Bugünkü yazımızda çok önemli olmakla beraber dış politika konularına değinmeden, iç siyasetteki gelişmelere dair fikirlerimi yazacağım. Gündemdeki en önemli konu, seçim kanununda yapılacak değişikliklerdir. Kanunda yapılacak olan değişiklikler esas itibarıyla bazı gelişmelerin de habercisidir.
Şöyle ki, barajın %7’ye indirilecek olması fiili olarak fazla bir önem kazanmayacaktır. Çünkü, barajı aşacak olan ittifakların içindeki partilerin çıkaracakları milletvekilleri sayısı o seçim bölgesinde aldıkları oylarla orantılı olarak hesap edilecek. Yani, seçim bölgesi içinde çıkacak olan milletvekili sayısı için ittifakta yer almaması önemli olmayacaktır. Bunun sonucunda ise, %7’ye indirilmesi beklenen barajın kesinleşmesi durumunda Cumhur İttifakı’nın içinde yer alan MHP’nin durumunun ne olacağını bir görebilmek gerekir. Gündemde olan bazı gelişmeler AK Parti’yi ciddi bir yol ayrımına getirecektir. Çünkü, ilerleyen zamanlarda MHP ile devam edebilme ihtimali bir soru işareti olarak kalacaktır.
SEÇİM GÜVENLİĞİ VE SANDIK
Seçim Kanunu’nun getireceği bir diğer önemli husus ise, Millet ittifakının ne şekilde teşekkül edeceğidir. Millet İttifakı konusunda bazı belirgin olmayan durumlar var. Kemal Kılıçdaroğlu, Millet İttifakını genişletme arzusu anlayışla karşılanabilir ancak, bazı kararlarında hata yaptığı düşüncesindeyim.
Millet İttifakı için oluşturulan masada Muharrem İnce neden davet edilmedi? Özellikle, CHP’nin geçen seçimlerde Cumhurbaşkanı adayı olarak çıkardığı Muharrem İnce’nin seçilmesinde önemli aday olarak gösterecek kadar önemli iken, partiden ayrılıp kendi partisini kurduktan sonra neden dışlandı ve neden bu masada göremiyoruz?
Millet İttifakı içerisinde yer alan partilerin özgül ağırlıklarına göre değil, partilerin sayısına göre ittifaka dahil etmesi ilerleyen dönemlerde mutlaka sorunlara yol açacaktır. Bununla birlikte diğer bir sorun ise, ittifaka davet edilen Deva Partisi ve Gelecek Partisi liderlerinin tutumudur. Özellikle, Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın bu ittifaka ‘lütfetme’ düşüncesiyle katılması, ittifakın ‘en büyük ortağı’ ve oluşturulan ittifaka bir ‘düzen veriyor’ izleniminin potansiyel bir sıkıntı çıkartacağının habercisidir.
Şöyle ki, ittifakta Gelecek Partisi ve Deva Partisi’nin olmaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü, bu iki parti AK Parti içinden çıkmış partilerdir. Partinin liderleri, AK Parti bünyesinde önemli mevkilerde bulunmuşlardır, ancak bu iki lider kendi öz eleştirilerini yapmamışlardır. Bununla birlikte ise, kendi dönemlerindeki AK Parti’nin mükemmel ve harika bir dönem olduğunu iddia etmişlerdir. Durum böyle değil. Bugün gördüğümüz kadarıyla bu iki parti AK Parti’ye değil, Recep Tayyip Erdoğan’a karşı tutum sergilemektedirler. Peki, altılı masada bulunan iki önemli parti durumunda olan, CHP ve İYİ Parti’nin liderlerine şu soruyu yöneltmek istiyorum; Deva ve Gelecek Parti’sini Millet İttifakı içerisinde TBMM’ye taşırsanız bu iki partinin, parlamenter rejime dönüldüğü zaman AK Parti ile koalisyona girmeyeceğinin bir garantisi var mı?
Seçim Kanunu ile Millet İttifakı’ndan beklentim, seçim sandığı ve seçim güvenliği protokolü imzalamalarıdır. Çünkü, Muhalefette bulunan partiler bundan önceki seçimlerde iyi bir sınav veremediler ve sandığa İstanbul ve Ankara’daki belediye seçimleri hariç, diğer illerde tam olarak hâkim olamadılar. Önümüzdeki seçime kadar mutlaka bir protokol imzalamaları, seçim güvenliğini sağlayabilecekleri konusunda önemli olacaktır. Seçim güvenliği protokolü için HDP’nin de davet edilmesi şu aşamada gerekli ve önemlidir.
HDP’NİN PKK İLE ORGANİK BAĞI
HDP’nin durumuna bakıldığında, özellikle Nevruz kutlamalarında HDP’nin PKK ile olan organik bağını neredeyse doğrulamakla kalmayıp, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın posterlerini kutlamalarında görmemiz son derece düşündürücü bir hal almıştır. Beştepe’nin de bu durumun farkında olduğunu biliyoruz. Seçime doğru özellikle belirleyici olan Kürt seçmenlerinin oylarını yanına çekebilmek için seçimden önce eğer Abdullah Öcalan’ın ev hapsine çıkması söz konusu olursa, buna hiç şaşırmayacağımı belirteyim. Nitekim yapılan bazı hazırlıklar var, Öcalan’ın dahil olmadığı izlenimi verilerek 70 yaşındaki mahkumların 20 senesi hapiste geçmişse onların ev hapsine çıkarılması gibi ‘genelleştirme’ kapsamı içinde kanun hazırlığı yapılıyor. Bu çerçevede de seçimden önce Öcalan ev hapsine çıkartılabilir.