış! - 25 Ekim 2022
  • Şanghay İşbirliği Örgütü üyeliği - 03 Ekim 2022
  • 19 Eylül Gaziler günü; Durun, düşünün ve hiç unutmayın! - 17 Eylül 2022
  • 4 Temmuz 2003 kara ve skandal Çuval Olayı! - 03 Temmuz 2022
  • SADAT nedir, neyi amaçlamaktadır? - 17 Mayıs 2022
  • Suriye, Hatay'ı almayı milli bir hedef ilan etmiş - 01 Mayıs 2022
  • 1
  • 2
  • 3
Köşe Yazarları
Silivri camından görülen Türkiye
Batuhan Çolak
Silivri camından görülen Türkiye
Emre Yükselen
Emre Yükselen
Osmanlı'nın Bizanslı Şehzadesi: Şehzade Halil
Şeyh Said isyanında Ermeni Agop'un işi ne!
Ümit Doğan
Şeyh Said isyanında Ermeni Agop'un işi ne!
Çok Okunan Haberler
Özgür Özel’e saldıran Selçuk Tengioğlu’nun ifadesi ortaya çıktı!
Özgür Özel’e saldıran Selçuk Tengioğlu’nun ifadesi ortaya çıktı!
AK Parti’den istifa etti, büyük almış aldı!
AK Parti’den istifa etti, büyük almış aldı!
CHP Ankara Milletvekili Deniz Demir, “Silikozis” gibi meslek hastalıklarına önlem alınması çağrısında bulundu
CHP Ankara Milletvekili Deniz Demir, “Silikozis” gibi meslek hastalıklarına...
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Siyaset
Ekonomi
Dünya
Medya
Teknoloji
Kültür-Sanat
Sağlık
Yaşam
Eğitim
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Günün Haberleri
Arşiv
Hava Durumu
Nöbetci Eczaneler
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Gündem
  • Kültür-Sanat
  • Medya
  • Sağlık
  • Siyaset
  • Spor
  • Foto Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Hava Durumu
  • Nöbetci Eczaneler

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

Sitemizde bulunan yazı , video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır.
İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.