Altay Tokat: "Tarikat ve feodal beylerin egemenliği paylaştığı bir ortamda demokrasi nasıl kurulacak"

TAKİP ET

Emekli Korgeneral Altay Tokat, yeni anayasa çalışmalarına ilişkin Aykırı okurları için çarpıcı bir analiz kaleme aldı. Altay Tokat, Türkiye'de siyasetçilerin kendi işlerine gelmediği için demokrasiyi rafa kaldırdığını ancak her fırsatta "Darbe anayasası" diyerek nemalandıkları sistemi eleştirdiklerini ifade etti. Tokat analizinde, demokrasinin gerçekleşebilmesi için yarım bırakılan toprak reformunun gerçekleştirilmesi gerektiğini vurgularken, çarpıcı ifadeler kullandı. İşte Altay Tokat'ın "Yeni anayasa" analizi.

ALTAY TOKAT / ANALİZ

Bir devletin kalkınabilmesinin temel koşulunun insan hak ve özgürlükleri ile doğru orantılı olduğu kanıtlanmıştır. Bu sonuca, mevcut devletleri analiz ettiğimizde ve karşılaştırdığımızda ulaşıyoruz.

İnsan hak ve özgürlüklerinin en geniş ve anlamlı uygulandığı rejim ise demokrasidir. Bundan dolayı, demokratik ülkelerin kalkındığını diğer devletlerin geride kaldıklarını ve kalkınma çabalarını sürdürdüklerini izliyoruz.

Bizde ise demokrasi dillerden düşmüyor ama sözde demokrasiden öteye geçemiyoruz.

"Ulusal egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir" diyoruz. Uygulama böyle mi? Hayır.
Çünkü, ulusal egemenliğin temsil edildiği TBMM'yi oluşturan Milletvekillerini millet mi seçiyor. Hayır.

Millet parti başkanlarının saptadığı adaylar arasından milletvekillerini seçmek
zorunda kalıyor. Böylece demokrasinin temeli yanlış kurgulanmış olmuyor mu?
Bana göre, Evet. Bu nedenle de demokrasimiz sözde kalıyor.

Komünist rejimle yönetilen ülkelerde görev yaptım. Orada Komünist parti adayları seçer ve seçime gidilir. Orada tek parti tarafından adaylar belirleniyor bizde bizde dört beş parti adayları tespit ediyor. Bu nedenle, yıllarca önce bir televizyon programın da bizdeki
demokrasinin dört partili komünist rejime daha çok benzediğini söylemiştim ve olumlu tepkiler almıştım.

GENEL BAŞKANIN İSTEDİĞİ DEĞİL VATANDAŞIN İSTEDİĞİ VEKİL

Seçim Kanunu iki dereceli seçim sistemini sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmesi gerekir düşüncesindeyim. Böylece, vatandaşın istediği milletvekili seçilir aynı zamanda parti içi demokrasi gelir ve parti genel başkanlarının sultası sona erer.

Milletvekilleri parti merkezine değil vatandaşa karşı sorumluluk taşır ve daha serbest hareket imkanına kavuşur. Meclisin de ağırlığı artar.

Seçim Kanunun da seçmenin lehine düzenlemeyi siyasetçilerimizin çoğu istemez. Çünkü, büyük bir bölümü, devre dışı kalacaklarını bilir. Bununla birlikte "Darbe Kanunu" demeye devam ederler. Böyle demokrasi anlayışı olabilir mi?

Anayasamız, Türkiye Cumhuriyeti'ni laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti şeklinde tanımlıyor. Fiiliyatta bu ilkelere uyuluyor mu? Bana göre çok eksik.

Tarikatlar ile feodal -Derebeylik- yani Toprak Ağalık düzeninin hüküm sürdüğü bir devlette demokrasinin kurulması ve yaşaması mümkün mü? İmkansız.

Gelişmiş Ülkeler bu engelleri Orta Çağ'da aşmışlar.

Atatürk, bunu bildiği için Tekke ve zaviyeleri kapattı ve Toprak Reformu Kanunu çıkarıp demokrasinin önünde duran en büyük iki engeli kaldırdı ama uygulamaya ömrü yetmedi.

Yüz sene oluyor, demokrasiyi dillerinden düşürmeyen siyasetçiler, Tarikatlara ve Toprak Ağalarına dokunamıyorlar. "Demokrasi var" demeyin bari.

Toprak Reformu Kanunu 1960'da uygulanmaya başlandı ama iktidar partilere geçince durduruldu. Bunların yanında PKK - PYD bölücü Terörü de demokrasinin önünde başka bir bela. Adamlar azgınlaştı.

ABD ile kol kola Suriye'de devlet kurma aşamasına geldiler. Biz ne yaptık?

Silahlı Kuvvetlerimize kumpas davaları kurarak , TSK nın önemli bölümünü FETÖ2ye kaptırdık. Bu nedenle, Kumpas davalarına direnemeyen ve FETÖ ye kaptırılan vede çuval olayın sessiz kalan TSK,da’da yeni ve önemli sorunlar oluştu.

Terörle mücadelede, dindar değil dinci, milliyetçi değil ırkçı insanların potansiyel terörist olduklarını ve bunların kolayca ve süratle aktive edilebileceklerini dikkat almalıyız.

Yeni Anayasa yapma konuşmalarının başladığı dönemde bir katkıda bulunmak amacıyla düşüncelerimi yazdım.

Nasrettin Hoca misali "Ya tutarsa" diyerek göle yoğurt çaldım. Ama kaygılıyım.
Şimdiye kadar siyasiler Anayasa yapamamışlar.
Dört Anayasamızı da askerler yapmışlar ama siyasiler beğenmemişler.
Halbuki 1960 Anayasası en demokratik, insan hak ve özgürlükleri bakımında fevkalade güzeldi.
Ama, "Büyük geldi" diyerek başarısızlıklara bahane gösterdiler.

Bugünkü karmakarışık bir Anayasaya geldik.

İnşallah demokrasiye uygun bir anayasa ortaya çıkabilir.

ALTAY TOKAT KİMDİR
Altay Tokat 1999'da korgeneral rütbesiyle emekli oldu. Aynı zamanda Kıbrıs Gazisi olan Tokat ve OHAL döneminde Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanı ve Jandarma Asayiş Komutanı olarak görev yaptı. PKK ile mücadele etti. TSK'nın en büyük dış operasyonlarından biri olan Çekiç Harekatı'nı yönetti. Kara Kuvvetleri iç güvenlik doktrinini yazdı.
Tokat, başarılarından dolayı beş madalya ile ödüllendirildi.

Altay Tokat: İhvancı dış politika terk edilmeli

Altay Tokat: Alman fırkateyninin Türk gemisini araması ikinci çuval hadisesidir

Altay Tokat: Erken seçime gidilmeli ve sistem değişmeli

altay tokat yeni anayasa anayasa çalışmaları