TRT yönetimi değişti: Sözde Ermeni soykırımını savunan Hilal Kaplan, Yönetim Kurulu üyesi oldu!

TAKİP ET

Ermeni diasporasından ödül aldığı ortaya çıkan ve sözde soykırımı savunan Hilal Kaplan, Erdoğan'ın kararıyla TRT Yönetim Kurulu üyeliğine atandı. Kaplan'ın ataması sonrasında tepkiler çığ gibi büyüyor.

Sözde Ermeni soykırımını savunan ve Ermeni diasporasına yakın bir oluşum tarafından ödül alan pelikancı Hilal Kaplan, Resmi Gazete'de Erdoğan imzasıyla yayımlanan kararla TRT Yönetim Kurulu üyeliğine atandı.

YÖNETİM TAMAMEN DEĞİŞTİ
Görev süresi sona eren İbrahim Eren‘in hem Genel Müdür hem de Yönetim Kurulu Başkanı koltuğunda oturduğu TRT’de yönetim değişti. Yeni Genel Müdür Mehmet Zahid Sobacı, yeni Yönetim Kurulu Başkanı ise Ahmet Albayrak oldu.

ÜYE SAYISI 9'A ÇIKARILDI, PELİKAN DA LİSTEYE GİRDİ
Resmi Gazete'de yayımlanan yeni düzenlemeyle, “Genel Müdür, Yönetim Kurulunun başkanıdır” ibaresiyle aynı isim tarafından yürütüleceği belirtilen TRT Yönetim Kurulu Başkanlığı ve TRT Genel Müdürlüğü fonksiyonları ayrıldı. Böylece Yönetim Kurulu Başkanlığı ‘karar organı’, Genel Müdürlük ise ‘icra organı’ olarak faaliyet yürütecek.

Ayrıca yapılan değişiklikle TRT Yönetim Kurulu üye sayısı 7'den 9'a çıkarıldı. Sayının artmasıyla birlikte sözde Ermeni soykırımını savunan ve Ermeni diasporasından ödül alan pelikancı Hilal Kaplan'da listeye girdi.

Pelikancı Hilal Kaplan'ın sözde Ermeni soykırımı etkinliğine katıldığı ortaya çıktı



YENİ YÖNETİM KURULU
Erdoğan tarafından atanan TRT’nin yeni Yönetim Kurulu şu isimlerden oluştu:

Prof. Dr. Ahmet Albayrak, Prof. Dr. Mehmet Zahid Sobacı, Doç. Dr. Oğuz Göksu, Atakan Yılmaz, Mücahid Eker, Doç. Dr. Oğuzhan Bilgin, Hilal Kaplan Öğüt, Meryem İlayda Atlas Çetin, Doç. Dr. Veysel Kurt.


Hilal Kaplan'ın Ermeni dernekten İngiliz konsolosluğunda ödül aldığı ortaya çıktı!

HİLAL KAPLAN'A ERMENİ DİASPORASINDAN ÖDÜL!
Hilal Kaplan'ın, 2012 yılında Ermeni diasporasına yakınlığıyla bilinen bir dernekten ödül aldığı ortaya çıkmıştı. Kaplan'ın YeniŞafak gazetesinde yazdığı "Şanlı Tarihimiz ve hakikat", "Ermenistan: Anadolu'nun Diasporası" isimli makalelerinden dolayı ödüle layık görüldüğü belirtilmişti.

Hilal Kaplan'a ödül vermek için özel olarak düzenlenen tören İstanbul'daki İngiliz Başkonsolosluğunda gerçekleştirilmişti. Kaplan'ın ödül aldığı törene, Osman Kavala, İngiltere ve ABD'nin İstanbul Başkonsolosları'nın da katıldığı görülmüştü.
  KAPLAN: "1915 ZULÜMDÜR, TÜRKİYE'DE ERMENİ BIRAKMADILAR!"
Hilal Kaplan'a ödül aldırtan ve Yenişafak gazetesinde yayınlanan "Şanlı Tarihimiz ve Hakikat" isimli yazıdaki ifadeler dikkat çekmişti. 1915 olaylarında Türkiye'yi suçlayan Kaplan, Anadolu'da Ermeni bırakılmayarak ulus-devlet kurulduğunu öne sürmüştü.

Kaplan'ın Ermenistan'dan özel olarak ödüllendirildiği bu yazılara şu anda internet üzerinden ulaşılamadığı ortaya çıkmıştı.

Kaplan'ın o skandal ifadeler içeren yazısı şöyledi;
"
1915 zulmüne dair bir tarafta “Ermeni tezleri” diğer tarafta “resmî tez” olabilir. Ancak bir de hakikatin kendisi var.

1914 Osmanlı nüfus sayımına göre 1.219.323 olan Ermenilerin nüfusu bugün sadece 60.000.

Çok dinli toplum yapısıyla övündüğümüz Osmanlı`nın yerinde nüfusunun %99`unun Müslüman olduğu söylenen bir ulus-devlet var.

Bu rakamlar ve toplumsal gerçeklik arasındaki uçurumu nasıl okursanız okuyun, ortada başarıya ulaşmış bir yok etme projesi olduğu açıktır. Üstelik zamanın Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül de 2008 yılı 10 Kasım`ında bu projeden övünçle bahsedip, hakikati bütün yalınlığıyla ikrar etmemiş miydi zaten?

“Bugün eğer Ege`de Rumlar devam etseydi ve Türkiye`nin pek çok yerinde Ermeniler devam etseydi, bugün acaba aynı milli devlet olabilir miydi?”

Evet, “devam etmediler”. Bugün yoklar. O yüzden bugün üzerimize düşen onların yokluğuyla övünmek değil, onların yokluğunun sebepleri üzerine düşünmektir.

1915 zulmü bu toprakların tarihinin, yani bizim tarihimizin bir parçası olmasına rağmen Avrupa`nın bilinçdışımızdaki “kolonyal efendi” imajı sapasağlam ayaktayken Türkiye`yi özeleştiriye çağırmasının hakikatle karşılaşmayı ertelemekten öte bir etkisi olamaz. Ancak hakikat er geç ortaya çıkacak. Eğer hakikatin adını yabancı parlamentoların değil de, Türkiyelilerin koymasını arzu ediliyorsa, asker-bürokrat zevat hariç kimseye inandırıcı gelmeyen resmî tez inadından vazgeçmek gerekiyor.
Bu süreçte kaleme alınan en sağduyulu metinlerden birisi olan Agos`un başyazısına yer vererek bitirmek istiyorum:

FRANSA'YA ÇAĞRI
Tarihsel gerçeklikleri koruma ve gelecekte soykırımların tekrarlanmamasını sağlamayı amaçlayan mevcut yasa tasarısı, adaleti ve insan haklarını sağlamayı hedefliyor görünse de, bu haliyle, demokrasinin olmazsa olmazlarından biri olan ifade özgürlüğüne zarar verecektir. Gerçek demokrasi kültürü, düşünceleri suç ilan ederek değil, ancak ve ancak onların fikir mücadelesi sahnesinde yer almasıyla gelişir.
Fransa 1915`e yönelik inkârın son bulmasını istiyorsa, Ermeni halkına yönelik ayrımcılık ve aşağılama ile özgür fikir beyanını birbirinden ayırmalıdır. Bu ise, insanları cezalandırarak sağlanamaz. Fransa, Türklerin 1915 hakkında doğru bilgilenmesine katkıda bulunmayı amaçlıyorsa, işe, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde Fransa`nın Osmanlı topraklarına yönelik politikasıyla yüzleşmekle başlaması çok daha hayırlı olur.
 

KAPLAN'IN ATANMASINA TEPKİ
Hilal Kaplan'ın TRT'ye atanmasına ise sosyal medyada tepki gösterildi. Sözde Ermeni soykırımına destek vererek, Ermeni diasporasından ödül alan Kaplan'ın TRT'ye atanmasına gelen tepkiler şöyle;


TSK'YA SERİ KATİL DEDİ, FETÖ'YÜ ÖVDÜ!
Hilal Kaplan'ın geçmişte terör örgütü PKK'ya ve FETÖ'ye destek paylaşımları yaptığı ortaya çıkmıştı. Kaplan'ın paylaşımlarda Türk Silahlı Kuvvetleri'ne "Seri katil" dediği ve FETÖ elebaşı Fethullah Gülen'den "Hocaefendi" diye bahsettiği görülmüştü.

Kaplan'ın o skandal paylaşımları şöyleydi;






 

hilal kaplan trt ermeni diaspora ödül pelikan