Anasayfa
  • Gündem
  • Spor
  • Siyaset
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Medya
  • Teknoloji
  • Kültür-Sanat
  • Sağlık Yaşam Eğitim
  • Ara
  1. Köşe Yazarları
  2. Ümit Doğan
  3. Atatürk savaş meydanında dehasıyla tarihi nasıl değiştirdi!
Yayınlanma: 26 Ağustos 2021 - 11:29
Güncelleme: 26 Ağustos 2021 - 15:55

Atatürk savaş meydanında dehasıyla tarihi nasıl değiştirdi!

26 Ağustos 2021 - 11:29
Güncelleme: 26 Ağustos 2021 - 15:55
TAKİP ETTAKİP ET
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
Atatürk savaş meydanında dehasıyla tarihi nasıl değiştirdi!
Ümit Doğan
[email protected]

Haziran / 1922. Büyük Taarruz öncesi son kontrolleri yapan Atatürk, Deli Halit Paşa komutasındaki Kocaeli Grubu'nu denetlemek için Adapazarı-İzmit gezisine çıktı.



Bu gezinin bir diğer önemli yanı, Atatürk'ün milli mücadelenin başından beri görmediği annesine kavuşacak olmasıydı. 14 Haziran 1922 çarşamba günü Atatürk, Adapazarı'na, Askerlik Şubesi eski başkanı Binbaşı Baha Bey'in istasyon civarındaki evine geldi.

Atatürk evin civarına yaklaştığında kalabalık yüzünden otomobilden inmek zorunda kalmış, eve kadar yürüyerek gitmişti. Bu sırada evin balkonunda olan Zübeyde Hanım, oğlunun kendisine doğru güçlükle ilerlemesini seyrederken göz yaşlarını tutamamıştı.

Atatürk gerekli denetimler yapıldıktan sonra Ankara'ya hareket etti. Büyük Taarruz sürecine girilmişti. Dönüş yolunda, Taraklı nahiyesinde ordunun başarısı için el açılıp dua edildi.


Ankara'ya dönen Atatürk, taarruz planını önce Erkan-ı Harbiye Reisi Fevzi Paşa, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ve Müdafaa-i Milliye Vekili Kazım Paşa ile paylaşmıştı.

Atatürk'ün taarruz planı, askeri gücümüzün büyük çoğunluğunu düşman cephesinin dış yanında ve etrafında toplayarak düşmanı yok etmekti. Birinci ordumuz Afyonkarahisar’ın doğusunda Akarçay ile Dumlupınar arasın-da bulunan düşman mevzilerine saldırarak düşmanı kuzeye atacaktı.

İkinci ordumuz ise Akarçay’ın kuzeyinden Sakarya’ya kadar olan cephede düşmana saldıracaktı. Bu ordumuz, düşmanın Eskişehir’de bulunan 3 tümeni, Döğer’de bulunan 3 tümeni ve Afyonkarahisar’ın doğusunda bulunan 2 tümeni olmak üzere toplam 8 tümenini durdurmakla vazifeliydi.

Kocaeli bölgesinde olan güçlerimiz düşmanın güneye inmesine engel olacak, Menderes yöresindeki kuvvetlerimiz ise düşmanın İzmir’le olan bağlantısını kesecekti.

Yani gücümüzün ağırlıklı kısmı düşmanın Afyonkarahisar civarında bulunan sağ yanının güneyinde ve Akarçay ile Dumlupınar hizasına kadar olan sahada toplanacaktı. Düşman bu taraftan vurulursa kesin sonuç alınırdı.

27-28 Temmuz'da Akşehir’de yapılan toplantıda 15 Ağustos’a kadar hazırlıkların tamamlanmasına karar verildi

Fotoğrafta, bu toplantıdan çıkan Atatürk'ü ve diğer paşaları görüyorsunuz. Moraller yerinde.


Ordu hazırlıklarını tamamladıktan sonra İsmet Paşa, 6 Ağustos’ta gizli kalmak üzere saldırıya hazırlık emri verdi. Bakanlar Kurulu da taarruz konusunda bilgilendirildi.

Hakimiyet-i Milliye gazetesinin 20 Ağustos 1922 tarihli nüshasında "Çay Ziyafeti" başlık bir haber yayınlandı.

Atatürk'ün köşkte bir çay ziyafeti vereceği ilan edildi. Herkes onun çay ziyafeti vermesini beklerken o Büyük Taarruz'u başlatmak üzere Ankara'dan ayrılmıştı.


Taarruz planı o kadar gizliydi ki, Atatürk Zübeyde Hanım'a bile çay ziyafeti vereceğini söylemişti:

"(...) sefer kıyafetlerimi giyerek anneme veda için odasına gittim. Elini öptüm, izin istedim.
-Nereye? Dedi.
-Çay ziyafetine, dedim.
-Bu kıyafet ziyafete mahsus değil, dedi.

Biz gittikten, saatler geçtikten sonra meraklanmış, Merkez Kumandanı’nı çağırtmış.
-Nerede benim oğlum?
-Efendim, çay ziyafetine gitti.
-Hayır, çay ziyafetine gitmedi. Ben biliyorum, o savaşa gitti. Bir kağıt kalem getirin, benden ona bir mektup yazın.

Zübeyde Hanım, cepheye gittiğini bildiği oğlunun azmini kuvvetlendirmek şu mektubu göndermişti:

“Oğlum, seni bekledim. Dönmedin. Çay ziyafetine gideceğini söyledin. Ama ben biliyorum, sen cepheye gittin. Sana dua ettiğimi bilesin. Harbi kazanmadan dönme. Annen."

20-21 Ağustos gecesi Mustafa Kemal Paşa, Birinci ve İkinci Ordu Komutanları, Erkan-ı Harbiye Reisi ve Batı Cephesi Komutanının katıldığı görüşmede harita üzerinde taarruz planı görüşüldü.


Hazırlıklar gizli yapılmalıydı. Bu yüzden ordu geceleri ilerleyecek, gündüzleri köylerde ve ağaçlıklar altında dinlenerek vakit geçirecekti. 24 Ağustos’ta karargahlar Akşehir’den Şuhut’a taşındı.

25 Ağustos sabahı da Şuhut’tan savaşın yönetildiği Kocatepe’nin güneybatısındaki çadırlı ordugaha nakledildi. 25 Ağustos günü taarruz hazırlıkları ile geçti. Afyon güneyinden itibaren Kaleciksivrisi, Tınaztepe ile Kırcaaslan, Çiğiltepe düşman tarafından dilerek tutulmuştu.

26 Ağustos sabahı ileri hatlarımız düşman mevzilerine 400 metreye kadar yanaştılar. Saat 05.00’te başlayan 05.30’da şiddetini artıran topçu ateşi himayesindeki birliklerimiz düşman mevzilerine taarruza başladılar.

Düşmanın ele geçirilmez denen mevzileri altüst oluyordu. Bir an içinde her taraf ateş ve duman içinde kalmıştı. Ateş gittikçe şiddetleniyor; kahvaltı bile yapmayan Atatürk, uzak tepelerde Türk ordusunun taarruz edişini izliyordu. Morali düzelmişti.

-Şimdi kahvaltıyı getirin.


Uğradıkları baskın taarruzuyla şaşkınlık geçiren Yunanlılar, ancak taarruz başladıktan yarım saat sonra 1. ve 4. kolordu cephelerine yönelttikleri zayıf bir topçu ateşiyle karşılıkta bulunabildiler. Saat 10.00’a doğru, Süvari Kolordumuz dağları aşmış durumdaydı.

Savaş devam ederken Atatürk' Ankara'daki Fuat Bulca'dan şu telgraf geldi:

“Valide iyidir. Dün pek neşeli olarak vakit geçirildi, dua etmekte ve “Selânik’e ne vakit gideceğiz?” diye sormaktadır.

Fikriye Hanım da iyidir. Başarınıza hanımların ellerinde Kuran dua etmekteyiz.”

Hakimiyet-i Milliye gazetesi savaşı günü gününe takip ediyor, endişe içindeki Ankara halkını teskin etmeye çalışıyordu.

Gazete, 27 Ağustos 1922'de Büyük Taarruz'u şu başlıkla duyurdu:
"Dün sabahtan itibaren bütün cephelerde kahraman ordumuz cani düşmanla çarpışmaya başladı"


Atatürk 28 Ağustos'ta Ankara'ya şunları yazdı:

"Validem Hanımefendi ve Fikriye Hanım’a
Afyonkarahisar’ı aldık.Bu nedenle daha birkaç gün buralarda kalmak lâzım gelecektir.Siz müsterih olunuz! İnşallah duanız berekâtıyla bütün memleketimizi düşmandan kurtarmak nasip olacaktır."

Aynı gece Atatürk Afyon belediye binasında İsmet ve Fevzi paşalarla birlikte harp vaziyetini gözden geçirdi:
“Üçümüz vaziyeti bir defa daha gözden geçirdik ve kesinlikle anladık ki, Türkün hakikî kurtuluş güneşi, 30 Ağustos sabahı bütün parlaklığıyla doğacaktır.”

30 Ağustos’ta düşman tamamen çembere alındı ve imha harekatı başladı. 31 Ağustos sabahı Yunan Ordusunun büyük bir kısmı imha edilmiş, bir çok Yunan askeri esir alınmış, bir çoğu da İzmir’e doğru kaçmaya başlamıştı.

Atatürk'ten “Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, İleri!” emrini alan askerlerimiz 1 Eylül 1921’den itibaren düşmanı takibe başladılar. 1 Eylül 1922’de Yunan Başku-mandanı Trikopis ve beraberindeki 7000 Yunan askeri Uşak yakınlarında Çalköy’de yakalanarak esir edildi.

Takip insanüstü bir hızla ilerledi. Türk askeri dinlenmek ve uyumak istemiyordu. Çünkü kurtardığı her kasabanın, köyün, şehrin Yunanlılar tarafından yakıldığını, bölgedeki Türklerin de vahşice katledildiğini görmekteydi.

Bu nedenle Türk piyadeleri, süvarilerle 9 Eylül 1922’de İzmir’e girdiler. Takipte kat edilen mesafe yaklaşık 450 km.dir. Bu, muharebe ederek her gün üst üste ortalama 50 km. ilerlendiğini ifade eder.

14 Ağustos’tan beri her gün yürüyüş yapmış ve aralıksız 5 gün muharebe etmiş olan yaya birlikler için, bunun gerçekleştirilmesinin izahı oldukça güçtür.

Bu yüzden hiç kimse, hiç bir zaferi Büyük Taarruz’a karşı servis etmeye kalkmasın. Büyük Taarruz’dan daha önemli zaferlerimiz var demesin. Buna izin vermeyiz.



 

  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x

Yazarın Diğer Yazıları

  • Şeyh Said isyanında Ermeni Agop'un işi ne! - 14 Aralık 2023
  • Şeyh Said isyanında saptırılan gerçekler: Diyarbakır halkı böyle tepki gösterdi - 19 Temmuz 2023
  • Yıldız Sarayı'nın içki sofrası - 25 Nisan 2023
  • Vahdettin'in idam ettirdiği Milli Şehit Kemal Bey'in geride kalan çocuklarına Atatürk nasıl sahip çıktı? - 10 Nisan 2023
  • Şeyh Said gerçekleri! Mahkemede böyle af istedi: "Ben adalet istemiyorum, af istiyorum" - 08 Nisan 2023
  • Dersim İsyanı'nın temeli Koçgiri'de atıldı - 16 Kasım 2022
  • İngilizler tek kurşun atmadan İstanbul'u nasıl işgal etti? - 06 Ekim 2022
  • Mustafa Kemal hesabına çalışan Saray casusunun gözünden Vahdettin - 13 Eylül 2022
  • Hutbelerde Atatürk'ün adının anılmasını, Atatürk mü yasakladı? - 26 Ağustos 2022
  • İskilipli Atıf'ın bilinmeyen ihanetleri - 14 Ağustos 2022
  • Tarihi belgeyi açıklıyoruz, İskilipli Atıf suçunu kabul ediyor! - 14 Ağustos 2022
  • Lozan gerçekleri: 100 yıllık bir antlaşma mı - 24 Temmuz 2022
  • Şeyh Said'in gerçek yüzü? Şeyh Said kimdir! - 29 Haziran 2022
  • Mithat Paşa'yı Kim öldürdü? - 04 Haziran 2022
  • Saltanat böyle kaldırılmıştı! - 31 Mayıs 2022
  • Atatürk: "Annem idam edildiğimi düşünerek felç geçirdi" - 08 Mayıs 2022
  • Atatürk döneminde dini bayramlar - 02 Mayıs 2022
  • Vahdettin'in kaçtı mı sürgün mü edildi! - 23 Nisan 2022
  • TBMM dualarla nasıl açıldı - 23 Nisan 2022
  • Hutbelerde isim zikredilmesini Atatürk mü yasakladı? - 19 Mart 2022
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
Köşe Yazarları
 Manisa'nın Efe'si; Ne heybetli gidiştir o…
Batuhan Çolak
Manisa'nın Efe'si; Ne heybetli gidiştir o…
Emre Yükselen
Emre Yükselen
Osmanlı'nın Bizanslı Şehzadesi: Şehzade Halil
Şeyh Said isyanında Ermeni Agop'un işi ne!
Ümit Doğan
Şeyh Said isyanında Ermeni Agop'un işi ne!
Çok Okunan Haberler
Akaryakıta bu gece bir zam daha geliyor
Akaryakıta bu gece bir zam daha geliyor
Yunanistan'ın Batı Trakya Türkleri üzerindeki baskısı sürüyor!
Yunanistan'ın Batı Trakya Türkleri üzerindeki baskısı sürüyor!
Mutlak Butlan nedir, ne demek? CHP'de 'Mutlak Butlan' tartışması ne?
Mutlak Butlan nedir, ne demek? CHP'de 'Mutlak Butlan' tartışması ne?
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Siyaset
Ekonomi
Dünya
Medya
Teknoloji
Kültür-Sanat
Sağlık
Yaşam
Eğitim
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Günün Haberleri
Arşiv
Hava Durumu
Nöbetci Eczaneler
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Gündem
  • Kültür-Sanat
  • Medya
  • Sağlık
  • Siyaset
  • Spor
  • Foto Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Hava Durumu
  • Nöbetci Eczaneler

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

Sitemizde bulunan yazı , video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır.
İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.