Hun Devleti’nin kurucusu olarak kabul edilen Teoman’ın (Tuman) hikayesini ve oğlu Mete Han (Bagatur) ile arasında geçen mücadeleyi az çok biliriz. Türk tarihinde ilk taht mücadelesi olarak geçen bu hikâyede, rivayete göre Mete Han, kendisinin yerine Çin presesinden doğan oğlunu başa geçirmek isteyen babası Teoman’a karşı ayaklanmış, kendi eğittiği disiplinli birliği ve icat ettiği söylenen ıslıklı ok ile babasının üzerine yürüyerek iktidarı devralmıştı. Mete Han tahtta bulunduğu dönemde günümüzde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin de kullandığı ondalıklı sistem ile orduyu düzenlemiş ve Türk tarihi açısından muhteşem bir süreç yaşatmıştı. Ancak burada akıllara takılması gereken fakat kimsenin sorgulamadığı bir şey var. Bilinen ilk Türk hükümdarı Teoman’ın babası kimdir?
Sanki Teoman’dan önce Türkler yokmuşçasına anlatılan ezberci tarihi bir kenara bırakarak bugün Hun Devleti’nin kurucusu olarak kabul gören Teoman’ın babası Tuvu Tanhu’yu (Tuvu Bey) ele alacağız. Çin kaynaklarında ve efsanelerinde adı geçen Tuvu Tanhu, Huyen Boyu’nun (Hu-Yen) Haşıa sülalesinin (Huyi Kuyen) lideriydi. Çin krallıklar dönemi Türk topluluklarının bölgede savaşları ağıt şeklinde yazılmış hikaye ve efsanelerine göre Nathalu’nun oğlu Ahie, Ahie’nin oğlu da Tuvu Tanhu’dur.
Nathalu ve Ahie hakkında bilinenler çok kısıtlıdır. Her ikisi için de boy beyliği yaptığı ve zaman zaman Çin’e yapılan akınlarda Türklere öncülük ettiklerini bilmekteyiz. Buna rağmen Ahie’nin, Tuvu Tanhu’nun soyundan gelenler ile Luanti Hanedanı’nı başlatan kişi olduğu öne sürülmektedir. Zira her ne kadar devletleşme süreci Teoman zamanında olsa da, Çin’e yapılan akınlarda birliği sürekli kılan ve dağınık Türk kavimlerini bir araya getiren asıl liderin Tuvu Tanhu olduğu kaynaklarda anlaşılabilmektedir. Bu yönüyle de belirtmekte fayda vardır ki bu aile daha sonraları Göktürklerin kurucu boyu olan Aşinaların da ata adı olarak geçmektedir.
Efsaneye göre Tuvu Tanhu boylanıp soylanmış, tanrı ona bir erkek evlat bağışlamıştı. Kadim Türk töresine göre yeni doğan erkek balaların adı ancak bir hak ediş ile verilebilirdi. Bunun için Tuvu Yanhu’nun tigini (tigin hükümdarın oğluna verilen isimdir) çocukluk zamanlarından itibaren bozkırın töresinde eğitim almış, atasını ve sülalesini hoş kılmak için adını almaya çabalamaktaydı. Günün birinde Tuvu Tanhu’nun tigini bir gece komşuları Tunghular’ın obalarına gece baskını yapmak için hazırlık yaptığını fark eder. Ani bir şekilde obaya baskın düzenleyen Tunghular Hun askerlerinin hazırlanmasına fırsat vermeksizin onları öldürmeye başlar. Bu sırada saldırı olacağını erken fark eden tigin saklanmış ve düşünmeye başlamıştır. Rivayete göre yakınındaki duman ağacından birkaç parça kesip yakarak obada büyük bir duman çıkmasını akıl eden tigin bu sayede çıkan dumandan yararlanarak Hun askerlerinin hazırlanması ve karşı koyması adına gerekli zamanı tanımış ve böylelikle Tunghu akınına engel olmuştu.
Genç tiginin bu başarısından sonra Duman olarak ad alması uygun görülmüş, Duman ismi ise başta Çin kaynakları olmak üzere kaynaklara Tuman, Touman ve Teoman olarak geçmiştir. Babası Tuvu Bey’in övünç kaynağı olan Duman Han, Tuvu Bey’in hayali olan Hun boylarını bir araya getirmek ve devletleşmeyi kendisine rehber edinmiş ve Tuvu Bey’in sağlığında beyliğe layık görülerek söz sahibi olmuştu. Tuvu Bey vefat ettiğinde (Türk töresinde uçmağa vardığında) babasının liderlik ettiği beyliğe Tanhu seçilmiş, Birkaç yıl içerisinde ise diğer Türk boylarını bir arada toplayarak ulu Hakan olmuştu.
Eşi Ay Hatun, Hunlar arasında itibar gören bir beyin kızı olduğu için Hunlar arasında saygınlığına saygınlık katmış, Çin’e yaptığı akınlar ile Çin’i salma (vergi) vermeye zorlamıştı. Artan salmalar ile birlikte artık ödeme yapamayacak hale gelen Çin Konçuy (Çin prensesi) vermeyi teklif etmişti. Oysa Çin burada ayrı bir politika gütmüş, kendisine hediye olarak gönderdiği Konçuylar genellikle soylu kimseler değil, sarayda özel olarak eğitim almış ve istihbarat sağlamakla görevli cariyelerden oluşmaktaydı. Duman Tanhu’nun Ay Hatun’dan doğan tigini bahadır bir savaşçı olunca “Bagatur” adını almış, bu isim ise Çin kaynaklarında Motu, Modu, Mete olarak geçmişti. Babasını ıslıklı ok ile öldürüp başa geçtikten sonra vaktiyle rehin olarak gittiği Yüe-çi’ler üzerine sefer düzenleyen Mete Han, daha sonra Tungular’a saldırarak boyundurluğu altına aldı. Çin, Türkler için altın çağ sayılabilecek bu dönemde de salma ve konçuy göndermeyi teklif etmiştir. M.Ö. 174 senesinde vefat ettiği düşünülen Mete Han, Asya’nın en büyük ve en güçlü ordusunu oluşturmuş, bu sayede ticaret yollarına hakim olarak hem ekonomik hem de stratejik açıdan çok güçlü bir devleti ardında bırakmıştı. Dedesi Tuvu Tanhu’nun hayali olan Türkleri bir araya getirme ve devletleşme süreci, Mete Han döneminde en azametli günlerini yaşamış, Tuvu Tanhu’nun soyu hem Türk hem de dünya tarihi için büyük bir mirası ardında bırakmıştı.