Türkiye'de çok önemli bir kanun çıkarıldı.
"Sosyal Medyaya düzenleme" adı altında muhalefet milletvekillerinin bile tam katılım sağlamadığı bir günde yapıldı.
Bırakın muhalefeti, iktidar partisi milletvekilleri bile durumun tam olarak farkında değil.
Türkiye açısından geri dönüşü olmayacak, çok ciddi bir sansür girişimi ile karşı karşıyayız.
Yasa Facebook ve Instagram için değil muhalif düşüncenin özgür olarak kendisini ifade edebildiği Twitter için çıkarıldı.
Facebook, Instagram alınan mahkeme kararlarını direkt uyguluyor, kullanıcılarının bilgilerini kullanıcıya sormadan kurumlarla paylaşabiliyor. Twitter'da ise prosedür farklı işliyor, kullanıcısına hukuki destek sunuyor. Bir tweet'e mahkemeden erişim engelleme kararı gelirse, önce kullanıcıya soruyor "Senin adına itiraz etmemizi ister misin, yoksa içeriği kaldırmayı mı tercih edersin."
Benzer durumlar benim de başıma geldi. Mahkeme salonunda Kıvanç Tatlıtuğ ile fotoğraf çektiren bir hakim vardı. Onunla ilgili şu paylaşımı yapmıştım: "Türk yargısının tek karelik özeti. Kıvanç Tatlıtuğ'u yargılayan hakim, duruşma salonunda bu fotoğrafı çektirip, 'perşembenin sürprizi' diye sosyal medyadan paylaştı."
Sonrasında hanımefendi nasıl başarıyorsa, 1 gün içinde "içerik engelleme" kararı aldırmış. Twitter'a göndermiş. Ama Twitter karara itiraz hakkımız var diyerek bana mesaj gönderdi ve sordu "Senin adına itiraz etmemi ister misin yoksa içeriği kaldırmayı tercih edersin."
"İtiraz edilsin, paylaşımı kaldırmayalım" cevabı verdim ve içerik kaldırılmadı. Hala da içerik korunuyor.
Haber sitelerinden örnek vereyim. Erişim Sağlayıcıları Birliği (ESB) diye bir oluşum var. Mahkemeden erişim engelleme kararı alındığı an devreye bu oluşum giriyor ve "içeriğinizi acilen kaldırın" diyor. Kaldırmazsanız, kendileri müdahale edip, üzerine kaldırmadığınız için de size dava açıyorlar.
Örneğin siz içeriği kaldırmadınız veya size ulaşılamadı. İnternet sitenizin bağlı bulunduğu Sunucu firması ile iletişime geçip, mahkeme kararını ileterek içeriği yine kaldırabiliyorlar.
İşte sosyal medya düzenlemesi tam da bunları hedefliyor.
Nasıl mı?
Madde madde gidelim. Özetle Twitter'a deniyor ki;
1. "Biz yasa çıkardık Türkiye'ye ofis açmak zorundasın." Twitter kabul etmiyor "Bizim hizmet verdiğimiz tüm ülkelerde ofisimiz bulunmuyor, Türkiye'ye de açmayı düşünmüyoruz."
2. Sunucularını Türkiye'ye taşı. Böylece sen mahkeme kararını uygulamasan bile, sunucu firmasına ulaşarak içerikleri engelleyebiliriz. Twitter tüm bilgi sistemlerini kendi sunucularında barındırıyor, bunun teklif edilmesi mantıklı değil.
3. Mahkeme kararlarını 48 saat içinde uygula. Eğer uygulamazsan gerekçeli savunmanı adli makamlara ilet.
Bu maddelerden hiçbirinin uygulanma şansı yok. Peki bilinmiyor mu? Tabii ki biliniyor. O zaman ne olacak, "Biz yasa çıkardık, Twitter buna uymadı" denilecek.
Para cezaları vs. çok yüksek olsa da daha büyük bir sorun var, bant genişliğinin kısıtlanması. Peki bu ne anlama geliyor? Twitter'a erişim hızımız yarı yarıya düşecek, eğer gereklilikler yerine getirilmezse bu oran yüzde 95'e çıkarılacak.
Haliyle Twitter'a girmek imkansız olacak, fiili olarak kapatılacak.
"Siz twitter'ı kapattınız" diyenlere "Hayır, yasalarımıza uymadıkları için kısıtlama getirdik" denilecek.
Twitter dediğimiz oluşum, ifade özgürlüğünü esas alan ve bu konuda taviz vermeyen bir yapı. Bu kapsamda ABD Başkanı Trump'ın baskılarını bile dikkate almıyorlar. Haliyle Türkiye'deki yasa değişikliği sonrasında kendi kriterlerinin dışına çıkmaları beklenemez.
Peki, Twitter'da bir suç işlendiğinde kişi yakalanamıyor mu? Böyle bir durum yok, istenilen kişi saniyesinde bulunabiliyor. Twitter suç teşkil eden konularda IP paylaşımı yapıyor ama sıra düşünce ve ifade özgürlüğüne geldiği zaman kullacısının yanında taraf alıyor, hukuk çağrısı yapıyor.
TWITTER NE ZAMAN KAPATILACAK
Ekim 2020'den sonra Twitter'ın kapatılması çok yüksek ihtimal.
Tabi bazıları hemen işi sulandırmaya başladılar "Kolay mı o kadar kapatmak, turist gelmez, Çin gibi oluruz, hiçbir şeyi engelleyemezler, alternatif yollar var..."
Gayet engelleyebilirler, nasıl Wikipedia yıllarca kapalı kaldıysa bir benzeri Twitter için yaşanabilir.
VPN ile de uğraşacak kişi sayısı Twitter kullananların yüzde 10'u kadardır.
Suriye'de taburumuzun vurulduğu, 33 şehit verdiğimiz geceyi düşünün.
Kaçımız girebildik sosyal medyaya, VPN'ler bile çalışmadı.
Haliyle süreci hafife almadan, dikkatli bir şekilde okumalıyız.
Türkiye, tarihinin en büyük sansür girişimini yaşamak üzere. Meclis'ten geçen yasa ile birlikte artık her şey hazır.
Türkiye'nin imajını bir kenara koyalım, demokrasi, düşünce ve ifade özgürlüğü bakımından son derece ağır bir tabloyla karşı karşıyayız.
Bu yasaya "evet" diyenler bile tam olarak ne yaptıklarının farkında değil.
Peki Twitter veya türevleri neden bu kadar önemli?
Çünkü medyanın yapamadığı görevi yerine getiriyorlar; halkın haber alma hakkını sağlıyorlar.
Yolsuzluklar, kumpaslar, adaletsizlikler hep bu sayede gündeme geliyor.
Düşünün sosyal medya olmasaydı; Çorlu tren kazası, Soma, yolsuzluklar, çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet, seçim gecesi yapılan iletişim ve paylaşımlar, Rabia Naz olayı, kadın cinayetleri, futboldaki kirli ilişkiler, siyasilerin oy kaybettiren davranış ve paylaşımlarından haberdar olabilir miydik?
İşte zaten mesele tam da burada başlıyor; haberdar olmamız istenmiyor.
Peki ne yapabiliriz?
Günümüz Türkiye şartlarında fiili bir eylemlilik halinin (mevcut siyasetçileri düşündüğümüzde) yapılamayacağı ortada.
Bu yüzden pasif direniş modeli denenebilir.
Örneğin Twitter'a ve dolayısıyla ifade özgürlüğüne gelecek engellemeyi protesto etmek için haftanın belirli günü herkes siyah giyinebilir. Belirlenen il merkezlerinin caddelerinde insanlar, birbirinden bağımsız şekilde sessiz yürüyüşler düzenleyebilir.
Ama hepsinden önce olayın farkında olmalıyız.
Türkiye bizim, Türkiye hepimizin.
Bir avuç insanın siyasi geleceği için Türkiye'nin geleceğiyle oynanmamalı.