Çocukluğumuzdan bu yana ülkemizin stratejik jeopolitik önemini anlatırken Anadolu insanının hiçbir önemi olmadı.
Ya şıhlara şeyhlere ya toprak ağalarına ama mutlaka bir otoriteye biat etmiş, ziyadesiyle ettirilmiş olarak konumlandırıldı.
Tabi ülkemin bu kadar stratejik ve jeopolitik önemi varken birileri için milletin önemi hiç olmadı. Milletimiz; insanca yaşayabilmek adına ne özgürlüklerine kavuşabildi, ne adalet gördü ne de insanca yaşayabilecek ekonomik özgürlüğe kavuştu.
Olamazdı da! Çünkü yüreğinin samimiyetiyle dalga geçen, kahkakalar eşliğinde milletimin üzerinde algı oluşturarak, kendine süper lüks konforlu alan yaratanlar için millet; biat etmesi gereken kitlelerdi!
Bu algı yönetimini her gün yaşıyoruz ama son günlerde yaşadıklarımız, havuz medyası; Anadolu insanının kasketi altında beyniyle oynamaya başlamış durumda.
LÜTFÜ TÜRKKAN OLAYI VE SONRASINDA YAŞANANLAR
Ülkemizde iç ve diş politikada, ekonomide, adalette, eğitim ve sağlıkta birçok sorunu varken (kabul edilmesi mümkün olmayan) İYİ Parti Milletvekili Lütfü Türkkan’ın Bingöl’de yaptığı hakaret tüm ekranların ana konusuna dönüştü.
Türkkan’ı saatlerce konuşanlar patlayan ekonomiden, döviz kurlarının kontrolden çıkmasından, ülkede oluşan aşırı enflasyondan bahsetmiyordu.
Oysa ülke insanı artık nefes alamayacak duruma gelmişti.
YAYINCILIK DEĞİL ALGI OYUNLARI VE ONLARIN BAŞROLLERİ
Bir canlı yayını izledim.
Ceviz kabuğuna hayran taze Doçent Atatürkçü (!) ile iki gazeteci ve ülkenin en kritik konularını dahi kahkahaları ile yöneten moderatör.
Yine stand up yapıyorlar ve nasılsa taze doçent sözü İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e getirip Türkkan’a Akşener’in talimat verdiğini ileri sürüyor. Bununla yetinmiyor ceviz kabuğu sever akademisyen, Akşener’in Türkiye’de Kadın siyasetçilerin önünde engel olduğunu da iddia ediyor.
Bu sözlerin ardından mutluluktan uçan moderatör ve beraberindekiler hemen devreye giriyor. Halkımın beynine olur olmaz iddiaları basit algı oyunlarıyla kazımak telaşına düşüyorlar.
Bu araya Anadolu’dan bir hikaye iyi gider
Anadolu’da gariban bir köylü şehre iner. Girdiği bir dükkanda büyük bir masada dört kişinin karşılıklı oturup konuştuklarını görür. İçeride üç dört sehpa ile iki üç masadan başka bir şey yoktur.
Kasketinin altında ezilmiş olarak mahcubiyet ve saflığıyla içeri girer.
- “Selamünaleyküm ağalar”
- İçerde bulunan bir arkadaş “Aleykümselam hemşerim ne istiyorsun”
- “Merak ettim burada ne satıyorsunuz?”
- Köylü ile dalga geçmek isteyen satıcı. Sırıtarak cevap verir: “Eşek satıyoruz”.
- Tabi çarıklı Erkan köylü vatandaşımız: “Sadece dördünüz mü yoksa daha var mı?”
İşte tam da bu hikayedeki dörtlü gibiler canlı yayındakiler!
Ah siz var ya siz, buldunuz malzemeyi!
Size kızarken Lütfü Türkkan’ın yaptığını kabul etmemiz mümkün değildir.
Sizler İYİ Parti’yi, Genel Başkanı’nı ve tabanını dün tanımadınız. Ama diyor ya taze doçent “Algılarla yöneteceksin.”
Haydi, buyrun! Alın size malzeme… Algıyla yönetin!!
Ama şunları da unutmayın, unutuyorsanız da hatırlatalım.
Cüneyt Toraman denilen güya hukukçu şahıs, Meral Akşener’e iftira ederken neredeydiniz?
“Meral Akşener’in durumu içler acısı” diyerek Latif Erdoğan’ın “Bir kadın için hiç yakışmayacak kaseti var, o bir esire durumundadır” iftirasında neredeydiniz?
PKK ile işbirliği yaptığı iftiraları atılırken neredeydiniz?
Evi basıldığı günlerde nerelerdeydiniz?
Gaziantepspor Başkanı, “Gaziantepspor’un atkısını herkes takabilir ama teröristler hariç” derken ve hemen ardından Akşener’e hakaretler edilirken neredeydiniz?
Doğu Perinçek’in Akşener’in Doğu Türkistan ve Uygurları kışkırttığı iftirası atılırken neredeydiniz?
Ceviz kabuğu sever taze doçent Atatürkçü her konunun uzmanı ve iki gazeteci ile sempatik moderatör neredeydiniz tüm bunlar yaşanırken?
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu, cumhuriyet imkanlarıyla siyasi yolculuğa çıkan bir kadın siyasetçiye her türlü saldırı yapılırken hiçbiriniz yoktunuz veya o saldırıların ortağıydınız.
Bu ülkede bir kadına yapılabilecek en rezil iftiralara sensiz kalan siz müptezeller,
Siz Habur kapısında barış bekleyen; Siz ki akil insanlar vasfıyla milletin aklını almış müfteriler… Şehit ve gazilerimiz size mi kaldı ki Meral Akşener’e saldırırsınız?
Sezai Karakoç’un bir sözüyle sizlere veda edeyim:
“Anlamak masraflı bir iştir. Emek ister. Gayret ister samimiyet ister yanlış anlamak kolaydır oysa biraz kötü niyet birazda cahillik kafidir.”