Savunması sırasında Banka müdürü Seçil Erzan, "Ben batmak üzere olan bir geminin kaptanıydım. Dolandırıcı olsam gemi batar ben kurtulurdum" ifadelerini kullandı. Erzan, "Faiz adı altında bu insanların aza tamah etmemeleri, çok kazanmak istemeleri beni bu hâle soktu" dedi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu bulunan banka müdürü Seçil Erzan ile birlikte bazı tutuklular cezaevinden getirilirken tutuksuz yargılanan bazı sanıklar ve taraf avukatları da duruşma salonunda yer aldı.
"BEN BATMAK ÜZERE OLAN BİR GEMİNİN KAPTANIYDIM"
Kimlik tespitinde Seçil Erzan ikametgah adresinin olmadığını söyledi, bekar olduğunu ve üniversite mezunu olduğunu ifade etti. Jeoloji mühendisi olduğunu ve şu an bir mesleğinin olmadığını belirtti.
İlk kez savunma yapan Seçil Erzan, savunmasında şu ifadeleri kullandı:
"Her şey gereksiz 'ben yaparım' özgüveniyle başladı. Benim görmezden geldiğim küçük küçük şeyler meğer çok çok büyük şeylermiş. Bu hayat banka müdürü Seçil Erzan olmaktan daha zormuş. Genel müdürümüz bize, 'Benim şube müdürlerim kaptanlarımdır. Çıplak ayakla kor üstünde yürür' derdi. Ben Şubat ayına kadar korların üstünde yürüdüm. Hiçbir yanlışım olmadı. Ben batmak üzere olan bir geminin kaptanıydım. Dolandırıcı olsam gemi batar ben kurtulurdum. Suça konu olan bakiyenin bende olmadığı, bu bakiyeyi bir yerde saklamadığımı, bununla bir şeyler almadığımı salondakilerin bildiğini çok iyi biliyorum. Bakiyenin 45 milyon olmadığını bildiklerini de biliyorum. İddianamede adı geçenlerle paradan para kazanma konusunda ortak noktamız vardı. Çok iyi çalışandım, çok iyi iş yapardım bu yüzden o camiada bilinirliğim oldu. Ben dolandırıcı değilim. Beni ben dolandırdım. Son dönemde bir şeyler ortaya çıktı. Ben Galatasaray kulübüne yakın olduğum için oyuncuların parasını değerlendirme konusunda elimden geleni yapıyordum. Ben insanların parasını üzerime almadım. Birileri beni dolandırdı. Dışarıda parayı değerlendireceğimi düşündüm ve evimi defalarca ipotek ettim. Arabamı sattım her şeyi mi sattım."
"FAİZ ADI ALTINDA BU İNSANLARIN AZA TAMAH ETMEMELERİ, ÇOK KAZANMAK İSTEMELERİ BENİ BU HÂLE SOKTU"
Erzan sözlerine şöyle devam etti:
"Faiz adı altında bu insanların aza tamah etmemeleri, çok kazanmak istemeleri beni bu hale soktu. Şubat ayından sonra ben baskı altına girdim. Bu insanlar 7/24 beni rahatsız ettiler. Çok kötü olaylar yaşadım, evimi bastılar, silahla tehdit ettiler, mermi gösterdiler, işten attıracağız diye tehditler ettiler. İnsanların hepsi kağıt parçası istiyorlardı çünkü o kağıtlar 'ben size borçluyum' demekti. Amacım orada ben size parayı ödeyeceğim demekti. Ben hesap kitap yapamadığım da bana yardımcı olmalarını istediğim insanlar oldu. Bana dolandırıcı dedirtmeyin. Ben dolandırıcı olsaydım kimseye senet vermezdim. Ben canımla buradayım. Nisan ayından beri sağlıklı düşünemiyorum. Ben çok korkak biriyim. Ben 45 milyon dolar değil bin dolar bile kaçıramam. 11 Nisan'da biz bunların hesap kitabını yapmaya başlamıştık. Evime gelerek beni darp ettiler. Çok özür dilerim, çok üzgünüm. Ben banka dolandırıcılığı yapsaydım cebimde para olurdu. Bu salondaki herkes benim etimden sütümden faydalandılar. Ben sadece canımla kaldım. Ben bankadan para alıp vermesem de kendi malımı satıp onlara para verdim. Ben kaçmadım, gitmedim. Amacım kimseyi dolandırmak değildi. Basiretli bir bankacıydım. Ben dolandırıldım. İnsanlar benim sayemde mülk sahibi oldu."
FATİH TERİM'DEN 300 BİN DOLAR
"2011 yılında Florya şube müdürü oldum. 2020 yılına kadar kimseye borcum yoktu. Bu dönemde yakınlarım bana para verir değerlendirirdim. O dönem halka arza filan giriyordum kendi hesabımdan. Bu insanlarda saygın insanlardı. Paramın yetmediği yerde kredi çekiyordum. Bakiyenin birilerinin evlerinde arabasında kolundaki saatlerinde yazlıklarında, birilerinin cebinde olduğunu biliyorum ben. Adı geçen herkesle ortak paydamız paradan para kazanmaktı. Bu işlemlerden komisyonda almıyordum. 2020 yılında Galatasaray camiasında saygın biri 300 bin dolar para vermişti. Sonrasında o dönemde kulüpten ayrıldı. O kişi kendisi elden parasını teslim etti, o parayı değerlendiriyordum. Bana verdiği paradan çok çok fazla istemeye başlayınca hayır diyemedim. İstediği zaman 50-100 bin gibi ona geri gönderiyordum" dedi.
Mahkeme başkanı, Erzan'a 300 bin dolar veren kişinin kimliğini sordu. Erzan, "Fatih Terim" cevabını verdi.
EMRE BELÖZOĞLU'NDAN 4 MİLYON 200 BİN, EMRE ÇOLAK'TAN 3 MİLYON 200 BİN DOLAR
Savunmasının devamında Seçil Erzan, Emre Çolak'ın 3 milyon 200 bin dolar verdiğini ve bu paranın hepsini geri almadığını, Emre Belözoğlu'nun ise 4 milyon 200 bin dolar verdiğini ve geri almadığını, Arda Turan'ın teslim ettiği miktarı daha sonra yazılı beyanda bulunarak sunacağını beyan etti. Fatih Terim'le aralarında para alışverişi olduğunu ancak kendisine borcu olmadığını savunan Erzan, Fernando Muslera'nın ise ana parasından 500 bin doların ödenmediğini belirtti.
"KAZANDIRIRKEN SEÇİL'DİM, KAZANDIRAMAYINCA DOLANDIRICI OLDUM"
Seçil Erzan, "Fon adı altında kimseden para almadım. Bana herkes çok para kazanmak için ikna olmuş şekilde geldi. Fon adı altında para aldığım kişiler oldu. Emre Belözoğlu bana Volkan Bahçekapılı'nın referansı ile geldi" dedi.
Bahçekapılı'nın avukatı, Bahçekapılı'nın kendisine nasıl ulaştığını sordu. Erzan, "Volkan Bahçekapılı'nın ailesi beni tanır, çok severdi. Oradan bildiği için geldi" cevabını verdi. Bunun üzerine Bahçekapılı'nın avukatı, "Ailesinden kim?" diye sordu. Seçil Erzan, "Fatih Terim" cevabını verdi.
Savunmasının sonunda Erzan, "Kazandırırken Seçil'dim, kazandıramayınca dolandırıcı oldum" dedi.
loading...