Türkler Etrüsk uygarlığını başlatan öğe olsa da Avrupa bunu niye görmezlikten gelip uygarlığının Antik Yunan'dan geldiğini iddia eder?
Roma imparatorluktan önce krallık idi. Krallığını oluşturan yapı ise Etrüsk soyluları idi. ÖnTürk olarak bilinen bu medeniyet ise zamanla Roma unsuru içinde eridi.
Rönesansın temelleri aslında Petrarca'nın ünlü konuşması ile 1341'de atılmıştı.
Ardından Doğu Roma imparatorluğunu Osmanlı 1453'de feth etti. Ortodoks düşünürler eski Roma'nın merkezi İtalya'ya göç etti. 1452'de Leonardo da Vinci, 1475'de Michelangelo doğdu. Floransa'da Medici ailesi hem yönetim hem de sanatsal alanda patronaj pozisyonunda idi. Bu aile sanata çok destek verdi.
Katolikliği sallayan ve geriye düşmesine neden olan protestanlık nedeniyle Papa II.Julius Katolik kilisesini atağa geçirmek için Sistine şapelinin tavanının boyanma işini Michelangelo'ya verdi.
Patronajlardan Sforza'da Leonardo da Vinci'yi destekledi. Bu iki önemli sanat, anatomi, heykel üstadı sayesinde Rönesans düşüncesi İtalya'da yerleşti.
Julius'dan Papalığı devralan Papa X.Leo ise Lorenzo de Medici'nin ortanca oğlu idi. Böylece Papalık makamı sanat ile birleşti. Papa, Saint Petrus bazilikasını yaptırdı. Roma böylece sanat ile tekrar güç kazandı.
Leonardo da Vinci çok yönlü bir bilim adamı idi. Osmanlı'da "Hezarfen" adı da bu anlamda kullanılıyordu.
Leonardo'nun helikopter çiziminden Mona Lisa'sına kadar eserlerini zaten biliyoruz. Fakat Leonarda bu sırada Vitrivius Adamı'nı çizdi.
Bu eser bir daire ve içinde bir kare olan resimdi. Daire ruhsal varlığı, kare ise maddeselliği temsil ediyordu.İçindeki adam ise iki farklı pozisyonda durarak bu yapıyı tamamlıyordu. "Altın oran" bu resimle anlatılmak istenmişti.
Oysa bu resim aslında Antik dönem Romalı mimar Marcus Vitrivius Pollia'nın "De Architectura" eserinde bahsettiği insan vücudunun oranlarından alınmıştı. Böylece Leonardo antik dönem bilgisi ile toplumda yeni bir açılım başlattı.
İtalyan sanatçılar eski Yunan medeniyetini araştırmaya başladılar ve eserlerini bu medeniyet üzerinde konuştular. Zaten eski Roma dini olan Paganizm, eski Yunan dininin ülkeye bir transferi idi.
Sonra II.İtalya savaşında Fransızlar 1499 da Rönesans tanıştılar ve ülkelerine taşıdılar. Fransa'dan da Rönesans, Avrupalı düşünür ve sanatçılar arasında yayıldı.
19. yüzyılda tarihçileri Avrupa tarihini yeniden yazdılar. Müslüman olan Osmanlı'yı güçlendirip kültürün ortasına Türkleri koymamak için tarihlerini Etrüsk uygarlığını görmezden gelerek Antik Yunan uygarlığına bağladılar. Oysa Antik Yunan'da bir Pelasg uygarlığı idi. Pelasg'lar da Etrüskler gibi ÖnTürkler idi. Bizim tarihçilerimizde Avrupadan tarihi öğrenerek kitaplarına taşıdılar.
Mustafa Kemal Atatürk bu döngüyü kırdı.
Türklerin sembolü Bozkurt'u imaj kabul ederek Türk tarih tezini ortaya koydu.
Ölümünden sonra Avrupa hayranı bilim insanları ve tarihçiler Türk tarih tezini saçma bularak rafa kaldırdılar.
Eski Türk uygarlıkları kitaplardan kaldırıldı. 1071 Malazgirt başlangıç kabul edildi.
Gördüğünüz gibi Avrupa, din adamları ve sanatı destekleyen Patronajlar (bir anlamda destekçi zenginler) yoluyla yeni bir medeniyet yarattı.
Şimdi yazdıklarımı bir düşünün ve araştırın.
Çevrenize anlatın.
Büyük bir medeniyetin evlatlarıyız ama farkında değiliz.