BIDEN'IN TÜRK-ABD İLİŞKİLERİNE ETKİSİ
Joe Biden ABD Başkanlığı görevine başladı. Türkiye ile ilişkilerde iki konu çok kritik hâle gelecek. Biden ikili ilişkilerden ziyade, kurumsal ilişkilere dikkat edecektir.
Trump ve Erdoğan arasında kurulmuş olan “özel ilişkileri” Biden ile görmeyeceğiz.
İki konu ABD ile ilişkimizde öne çıkacak. Biri S-400 diğeri de insan hak ve ihlâlleri ile demokrasi meselesi. Bu konuda Türkiye adım atmak isterse atar. Sayın Erdoğan adım atmayıp gerginlik politikasını da iç politikaya yönelik tercih edip izleyebilir.
Kafkaslar, Suriye gibi meseleler öncelik sırasında daha sonraları gelecektir. Tercih Erdoğan’a bağlı. ABD ile gerginlik politikası isterse ortamı gerginleştirir, yumuşatmak isterse de yumuşatır.
LÜTFÜ ELVAN'IN BÜTÇE AÇIKLAMASI GAYRI CİDDİ
Lütfü Elvan’ın bütçe konusundaki açıklamalarını gayrı ciddi buldum ve hiç de önemsemedim. Çok uzun zamandır ekonomi ile ilgili hiçbir rakamın hiçbir şey ifade etmediği, bütçenin de bir anlamının olmadığı bir Türkiye’de yaşıyoruz.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi ile bu tercih edildi. Dolayısıyla Lütfü Elvan’ın açıklamalarının bir anlamı yok. Hakiki ekonomi halkın ekonomisidir, enflasyondur, pazardaki fiyattır, geçim sıkıntısıdır esnafın sıkıntısıdır, emeklinin hâlidir. Bu konularda en ufak bir iyileşme ve ilerleme yok.
O yüzden Berat Albayrak’a nazireli kayıkçı kavgalarının halk nezdinde bir kıymeti yok. Yapılan yeni tayinlerde nispeten ciddi gibi görünen tek tayin, Naci Ağbal’ın Merkez Bankası’nın başına getirilmesidir. Umarım onun da başına bir şey gelmez ve görevini ciddiyetle bir müddet daha yapabilir.
SÜLEYMAN SOYLU'NUN ADALET İSYANI
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu annesine yönelik hakarette bulunan kişinin adli kontrolle serbest bırakılmasına isyan etti. “Bakan olsan ne yazar?” diyerek sosyal medyadan sitemde bulundu. Bir atasözümüz var: “Bir musîbet bin nasihatten iyidir” diye. Gerek Süleyman Soylu, gerek Abdülhamit Gül konular kendilerinin de canını yakmaya başlayınca ne kadar hassasiyet gösterdiklerini ortaya koydular.
Sayın Soylu’nun validesi hanımefendiye çok geçmiş olsun dilerim. Kendisine yapılan en ufak bir hakaret, bir anne olması hasebiyle hepimizin annesine yapılmış gibi kabul ederiz. Bu hakareti yapanların hak ettiği gibi de ceza almalarını isteriz.
Ancak Süleyman Soylu’nun da farkına vardığı gibi, insanlar arasında ayırım yapılmaması lâzım. Kendi annesinin durumunda olup da hakarete uğrayan, kötü muamele gören, işkenceye uğrayan, hak arayamayan yüz binlerin olduğunun da bu sayede farkına vardığını umuyorum.
18 YILLIK İKTİDARA YENİ BAŞLIYORMUŞ GİBİ
Geçtiğimiz haftayı, Sayın Erdoğan’ın 18 yıllık iktidarına sanki yeni başlıyormuş gibi, yeni vizyon ve reformlardan bahsetmesiyle geçirdik. Yılda birkaç kez tekrarlanan tiradların dozu artmış durumda. Bunların çok bir anlam ifade ettiği kanaatinde değilim. Ama inşallah 18 yıl epey geç olsa bile, belki de dışarıda Avrupa ve Amerika ile iyi geçinmek uğruna, dış politikada Libya, Akdeniz ve Suriye’de nispeten elde ettiğimiz bazı kazanımları koruma uğruna bu reforma benzer şeyleri yapabilme gayretinde olurlar. Biz de bunu takdir ederiz.
KULLANILAN DİLE ÇOK ÖZEN GÖSTERİLMESİ GEREKİYOR
Partiler arasındaki itiş kakış ile hiç ilgilenmiyorum. Adalet var mı sorusunu anımsayınca Türkiye’nin en başa alınması gereken mesele, son günlerde ortaya çıkan şiddet hareketleri Türkiye’de 1980 öncesi ortamı hatırlatmaya başladı. Bu son derece tehlikelidir.
Devlet Bahçeli "Bunun bizimle alâkası yok" diye bir beyanat verdi. Beyanatının samimiyetinden aslâ şüphe duymuyoruz ama Sayın Devlet Bahçeli’nin bir konunun farkında olması lâzım. Kullandığı çok aşırı sert üslûp yüzünden, talimat vermese bile bazı isimlerin kendisine durumdan vazife çıkartıp, başkanımız böyle diyorsa bir bildiği var diyerek şiddete başvurmaları kaçınılmaz olacaktır.
Bunun için kullanılan dile çok dikkat etmek lâzım ve iktidara bu tür davranışları önlemek için çok büyük görev düşüyor.