İYİ Partili Hatice Kayalı, deprem koordinasyon sürecinde yaşadıklarını anlattı

TAKİP ET

İYİ Partili Hatice Kayalı, deprem koordinasyon sürecinde yaşadıklarını anlattı. Kayalı, "Bir kadınla konuşmuştum, dedim ki; 'Bir şeye ihtiyacınız olursa numaramı bırakıyorum, beni arayın muhakkak.' Kadın, 'Benim hiçbir şeye ihtiyacım yok ki… Hiçbir şeyim kalmadı, bu saatten sonra da bir şeye ihtiyacım yok' dedi. Sonradan öğrendim ki enkazdan çıkarken kucağında kızı ölmüş" dedi.

FURKAN ULUDAĞ / HABER MERKEZİ

İYİ Parti Gençlik Politikaları Kapı Siyasetinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Avukat Hatice Kayalı, hem partisinin gençlik çalışmalarını hem de bundan sonraki dönemde aktif siyasette rol oynayarak milletvekili adayı olacağını duyurdu. Gençlere yönelik dikkat çeken çalışmalar yürüten Kayalı, Aykırı’ya konuştu.

- Kendinizden biraz bahseder misiniz?

1996 yılında Yozgat’ta doğdum, sonrasında 10 yaşımda İstanbul’a taşındık. Eğitim hayatıma İstanbul’da devem ettim, fen lisesi mezunuyum. Sonrasında da hukuk fakültesini tercih ettim; ülkedeki adaletsizliğe adalet arayışıyla beraber. Hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra avukatlık sürecinde kendimi geliştirmek için farklı farklı iş yerlerinde çalıştım. Miras hukuku üzerine yüksek lisansımı bitirdim. Tezimi verdikten sonra yani akademik hayatımın yoğunluğu bittikten sonra, politikaya ilgim nedeniyle aktif siyasete başlamaya karar verdim.

- Gençlik yapılanması deprem bölgelerinde ne gibi faaliyet gösterdi? Unutamadığınız, aklınızda kalan bir an oldu mu?

Deprem bölgelerine gidemedim ama ekip arkadaşlarım bölgedeydi. Ben Pendik’teki afet koordinasyon merkezinden sorumluydum. Buranın koordinasyonu büyük bir sorumluluk ve büyük bir organizasyon gerektiriyordu. Biz depremin ilk sabahında depremi sabah 5 gibi öğrendik. Genel başkanımız İzmit Gölcük depremini yaşayan biri olduğu için depremin büyüklüğü ve felaketi tahmin edip, ilk sabah milletvekillerimizi ve genel başkan yardımcılarımızı hemen bölgeye gönderdi. Ve bize oradan bilgi sağlanmaları istendi. En geç giden milletvekilimiz sabah 10’da oradaydı, hepsi ayrı şehirlere gittiler. Bize gerekli ihtiyaçları ve durumun özetini çıkardılar. Biz de oradan aldığımız veriyle hemen büyükşehirlerimizde depolar kurduk. İstanbul’dan çıkan, teşkilatlarımızdan gelen, vatandaşlardan gelen tüm yardımları ben Pendik’teki depomuzda topladım. Güzel bir şekilde tasnifledik sonra her ile gençlik politikalarımızdan arkadaşlarımız yola çıktı. Tüm bu organizasyonların sorumluluğunu aldık. Bütün arkadaşlarımız; Elazığ, Malatya, Gaziantep, Kahramanmaraş’a ve Hatay’a gitti. Bütün afetten etkilenen illerimizde arkadaşlarımız faaliyetleri yürüttü. Bunun da şöyle bir faydası var; biz birimizle daha sık irtibat kurabilen insanlar olduğumuz için, bizim arkadaşlarımız oraya gittiğinde bana ihtiyaçları bildirdiler. Burada; ısıtıcı yok, battaniye yok, gıda yok gibi… Zaten orada ilk gün hiçbir şey yoktu. Orada ilk gün ben çok net söyleyebilirim, İYİ Parti dışında kimse yoktu. AFAD afallamış durumda, çadır yok, yardım gelmiyor, insanlar kendi çabalarıyla iş makinası bulmuş ama şehre sokulmuyor. Bu kaos sürecinde bile müthiş bir organizasyonla hemen o akşam ilk 2 tırımızı Malatya’ya gönderdik. Afet bölgesindeki tüm ekipler bize bilgi verdi. Biz de buradan onlara, şu tır, şu şoför ve numarası, içinde olanlarla şunlar ve bunlar dağıtılsın gibi güzel bir organizasyon ve bilgi akışıyla aslında büyük bir STK gibi çalıştık orada. Biz orada çalışırken rozetlerimizi çıkardık, biz Türkiye Cumhuriyeti devletinin gençleri olarak bölgedeki vatandaşlarımıza el uzattık. Siyaseti hamaseti ve her şeyi kenara bıraktık. Çünkü o gün siyasetin günü değil, o gün vatandaşlarımıza yardım eli uzatılması gerekiyordu. Maalesef o gün devlet olmadığı için keşke olsaydı da beraber büyük bir organizasyon yapabilseydik ama biz orada büyük bir STK gibi çalışarak, tüm organizasyonu arkadaşlarımızla beraber kurduk. Her gün 4-5 tır Pendik deposundan bölgelere gönderdik. Hala yardımlarımız devam ediyor, arkadaşlarımız bölgede. Evet, biz seçim sathına girdik ve bölgelerde çalışılmaya başlandı ama bir yandan da bu yardım ve vatandaşlarımızın ihtiyacının giderilmesi devam ediyor. Çünkü bu 1,2 aylık süreyle olmaz maalesef büyük bir felaket geçirdik ülke olarak. Bu afetin tüm aşamasında da milletimizin yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz. Biz aslında milletimizi birbiriyle buluşturduk, dolayısıyla çok kötü günleri dayanışma ile atlatacağız diye düşünüyorum. Biliyorsunuz; Turhan Çömez hocamız Hatay’da sahra hastanesi kurdu. Oradaki medikal malzemeleri, ilaçlarını, sedyelerini Pendik depomuzdan yola çıkardık. Çok büyük ve güzel bir organizasyon yaptık aslında. Çünkü benim Hatay’da partisiz olan bir sürü arkadaşım o hastaneye gidip hizmet aldığını ve hayatında hiçbir hastanede böyle güzel karşılanmadığını ilettiler. Ben de o işin bir parçası olarak bundan gururlandım. Ama biz bölgeyi unutmadık, unutmayacağız. Bu seçim sathının felaketi gölgelemesine izin vermeyeceğiz. Yardımlarımıza devam ediyoruz, en son Adıyaman’a bir tır çıkardık 2 gün önce. Oradaki vatandaşlarımızın yanında olmaya devam edeceğiz. Bununla da bitmiyor, oradan gelen vatandaşlarımız var. Biz vatandaşlarımıza tahliye imkânı da sağlamıştık. Oradan vatandaşlarımızı Ankara ve İstanbul’a tahliye ettik, depremzedelerin Ankara’da bir partilimizin otelinde konaklama imkânı sağlandı.  Vatandaşlarımızı geçici olarak otele yerleştirdik, evlere yerleştirdik. Tüm imkânlarımızla seferber olduk. Benim bölgeye gitmeye fırsat olmadı ama burada depremden etkilenen vatandaşımızın hastanede ziyaretine gittim. Bir kadınla konuşmuştum, dedim ki; bir şeye ihtiyacınız olursa numaramı bırakıyorum, beni arayın muhakkak. Kadın, benim hiçbir şeye ihtiyacım yok ki… Hiçbir şeyim kalmadı, bu saatten sonra da bir şeye ihtiyacım yok dedi. Ama ben öğrendim ki enkazdan çıkarken kucağında kızı ölmüş. Bu kadın için ne yapabiliriz? Ben böyle hikâyelerle karşılaştım. Kadının yüzü gözümün önüne geliyor. Bir tane baba hem kızını hem eşini kaybetmiş hem de annesini kaybetmiş… Vatandaşlarımız çok etkilendi, böyle olmayabilirdi. Benim İskenderun’da arkadaşım var, ekiplerin ilk 3 gün sahaya çıkmadığını söyledi. Bu kadar geç müdahale edilmeseydi, daha az canı kaybedebilirdik. Bu ülkedeki liyakatsizliği afet bölgesinde tekrar gördük. Bu ülkenin yönetilemeyişini bir kez daha gördük. Biz yine o vatandaşlarımızın yanındayız. Siyasi hedeflerin ve seçim sürecinin onları perdelemesine izin vermeyeceğiz.

- İYİ Parti’nin gençlik yapılanmasında görev aldığınız süreçte neler yapıldı, siz bu yapılanmaya ne zaman dahil oldunuz ve hangi projeleri geliştirdiniz? Bu konu hakkında bilgi alabilir miyim?

2020 yılında Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener’in iletişim ekibinde kadın politikaları çalışmaya başladım. Parti içi teşkilatlanmada resmi bir görevim olmadan genel başkanımızla kadın politikaları çalışırken, “Derin yoksulluk” projesini başlattık. Projenin koordinatörlüğünü de hali hazırda ben yürütüyorum, 3,5 yıldır bu projeyi yürütüyoruz. Sonrasında 2022 yılında, genel başkanımız İYİ Parti’de gençlik politikalarını kendisine bağladı. Arada bir aracısız olmadan, gençliğin kendisine bağlı olmasının gençlerin hareket alanı açısından daha önemli olacağını düşünerek gençlik politikalarını genel başkanımıza bağlı bir başkanlık haline getirdik. Aslında Türk siyasetinde alışılmamış bir durum. Aslında bu durum da genel başkanımızın gençleri ne kadar önemsediğini, ne kadar değer verdiğinin en büyük göstergesi bizim için. Yeni yapılanmayla beraber gençlerin hem gençlik politikaları, hem de partimizin her alanda aktif, üretken ve aslında ana kademeyle eşitlendiği bir süreci yaşadık. Bu sayede de gençlerin kendilerini daha rahat ifade edebilecekleri bir alan açmış olduk. Türkiye’de de uzun zamandır gençlerin talepleri, istekleri ve fikirleri hakkında herkes ahkam keser ama kimse bir şey yapmaz. Herkes gençler adına konuşur ama herkes gençlerle ilgili dertlenmez. Biz bu yapılanmayla birlikte İYİ Parti’de gençlerin taleplerini ve isteklerini dile getirenin yine gençler olduğunu ve bunun için çalışanın yine gençlerin olacağı bir sisteme geçmiş olduk.

Yeni yapılanmayla beraber, ben Gençlik Politikaları kapı siyasetinden sorumlu başkan yardımcılığı görevine atandım. Sahada rahat çalışıyor olabilmemin getirdiği bir tecrübeyle. Öncesinde genel başkanımızla, basına kapalı saha faaliyetinde ev ziyaretleri yapıyoruz “Derin yoksullukla mücadele” kapsamında. Oradaki kadınların dertlerini kendi ağızlarından dinlemek üzerine bir projemiz bu. Biliyorsunuz, genel başkanımız da zaten 3 yıldır esnaf geziyor. Şöyle bir siyaseti var genel başkanın; Dertli olanın derdini kendi ağzından millete duyurmak. Aslında esnaf ziyaretlerinin de temel amacı bu. Evdeki “Derin yoksullukla mücadele”deki amacımız da bu yani, biz o evlerdeki ziyaret ettiğimiz kadınların dertlerini dinleyip ona göre bir politika geliştirmek üzerine ve Türkiye’nin bu derin yoksulluk gerçeğiyle yüzleşmesini sağlamaya çalışıyoruz ki ona göre bir projeler, politikalar üretilsin. Artık derin yoksulluk batağından kadınlar da gençler de çıksın istiyoruz, temel hedefimiz hak temelli sosyal adaletin sağlanması.

- Gençlik yapılanmasında hangi projeler ön plana çıktı ve gençlere ulaşma ve dokunma konusunda kendinizi nerede görüyorsunuz?

Bizim birinci projemiz “Derin yoksulluk projesi”. Burada aslında hem gençlere, hem de kadınlara ayrıca siyasette çok göz ardı edilen çocuklara da ulaşıyoruz. Çünkü o evlerde çok zor durumdalar, hayal bile kuramayan; tek hayali makarna yemek olan çocuklarla karşılaşıyoruz. Bu çocukların dertleri üzerine de bir siyaset geliştirmemiz gerekiyor. Ama sadece gençler, kadınlar üzerine bir yol izlemenin doğru olmadığını düşünüyorum. O çocukların da dertlerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum, çünkü onların geleceğini inşa ediyoruz aslında. Orada gençlerle dertleşiyoruz, ders çalışacak masaları yok. Neler yaşadıklarına şahit oluyorum, bana dertlerini anlatıyorlar. Biz bu evlerde şunu da gördük; anneler çocuklarına beslenme koyamıyorlar. Bir suyla çocuğunu okula gönderen anne biliyorum. Veya beslenme koyamadığı için okula bile gönderemeyen bir anneyi biliyorum. Buradan gördüğümüz dertleri ve problemleri, “Ekonomi politikaları” ve “Kalkınma başkanlığı”mıza iletiyoruz. Böylece buradan “Rüzgârgülü” projemiz çıktı mesela. Yani her sabah ve öğlen çocuklara okullarda yemek verilmesi üzerine bir proje ki bu çok önemli. Bunu annelere anlattığımda annelerin gözlerindeki ışığı size tarif edemem, o kadar mutlu oluyorlar ki keşke böyle bir şey olabilse diye. Çünkü o kadar çok dertleniyorlar ki, hiç unutmuyorum bir Sultanbeyli’de bir anne bana şöyle dedi: “Her gece yastığa başımı koyduğumda yarın çocukların karnını nasıl doyuracağımı düşünüyorum.” Bu proje geliştiğinde bu anne aslında bu derdi düşünmekten kurtulacak. O çocuk, yarın okulda ne yiyeceğini düşünmekten kurtulacak. Veya diğer arkadaşlarına mahcup olmaktan kurtulacak.

“Gençler için gençlerle beraber” diye yaklaşık 11-12 tane süren bir Youtube serisi çekmiştik genel başkanımız için. Yine orada da her oturumda 15 genç olmak üzere genel başkanımızı gençlerle buluşturduk. Gençlerin derdini gençlerin ağzından dinledi. Orası aslında gençler için psikoterapi seansı gibi oluyordu. Hepsi oturumlar bittikten sonra çok mutlu, en azından birileri bizi önemsiyor. Yani siyasi bir muhattap buluyor ve önemsendiğini hissediyor. Bu bize çözüm bulmaya yönelik çabasını gösteriyor, bizi çok mutlu ediyor gibi geri dönüşler alıyoruz. Gençlerin dertlerini dinledikten sonra yine, bu derin yoksulluk batağına düşmüş olan gençlerin gerçekten bir nakit desteğe ihtiyacı olduğunu gördük. Çünkü gençler dışarıda bir çay bile içemeyecek durumdalar, bir çay olmuş 13-15 TL. Böylece “İyi yaşam, iyi gelir” projemizi geliştirdik. Orada da aylık olarak 1750 TL gençlere nakit desteği sağlamak üzerine bir çalışmamız var. Yine KYK ile ilgili olarak da; biz KYK borçları olan gençlerin sosyal sorumluluk projesiyle ödeyebilmesini geliştiren bir proje ürettik. Yine gençler için KYK yurtlarını ücretsiz hale getirmeyi ve sayılarını artırmayı hedefliyoruz. Çünkü gençlerin biz başkaca yurtlara muhtaç kalmasını doğru bulmuyoruz. Gençlere biri sahip çıkacaksa bu devlet olmalı.

- Aktif siyasette rol oynayacak mısınız? Milletvekili aday adayı olacağına dair bilgi aldım, mecliste nasıl bir rol almak istiyorsunuz ve ne gibi çalışmalar yürütmek istiyorsunuz?

Ben İstanbul 2.bölgeden milletvekili aday adayı olmaya karar verdim. Neden bu kararı aldım, bu da önemli; birincisi, Türkiye’de gençlerin temsiliyetinin mecliste çok az olduğunu görüyorum. Göstermelik birkaç kişi partilerden adaylığını koyuyor olabilir ama gerçekten doğru ve efektif çalışan, gençlerin derdini benimseyen bir genç temsilcinin mecliste olmadığını gördüm. Şöyle de bir durum var; ben o gittiğim evlerde karşılaştığım kız çocuklarında, gençlerde, genç kadınlarda, genç annelerde şunu görüyorum… Öyle şeyler yaşıyorum ki bazen, bu kız çocuğunu buradan alıp götüreyim ve hayatının sonuna kadar benimle kalsın istiyorum. Sonra diyorum ki; hangi birine yetişebileceğim böyle. Ama onların dünyasını değiştirecek, bu düzeni değiştirebilecek bir şey yapabilirsin. Bunun için aktif olarak bir göreve gelmen gerekiyor ki o kızların, annelerin hayatları değişsin. Dolayısıyla bu amaçla, onların hayat ve refah seviyesini yükseltmek amacıyla o kız çocuklarına daha çok sahip çıkmak amacıyla milletvekilliği yoluna bir adım attım. Her şeyin bir ilki var çünkü partimiz aracılığıyla elimden gelen desteği sağlıyorum ama düzeni değiştirmek için mecliste olmak gerekiyor. Dolayısıyla sadece gençler ve kadınların bu kötü hayattan kurtulabilmeleri için mecliste olup onlarla adına çalışmalar yapıp, politikalar geliştirip tüm bu düzeni değiştirmek uğruna bir adım atmak istiyorum. Çünkü konforlu koltuklardan konuşmak çok kolay. Evet, Türkiye’de pahalılık-yüksek enflasyon var. O evlere girmeden kimse kadınların, çocukların dertlerini anlayamaz bu mümkün değil. Ben o evlere girip, onlarla oturup ıslak yerlerde, o koltuğa olmayan evlerde, minderlerin üstünde buz gibi rutubet kokan o evlere girip onlarla dertleştiğim için daha büyük bir hırs doğuyor; bu düzeni değiştirmek için. Çünkü uzaktan görünenle içeride yaşanılanlar arasında dağlar kadar fark var. Ve ben içeride yaşananlara ortak olduğum, şahit olduğum için sadece onlar için bu düzeni değiştirmek istiyorum. Dolayısıyla, bunun ilk adımı milletvekili olmak mecliste bir şeyleri değiştirmeye çalışmak istiyorum. İnşallah iktidar olacağız biz, iktidar olduğumuzda da bu projelerle o gençlerin ve kadınların hayatlarını düzelteceğiz.

- Gençlik yapılanması deprem bölgelerinde ne gibi faaliyet gösterdi? Unutamadığınız, aklınızda kalan bir an oldu mu?

Deprem bölgelerine gidemedim ama ekip arkadaşlarım bölgedeydi. Ben Pendik’teki afet koordinasyon merkezinden sorumluydum. Buranın koordinasyonu büyük bir sorumluluk ve büyük bir organizasyon gerektiriyordu. Biz depremin ilk sabahında depremi sabah 5 gibi öğrendik. Genel başkanımız İzmit Gölcük depremini yaşayan biri olduğu için depremin büyüklüğü ve felaketi tahmin edip, ilk sabah milletvekillerimizi ve genel başkan yardımcılarımızı hemen bölgeye gönderdi. Ve bize oradan bilgi sağlanmaları istendi. En geç giden milletvekilimiz sabah 10’da oradaydı, hepsi ayrı şehirlere gittiler. Bize gerekli ihtiyaçları ve durumun özetini çıkardılar. Biz de oradan aldığımız veriyle hemen büyükşehirlerimizde depolar kurduk. İstanbul’dan çıkan, teşkilatlarımızdan gelen, vatandaşlardan gelen tüm yardımları ben Pendik’teki depomuzda topladım. Güzel bir şekilde tasnifledik sonra her ile gençlik politikalarımızdan arkadaşlarımız yola çıktı. Tüm bu organizasyonların sorumluluğunu aldık. Bütün arkadaşlarımız; Elazığ, Malatya, Gaziantep, Kahramanmaraş’a ve Hatay’a gitti. Bütün afetten etkilenen illerimizde arkadaşlarımız faaliyetleri yürüttü. Bunun da şöyle bir faydası var; biz birimizle daha sık irtibat kurabilen insanlar olduğumuz için, bizim arkadaşlarımız oraya gittiğinde bana ihtiyaçları bildirdiler. Burada; ısıtıcı yok, battaniye yok, gıda yok gibi… Zaten orada ilk gün hiçbir şey yoktu. Orada ilk gün ben çok net söyleyebilirim, İYİ Parti dışında kimse yoktu. AFAD afallamış durumda, çadır yok, yardım gelmiyor, insanlar kendi çabalarıyla iş makinası bulmuş ama şehre sokulmuyor. Bu kaos sürecinde bile müthiş bir organizasyonla hemen o akşam ilk 2 tırımızı Malatya’ya gönderdik. Afet bölgesindeki tüm ekipler bize bilgi verdi. Biz de buradan onlara, şu tır, şu şoför ve numarası, içinde olanlarla şunlar ve bunlar dağıtılsın gibi güzel bir organizasyon ve bilgi akışıyla aslında büyük bir STK gibi çalıştık orada. Biz orada çalışırken rozetlerimizi çıkardık, biz Türkiye Cumhuriyeti devletinin gençleri olarak bölgedeki vatandaşlarımıza el uzattık. Siyaseti hamaseti ve her şeyi kenara bıraktık. Çünkü o gün siyasetin günü değil, o gün vatandaşlarımıza yardım eli uzatılması gerekiyordu. Maalesef o gün devlet olmadığı için keşke olsaydı da beraber büyük bir organizasyon yapabilseydik ama biz orada büyük bir STK gibi çalışarak, tüm organizasyonu arkadaşlarımızla beraber kurduk. Her gün 4-5 tır Pendik deposundan bölgelere gönderdik. Hala yardımlarımız devam ediyor, arkadaşlarımız bölgede. Evet, biz seçim sathına girdik ve bölgelerde çalışılmaya başlandı ama bir yandan da bu yardım ve vatandaşlarımızın ihtiyacının giderilmesi devam ediyor. Çünkü bu 1,2 aylık süreyle olmaz maalesef büyük bir felaket geçirdik ülke olarak. Bu afetin tüm aşamasında da milletimizin yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz. Biz aslında milletimizi birbiriyle buluşturduk, dolayısıyla çok kötü günleri dayanışma ile atlatacağız diye düşünüyorum. Biliyorsunuz; Turhan Çömez hocamız Hatay’da sahra hastanesi kurdu. Oradaki medikal malzemeleri, ilaçlarını, sedyelerini Pendik depomuzdan yola çıkardık. Çok büyük ve güzel bir organizasyon yaptık aslında. Çünkü benim Hatay’da partisiz olan bir sürü arkadaşım o hastaneye gidip hizmet aldığını ve hayatında hiçbir hastanede böyle güzel karşılanmadığını ilettiler. Ben de o işin bir parçası olarak bundan gururlandım. Ama biz bölgeyi unutmadık, unutmayacağız. Bu seçim sathının felaketi gölgelemesine izin vermeyeceğiz. Yardımlarımıza devam ediyoruz, en son Adıyaman’a bir tır çıkardık 2 gün önce. Oradaki vatandaşlarımızın yanında olmaya devam edeceğiz. Bununla da bitmiyor, oradan gelen vatandaşlarımız var. Biz vatandaşlarımıza tahliye imkânı da sağlamıştık. Oradan vatandaşlarımızı Ankara ve İstanbul’a tahliye ettik, depremzedelerin Ankara’da bir partilimizin otelinde konaklama imkânı sağlandı.  Vatandaşlarımızı geçici olarak otele yerleştirdik, evlere yerleştirdik. Tüm imkânlarımızla seferber olduk. Benim bölgeye gitmeye fırsat olmadı ama burada depremden etkilenen vatandaşımızın hastanede ziyaretine gittim. Bir kadınla konuşmuştum, dedim ki; bir şeye ihtiyacınız olursa numaramı bırakıyorum, beni arayın muhakkak. Kadın, benim hiçbir şeye ihtiyacım yok ki… Hiçbir şeyim kalmadı, bu saatten sonra da bir şeye ihtiyacım yok dedi. Ama ben öğrendim ki enkazdan çıkarken kucağında kızı ölmüş. Bu kadın için ne yapabiliriz? Ben böyle hikâyelerle karşılaştım. Kadının yüzü gözümün önüne geliyor. Bir tane baba hem kızını hem eşini kaybetmiş hem de annesini kaybetmiş… Vatandaşlarımız çok etkilendi, böyle olmayabilirdi. Benim İskenderun’da arkadaşım var, ekiplerin ilk 3 gün sahaya çıkmadığını söyledi. Bu kadar geç müdahale edilmeseydi, daha az canı kaybedebilirdik. Bu ülkedeki liyakatsizliği afet bölgesinde tekrar gördük. Bu ülkenin yönetilemeyişini bir kez daha gördük. Biz yine o vatandaşlarımızın yanındayız. Siyasi hedeflerin ve seçim sürecinin onları perdelemesine izin vermeyeceğiz.

Hatice Kayalı İYİ Parti