Türkiye, Batı Karadeniz'de sel felaketiyle sarsıldı. Selden en çok etkilenen kastamonu Bozkurt'ta vatandaşlar Ezine Çayı üzerine kurulan Hidroelektrik Santrali'ne tepki göstererek, felaketten sorumlu tuttu. Bölge halkı tepkisini, “HES yokken baskın yoktu, hes yapıldı, sel geldi” sözleriyle dile getirdi.
"BUNCA YILLIK EMEKLERİMİZ, ANILARIMIZ GİTTİ"
Cumhuriyet’ten Hüseyin Hayatsever’in haberine göre, evleri yıkılan Bozkurtlu vatandaşlar, gözyaşlarıyla dere yatağındaki temizlik çalışmalarını izliyor. Selde evi öne yatarak kullanılamayacak hale gelen yurttaşlardan Hatice Öztürk, sele evinde yakalanmaktan kıl payı kurtulduğunu anlatıyor. “Ben tesadüf eseri evin önündeydim, ne olduğunu anlayamadık bile. Birden sular yükseldi, önüne ne aldıysa yıktı geçti. Canımız kurtuldu şükür ama bunca yıllık emeklerimiz, anılarımız, hepsi gitti” diyor.
"BEN ÖMRÜMDE BÖYLE BİR SEL GÖRMEDİM"
Tamamen çöken Ölçer Apartmanı’nın hemen yanındaki apartmanda yaşayan 60 yaşındaki Aziz Taş ise yıkılan apartmanın yaklaşık 3-4 yıl önce inşa edilen yeni bir bina olduğunu anlatıyor. Kendi apartmanlarının ise 2010 yılında inşa edildiğini ve temelinin sağlam olduğunu, yıkılan binanın ise aynı sağlamlıkta inşa edilmediğinin görüldüğünü söyleyen Baş, “Ben ömrümde böyle bir sel görmedim, çok şiddetli bir yağıştı. Fakat başka binalar ayaktayken yeni yapılan bir bina nasıl böyle çöker?” diye konuşuyor. Selde hasar alan diğer iki apartman ile yatılı Kuran kursu binasının ise 20-25 yıl önce yapılmış binalar olduğu belirtiliyor.
"DOĞA KENDİNİ HATIRLATIYOR"
65 yaşındaki Süleyman Yavuz ise “Doğa eninde sonunda kendini hatırlatıyor” diyor: “Dere yatağına böyle ev yapılırsa gün gelir, kendini hatırlatır. Maalesef bu hatırlatma çok yıkıcı oldu. Kayıplarımız var, içimiz yanıyor.”
"EVİ BOŞALTIN DENİLMEDİ"
Bozkurt’ta konuştuğumuz yurttaşların birçoğu, Ezine Çayı taşmadan önce ilçede yapılan uyarıların yetersiz olduğunu, yapılan “Arabalarınızı dere kıyısından çekin” anonsunun halkı yanlış yönlendirdiğini anlatıyor. Tamamen çöken Ölçer Apartmanı’nda akrabaları bulunduğunu söyleyen ismini vermek istemeyen bir yurttaş, “Arabalarınızı dere kıyısından çekin, sel gelebilir’ diye anons yapıldı. Fakat evleri boşaltın diyen olmadı. O yüzden bu evlerde oturanlar çocuklarını, yaşlılarını evde bıraktı. Daha sonra evlerinin yakınına geldiklerinde ‘Şimdi eve girmeyin, evler yeni, bir şey olmaz’ denildi. Fakat sel öyle bir geldi ki evi yıktı geçti, şimdi bizim çocuklarımız, yaşlılarımız kayıp. Kaç gün geçti, cenazelerini bile bulamıyoruz. Bunun sorumlusu kim, biz derdimizi kime anlatacağız?” sözleriyle isyanını dile getirdi.
"50 YILDIR TAŞMAYAN DERE ŞİMDİ NİYE TAŞTI! HES'İ YAZIN"
bozkurt sakinlerinin birçoğu, ilçede daha önce görülmemiş selden Ezine Çayı üzerine kurulan Ebru Hidroelektrik Santralı’nı (HES) sorumlu tutuyor. Ezine Çayı kıyısında yıkılmış evleri gözyaşlarıyla izleyen bir yurttaş, yorgun bir sesle şunları anlatıyor:
“Şimdi tüm gazeteciler buraya geldiler, bu yıkımı çekiyorlar, bize halimizi soruyorlar. Bize bir şey sormanıza gerek yok, işte her şey ortada. Benim ömrüm burada geçti, bu derenin suları ancak karlar eridiğinde, yağmur yağdığında yükselirdi. Bu HES denen belayı oraya yaptılar, yapılmasın diye uğraşanlar, karşı çıkanlar oldu ama yaptılar. Şimdi inkâr ediyorlar, HES patlamadı diyorlar. 50 yıllık ömrümde taşmayan bu dere şimdi niye taştı? Bize halimizi soracağınıza asıl bu HES’i yazın.”
“HES YOKKEN HİÇ TAŞKIN, BASKIN OLMADI”
Bu sözleri duyan başka bir yurttaş ise şunları söylüyor: “Bu derenin yatağına iner balık tutardık, suyu birkaç karış yükselir yükselmezdi. HES yokken hiç taşkın, baskın olmadı. Biz devletimize bağlıyız, HES’e karşı konuşan kötü oluyor ama şimdi biz bunu sormayalım mı? HES yokken baskın yoktu, HES yapıldı, sel geldi. Kimdir bunun sorumlusu?”
"BUNCA YILLIK EMEKLERİMİZ, ANILARIMIZ GİTTİ"
Cumhuriyet’ten Hüseyin Hayatsever’in haberine göre, evleri yıkılan Bozkurtlu vatandaşlar, gözyaşlarıyla dere yatağındaki temizlik çalışmalarını izliyor. Selde evi öne yatarak kullanılamayacak hale gelen yurttaşlardan Hatice Öztürk, sele evinde yakalanmaktan kıl payı kurtulduğunu anlatıyor. “Ben tesadüf eseri evin önündeydim, ne olduğunu anlayamadık bile. Birden sular yükseldi, önüne ne aldıysa yıktı geçti. Canımız kurtuldu şükür ama bunca yıllık emeklerimiz, anılarımız, hepsi gitti” diyor.
"BEN ÖMRÜMDE BÖYLE BİR SEL GÖRMEDİM"
Tamamen çöken Ölçer Apartmanı’nın hemen yanındaki apartmanda yaşayan 60 yaşındaki Aziz Taş ise yıkılan apartmanın yaklaşık 3-4 yıl önce inşa edilen yeni bir bina olduğunu anlatıyor. Kendi apartmanlarının ise 2010 yılında inşa edildiğini ve temelinin sağlam olduğunu, yıkılan binanın ise aynı sağlamlıkta inşa edilmediğinin görüldüğünü söyleyen Baş, “Ben ömrümde böyle bir sel görmedim, çok şiddetli bir yağıştı. Fakat başka binalar ayaktayken yeni yapılan bir bina nasıl böyle çöker?” diye konuşuyor. Selde hasar alan diğer iki apartman ile yatılı Kuran kursu binasının ise 20-25 yıl önce yapılmış binalar olduğu belirtiliyor.
"DOĞA KENDİNİ HATIRLATIYOR"
65 yaşındaki Süleyman Yavuz ise “Doğa eninde sonunda kendini hatırlatıyor” diyor: “Dere yatağına böyle ev yapılırsa gün gelir, kendini hatırlatır. Maalesef bu hatırlatma çok yıkıcı oldu. Kayıplarımız var, içimiz yanıyor.”
"EVİ BOŞALTIN DENİLMEDİ"
Bozkurt’ta konuştuğumuz yurttaşların birçoğu, Ezine Çayı taşmadan önce ilçede yapılan uyarıların yetersiz olduğunu, yapılan “Arabalarınızı dere kıyısından çekin” anonsunun halkı yanlış yönlendirdiğini anlatıyor. Tamamen çöken Ölçer Apartmanı’nda akrabaları bulunduğunu söyleyen ismini vermek istemeyen bir yurttaş, “Arabalarınızı dere kıyısından çekin, sel gelebilir’ diye anons yapıldı. Fakat evleri boşaltın diyen olmadı. O yüzden bu evlerde oturanlar çocuklarını, yaşlılarını evde bıraktı. Daha sonra evlerinin yakınına geldiklerinde ‘Şimdi eve girmeyin, evler yeni, bir şey olmaz’ denildi. Fakat sel öyle bir geldi ki evi yıktı geçti, şimdi bizim çocuklarımız, yaşlılarımız kayıp. Kaç gün geçti, cenazelerini bile bulamıyoruz. Bunun sorumlusu kim, biz derdimizi kime anlatacağız?” sözleriyle isyanını dile getirdi.
"50 YILDIR TAŞMAYAN DERE ŞİMDİ NİYE TAŞTI! HES'İ YAZIN"
bozkurt sakinlerinin birçoğu, ilçede daha önce görülmemiş selden Ezine Çayı üzerine kurulan Ebru Hidroelektrik Santralı’nı (HES) sorumlu tutuyor. Ezine Çayı kıyısında yıkılmış evleri gözyaşlarıyla izleyen bir yurttaş, yorgun bir sesle şunları anlatıyor:
“Şimdi tüm gazeteciler buraya geldiler, bu yıkımı çekiyorlar, bize halimizi soruyorlar. Bize bir şey sormanıza gerek yok, işte her şey ortada. Benim ömrüm burada geçti, bu derenin suları ancak karlar eridiğinde, yağmur yağdığında yükselirdi. Bu HES denen belayı oraya yaptılar, yapılmasın diye uğraşanlar, karşı çıkanlar oldu ama yaptılar. Şimdi inkâr ediyorlar, HES patlamadı diyorlar. 50 yıllık ömrümde taşmayan bu dere şimdi niye taştı? Bize halimizi soracağınıza asıl bu HES’i yazın.”
“HES YOKKEN HİÇ TAŞKIN, BASKIN OLMADI”
Bu sözleri duyan başka bir yurttaş ise şunları söylüyor: “Bu derenin yatağına iner balık tutardık, suyu birkaç karış yükselir yükselmezdi. HES yokken hiç taşkın, baskın olmadı. Biz devletimize bağlıyız, HES’e karşı konuşan kötü oluyor ama şimdi biz bunu sormayalım mı? HES yokken baskın yoktu, HES yapıldı, sel geldi. Kimdir bunun sorumlusu?”
Halk en nihayetinde Allah'ın kendilerine vermiş olduğu Akıl nimetini kullanmaya başladı. ANCAK; Bana bütün yetkileri verin ben Türkiye’ye nasıl uçuracağım diyen şahsiyet bugün bizi işte böyle felaketlerle uçuruyor. Bu şahsiyete oy verenlerde, böyle felaketlere sebep olmasına neden olanlarda bu Vebalden asla kurtulamazlar. Zira bir Müslümanın şahsiyeti elinin ayağının, gözünün bedeninin namusunun Şeyhi ve Siyasi liderinin iktidara gelmesinden çok çok daha değerlidir, Zira böyle taptığınız Liderleriniz için satılacak kadar değersiz değildir. Bu bir Doğa afeti değil AKP afetidir. HES’in kapaklarını açarak insani afeti yarattıkları bir gerçektir. Dere yatağını 150 metreden 15 metreye kadar daraltanlar bunun sorumlusudur, en büyük sorumlusu da Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Neyi kızıyorum biliyormusunuz? Sel mağdurlarından biri anlatıyor konuşuyor. İşte suyun 2 metreye yükseldiğini v.b. Sonra yapacak birşey yok diyerek Devletimiz sağolsun diyor. Bu ne demek ya? Ne alakası var şimdi bu anlatımın sonunda Devletimiz sağolsun demekle? Bir başkaları da şöyle der sizde bilirsiniz, Allah devletimize zaval vermesin. Yahu devlet seni ortada bırakıyor, işte sizde görüyorsunuz sana yardıma koşmuyor, yaşadığın mağduriyete rağmen yüzüne bakmıyor, sana yardım yapmaya hazır ve nazır değil, devlet aciz vatandaşına İBAN numarası veriyor.