Bu yazı Aykırı'daki ilk yazım.
Yazılarımda siyaset, tarih, spor ve gündem ile ilgili olarak zaman zaman görüşlerimi ileteceğim.
İlk yazımda kurban ibadetinin tarihi arka planına eğilmek istedim.
İster inançlı olun isterse inançsız olun sonuçta insanın benlik olarak inandığı bir değer mutlaka vardır.
Bu yazı belki görüşlerinizi sağlamlaştıracak belki sizi sarsacak belki de sizin için "saçma" bir yazı olarak kalacaktır. Ama dediklerimi tarihi belgeler üzerinden araştırdığınızda bugün olmasa bile bir gün bana katılacağınıza inanıyorum.
Şimdi çok gerilere gidelim.
Hz.İbrahim ve kurban olayı Kuran-ı Kerim'de Saffat ve Hac surelerinde işlenmiştir. Hz İbrahim ilerlemiş yaşına rağmen bir çocuk ister, duası kabul olur, çocuk doğar ama belli bir yaşa gelince rüyasında çocuğunu kurban etmesi ile ilgili bir rüya görür. Rüyasında kendisine verilen ilahi emri gerçekleştirmek için çocuğunu alarak ilgili yere gider. Tam evladını kurban edeceği sırada Allah tarafından gelen emirle çocuğunu değil kendisine verilen koyunu kurban etmesi istenir. İslam dünyası çocuğun adının Hz. İsmail olduğunu söylerken museviler ise Hz. İshak olduğunu kabul ederler.
Çocuğun kim olduğunun aslında bir önemi yoktur. Kurbandaki amaç aslında dini bir vecibe kazandırmak değil insan ve hayvan ırkını korumaktır.
Nasıl mı?
Şimdi asıl konuya geliyoruz.
Hz İbrahim kimdir ve ne zaman yaşamıştır? Bulunduğu antik çağda bu rüyayı niye görmüştür ?
İşte bunları bilmek için çok gerilere gideceğiz.
Hz.İbrahim Kur'an'ın da belirttiği gibi ne yahudidir ne de hristiyandır. Kendisi Sümer Nippur kentinde doğmuş, oradan babası olan Terah'ın işi nedeniyle diğer Sümer kenti olan Ur'a göç etmiş ve asıl adı Avram olan o dönemdeki putperest dünyanın aykırı bir evladıdır.
Hz. İbrahim zamanında ve öncesinde, yöre halkı doğan ilk çocuğunu tanrı Moloch için kurban etmektedir. Bu kurbanlar bazen ovada insan kalabalığı ile düzensiz tarihlerde bazen de ziggurat gibi tapınaklarda gerçekleştirilmektedir. İstanbul'da bulunan Osmanlı imparatorluğu müzesinde yeralan tabletlerden Kudur-laghamar' dan bahseden bir Hammurabi mektubundan ve Kitabı mukaddes'ten yola çıkarak Krallar listesini incelediğimizde Hz İbrahim'in Ur-nammu ve Şulgi zamanında yaşadığını bulabiliriz. Tarih olarak yaklaşık MÖ 2048'ler civarını artık bu verilerle konuşabiliriz.
Bu tarih ve bu tarihten önce 'Bereketli hilal', Kenan ülkesi ve Sümer ülkesinde insan kurbanı çok yoğundur. Sümerler her nedense bu tarihten bir süre sonra insan kurbanını aniden bırakmışlardır.
Ardıl milletler olarak Mısırlılar, Çinliler, İsrailliler, Kartacalılar, Etrüskler, Aztekler, İnkalar, Keltlerde de insan kurban ritüelleri vardır.
Hz.İbrahim bir peygamber olarak kurban ritüeli ile sınanmış ve insan kurbanına son vermek için kendisine yol gösterilmiştir. Her ay dini ayinlerle düzenli olarak insan ya da hayvan kurbanı sadece belli başlı hayvanlar üzerinden gerçekleştirilerek yılda bire düşülmüştür.
Şimdi tekrar analatik olarak düşünelim. MÖ. 2000'lerden günümüze MS. 2000'lere kadar sizce kaç insan ve hayvan kurtulmuştur?
Eğer Hz.İbrahim üzerinden kurban ritüeli dini bir gerekçe olarak düzenlenmemiş olsaydı bugün hala ilk oğlunu kurban eden babalar, oğlunu kurban etmese bile her fırtınada, her depremde, her doğal afette, her hastalıkta yılın her zamanı doğranmış ve vahşete uğramış hayvanları görmeyecek miydik?
İnsanoğlu atalarından gelen algı ile yaşayan bir canlı türüdür. Kur'an o nedenle Bakara suresi 170. ayette atalarımızın her yaptığının doğru olmadığını üstüne basa basa anlatır. Hz İbrahim' de bir kahin olan ve put üreten babası Terah'a karşı gelmiş bir insandır. İçinde bulunduğu putperest ortama rağmen düşüncelerini analitik olarak yorumlamış ve gerçeği aya, yıldızlara bakarak haykırabilmiştir.
Kurbanın bir yararı daha vardır. Beslenme. Günümüzde teknoloji ve ulaşımın artması ile beslenme kısmen de olsa antik çağlara göre daha iyi sürdürülebilmektedir. Ama tüm dünya toplulukları antik çağlardan başlayarak kıtlık geçirmiş, yoksullar, serfler, köleler hatta yerel halk beslenme açısından da zorluğa maruz kalmışlardır.
Et içinde bitkilerden alamadığımız bazı aminoasitleri içerir. Bu aminoasitler vücudumuzun yapı taşlarıdır. Dini ay takvimine uyarak her yıl yaklaşık 10 gün eksilme ile kurban değişik mevsimlere denk getirilir. Kuzey ve güney yarım küre mevsim farkları da gözetilerek kurban her sene farklı tarihlere endekslenir. Kurbanın üçte biri fakirlere, üçte biri akrabalara ve üçte biri de aileye ayrılarak yeryüzündeki herkesin yılda bir kez de olsa bu aminoasitleri alması sağlanır.
Sonuç olarak kurban ibadet; insanoğlunun varlığını kurtarmış, insan kurbanına son vermiş ve bunun yanında antik kurban ritüelini yılda bire düşürerek aslında hayvanların yok olmasına da dur demiştir.
Günümüzdeki yanlış uygulamalara bakarak İslama kızmayınız. Yanlış uygulamalar bilgisizlikten kaynaklanır ve insana aittir. Bunda İslamın suçu yoktur cahilliğin suçu vardır.
Şimdi aktardığım kısa bilgiler ışığında kurbanı tekrar yorumlayınız.
İslam insan ve doğa için vardır. İslamı bilimden ayrı tutarak öteleyenler ise İslama bizzat zarar veren kişilerdir.
Bence tutarli bir aciklama olmamis.Ben örnegin diyorum ki;Eger Avrupalilar arabayi icad etmeselerdi insanlar hala develerle gezecekti.Asirlar öncesi bir ritüeli eger böyle olmasaydi böyle olurdu diye aciklamak bence bilimsel degildir.Peki bugün Türkiyede hayvancilik yok edildi yani cok mu hayvan kurban edildi?
Güzel bir yazı kaleminize sağlık