Dumlupınar Üniversitesi ev sahipliğinde birçok Sivil Toplum Kuruluşu tarafından ortaklaşa düzenlenen “IV. Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi” 22-24 Ekim 2020 tarihleri arasında Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’nde yapıldı.
Kongrenin tertip edilmesine dair maksat, sonuç raporunda özetlenmişti. Raporda, "Mevcut eğitimle yetişen gençler kendisinin de tesadüfen meydana geldiğini ve hayatın bir gayesinin olmadığını zannetmektedir. Bunun neticesinde, kimseye karşı hesap vermeyeceği ve bir sorumluluğunun bulunmadığı düşüncesindedir. Nefsinin her istediğini yapma hevesindedir. Helal-haram tanımamakta, millî ve manevî değerlerine yabancılaşmaktadır. Bunun çaresi ise; eserde ustayı, sanatta sanatkârı, nimet içinde o nimeti vereni gösterecek tarzda bir eğitimin verilmesidir" ifadeleri kullanıldı.
Bu ifadeleri gören hükümete yakın yazarlar hemen harekete geçerek fikri desteklediler. İsmini burada anmaya gerek duymadığım o şahıslardan biri aynen şöyle yazıyordu:
“Milli Eğitimde fikri iktidar için ilim adamları hazır. Fen Bilgisi kitapları, tevhidi bakış açısı ile yazdırılmalı..."
Bu zihniyete hatırlatmak, hatırlatmak ve tekrar hatırlatmak gerekiyor:
Siz binlerce yıldır bağrında farklı medeniyetler barındırmış Anadolu coğrafyasında yaşadığınızın farkında değilsiniz Medeniyetlerin beşiği Anadolu;
“Dili, dini ve rengi ne olursa oksun iyiler iyidir” diyen Hacı Bektaşi-Veli’yi yetiştirmiştir.
“Maharet güzeli görebilmektir, sevmenin sırrına erebilmektir. Cihan, alem herkes bilsin ki, en büyük ibadet sevebilmektir" diyen Yunus Emreleri bağrından çıkarmıştır.
"Bu toprakların bağrında beslediği medeniyetlerin bu güne gelindiğinde ancak ve ancak şu fikir iktidarda olursa, geleceğimizi aydınlıklara ve yarınlara bırakabiliriz" şeklindeki sözleri ve merkeze insanı alan, ilim irfan heyecanıyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü bu ülkenin kurucusu yapmıştır.
DEİZMİN ARTIŞ SEBEBİ SİZ VE ZİHNİYETİNİZ
Kongrede sunum yapan bütün bilim insanları ile birlikte, ülkemde sorgulayan, düşünen gençlerimiz ile artan deizmin ve ateizmin artışın birçok sebebi var. İslamcı yazarlar bu artıştan birçok sorumlu çıkartırken asıl sorunu söyleyeyim; siyasi iktidara gelmek ve orada kalabilmek adına her şeyi yapan zihniyettir asıl sorun.
Çok açık ve herkesçe bilinmektedir ki; deist ve ateist sayılarının artışına sebep temel mesele; Türkiye'de son dönemde; Siyasal İslam'ın içi boş bir muhafazakarlık tiplemesini ortaya çıkarmasıdır.
Pek çok kişinin, sürü psikolojisi ile göstermelik olarak dine yakın gözükmesi, her türlü ahlaksızlığı yapıp sonrasında kendsine "muhafazakar" süsü verenler yüzünden birçok insan "benim dinim bu mu?" sorgulamasina yönelmiştir. Bu yönelim "Din buysa ben yokum" dedirtmiştir.
SİYASAL İSLAM'IN KARANLIK YÜZÜ
Bu zihniyete hatırlatmak gerekiyor;
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni Ortaçağ Avrupa’sının skolastik düşüncesine, dogmatik yapısına döndüremeyecektir. Bilinir ki; Skolastik düşünce ile VI.ile XII yüzyılları arasında Avrupa, karanlık çağı yaşamıştır. Bilim sanat ve kültürde ilerleyememiştir.
Tarihi sürecimizi bir gözden geçirin; ilk mikrobu bulan Akşemsettin’ler, ilk denizaltının mühendisliğini başaran İbrahim Efendi gibiler ile başarılara imza atılırken; din ile bilim nerede çatışıyordu?
Camilerimizin üzerine paratoner takıldığı tarihten itibaren, bilim ile tevhidi bakış arasında çatışma, bitmiştir. Şu Covit-19 lu günlerde bilim olmaz ve aşı bulunmadığında, camilerin kapandığını, insanların hac ibadetlerini yapamadıklarını görmüyor musunuz?
Karanlık zihniyete ve kongreye katılan tüm bilim insanlarına, ufak bir hikaye anlatayım.
Babasını kaybeden evlat, caminin imamına gider ve der ki; "Babamın 10 lafından 8'i yalandı, alkol alır kumar oynardı. Ama kendisini hayırlı bir gün olan cuma günü kaybettik ve cuma günü de defnettik. Acaba ahirette rahat eder mi? Tabi imam çok sinirlenir. Der ki 'Bak evlat cuma günü bir şey olmaz.. Amaaa cumartesinden itibaren, kestiremiyorum."
21. Yüzyılda, 2020 yılında; bilgiye ulaşmanın bu kadar kolay olduğu, gençlerimizin okuyup araştırdığı, düşündüğü bir dönemdeyiz.
18 yıllık iktidarda bulunan Siyasal İslam ile birlikte yaratılan boş muhafazakarlık ve sahte muhafazakarlığı İslam'a referans gösteriliyor. İhale, makam, mevki koşturulurken bu referanslar çoğaldıkça çoğalıyor.
Bu durumları görmez ve üstelik, eğitimde fikri iktidarı hedef tayin ederseniz; gelecek neslimizin vebal ve sorumluluğunu hiçbirimiz taşıyamayız.