Az buz değil! Dile kolay tam 99 sene olmuş cumhuriyet çınarı dikileli. Bundan yaklaşık bir asır önce dönemin en önemli yayın kuruluşları arasında gösterilen New York Times, Ocak 1923 tarihli haberinde Türklerin bu muhteşem zaferini "Bir avuç Türk dünyaya meydan okudu." başlığıyla duyurmuştu. Evet, bir avuçtuk ama kazandık! Bu uğurda canlarını hiçe sayan şehit ve gazilerimiz başta olmak üzere; Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını da rahmet ve minnetle anıyoruz.
29 Ekim sadece Cumhuriyet’in ilanı ile değil, Türk tarihinin ve Türk milletinin yeni bir devrinin başlamasında, "Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir" sözünün devlet yönetiminde en belirgin şekliyle ortaya çıkmasında da bir dönüm noktası olmuştur.
24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması ile bağımsızlığını dünyaya kabul ettiren Ankara Hükümeti, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ikinci döneminin başlangıcından iki ay sonra 13 Ekim 1923 tarihinde Ankara’yı başkent olarak duyurmuş, yeni rejim için tartışmalar başlamıştı.
Cumhuriyetin ilan edilmesine iki gün kalıncaya kadar Ankara Hükümeti adına Meclis Başkanlığı görevini yürüten Mustafa Kemal Paşa ve İcra Vekilleri Heyeti, 27 Ekim 1923’te meclise istifasını sunmuş, ertesi akşam 28 Ekim 1923 akşamında Çankaya Köşkü’nde arkadaşları İsmet Paşa, Ali Fuat Paşa, Ruşen Eşref, Halit Paşa, Kemalettin Sami Bey'in de yer aldığı akşam yemeğinde tarihe geçen "Yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz." sözünü söylemişti.
Mustafa Kemal Paşa, bu meşhur sözünü söylediği 28 Ekim akşamını Nutuk'ta şöyle anlatır:
"Gece olmuştu... Çankaya'ya gitmek üzere Meclis binasından ayrılırken, koridorlarda beni beklemekte olan Kemalettin Sami ve Halit Paşalara rastladım. Ali Fuat Paşa, Ankara'dan hareket ederken bunların Ankara'ya geldiklerini o günkü gazetede “Bir Uğurlama ve Bir Karşılama” başlığı altında okumuştum. Daha kendileriyle görüşmemiştim. Benimle konuşmak üzere geç vakte kadar orada beklediklerini anlayınca, akşam yemeğine gelmelerini, Milli Savunma Bakanı Kazım Paşa vasıtasıyla kendilerine bildirdim. İsmet Paşa ile Kazım Paşa'ya ve Fethi Bey'e de Çankaya'ya benimle gelmelerini söyledim. Çankaya'ya gittiğim zaman, orada, beni görmek üzere gelmiş bulunan Rize Milletvekili Fuat, Afyonkarahisar Milletvekili Ruşen Eşref Beylerle karşılaştım. Onları da yemeğe alıkoydum.
Yemek sırasında: “Yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz” dedim. Orada bulunan arkadaşlar, derhal düşünceme katıldılar. Yemeği bıraktık. O dakikadan itibaren, nasıl hareket edileceği konusunda kısa bir program yaparak arkadaşları görevlendirdim. Yaptığım programın ve verdiğim talimatın uygulanışını göreceksiniz.
Efendiler, görüyorsunuz ki Cumhuriyet ilanına karar vermek için Ankara'da bulunan bütün arkadaşlarımı davet ederek onlarla görüşüp tartışmaya asla lüzum ve ihtiyaç görmedim. Çünkü, onların da aslında ve tabii olarak benim gibi düşündüklerinden şüphe etmiyordum. Halbuki o sırada Ankara'da bulunmayan bazı kişiler, yetkileri olmadığı halde, kendilerine haber verilmeden, düşünce ve rızaları alınmadan Cumhuriyet'in ilan edilmiş olmasını bize gücenme ve bizden ayrılma sebebi saydılar."
Burada Mustafa Kemal Paşa’nın anlatımından da anlayacağımız üzere, Cumhuriyetin ilanı konusunda herkes fikir birliğinde olmadığı gibi, yola birlikte çıktığı bazı arkadaşları Cumhuriyet rejiminin ilan edilmiş olmasını gücenme ve ayrılma sebebi olarak görmüş, buna rağmen Mustafa Kemal Atatürk kararlılığını göstererek; egemenliği kayıtsız ve şartsız olarak millete teslim eden Cumhuriyet’i ilan ettirmişti.
29 Ekim 1923 tarihinde yapılan ilanla birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gizli oylama yapılmış, bu oylamaya katılan 158 milletvekilinin oy birliği ile seçilen Mustafa Kemal Paşa, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı olarak seçilmişti. Böylelikle devletin adı ve rejimi konusu kesin bir çözüme kavuşmuştu. Yeni rejimde devlet yönetiminin en tepesinde cumhurbaşkanı bulacak, cumhurbaşkanı seçilmiş başbakanı atayacak, başbakan kabinesini oluşturup cumhurbaşkanının onayına sunarak kuvvetler ayrılığı sağlanacaktı.
İlk başbakan olarak hükümeti kurma görevi İsmet Paşa’ya verilirken, Meclis Başkanlığına Fethi Okyar seçilmişti. Cumhuriyetin ilanı Türk halkı tarafından 29 Ekim ve 30 Ekim günlerinde coşkuyla kutlanmıştı. İlandan tam bir yıl sonra 29 Ekim 1924’te yapılan yıl dönümü etkinlikleri ilk Cumhuriyet Bayramı gibi kutlansa da, bayram olarak anılması resmi olarak 1925’e dayanmaktadır. Hariciye Vekaleti’nin 2 Şubat 1925 tarihli kanun teklifi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 19 Nisan 1925’te yaptığı oylama ile 29 Ekim tarihi “Cumhuriyet Bayramı” kapsamında Milli Bayram olarak kutlanmaya başlamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 99. Yılı kutlu olsun!
İyi ki varsın ve var olmalısın Cumhuriyet…