Millî Güvenlik Kurulu'nun (MGK) son bildirisinde ekonomik konulara da değinilmiş olmasını yadırgayan ve "Askeri vesayet mi geliyor?" diyen bir çok yazı okuyunca ve televizyon programlarını izleyince konuyu açıklamak istedim.
ABD’de Pentagon askeri kurumdur. Dünyadanın tek süper gücü ABD bütün politikalarında Pentagon’un görüşü alınır ve alınan kararlarda etkisi vardır. Bir devletin caydırıcı ve politikaların belirlenmesi ve uygulanmasında milli gücü oluşturan siyasi,askeri,ekonomik ve sosyal-kültürel unsurlar ışığında karar verilir ve sonuç alınır. Jeopolitik, jeostrateji ve tarih bilgisi olmayan insanlar halkı yanıltmaktan başka faydalı hizmet veremezler.
MGK ise milli menfaatlerimize yani devletin bekası ve milletin refahına yönelik her türlü iç ve dış tehdit ve tehlikeyi görüşür. Bu doğaldır ve de gereklidir. Bu tehdit ve tehlikeler siyasi, askeri, ekonomik gibi boyutlu olabilir. Bu tehdit türlerinin genellikle iç içe birlikte hareket ettiklerini söyleyebiliriz.
Bu gün yaşadığımız ekonomik kaos bana göre bir beka sorunu niteliğine dönüşmeye başlamıştır. Dolayısıyla ulusal güvenlik kapsamında mütalaa edilmesi gerekir düşüncesindeyim.
Çünkü bir devletin bekasını ve milletin refahını hedef alan her türlü tehdit ve tehlike ile yapılan mücadele savaş olarak tanımlanır. Bu bağlamda ekonomik savaş yapıyoruz demek doğru bir kavramdır. Bu nedenlede MGK'nın gündeminde yer alması doğru ve doğaldır.
1929'da başlayan 'Dünya Ekonomik Buhranı' Türkiye'yi de etkilemişti. Türkiye, o zamanda ekonomik kurtuluş savaşını yaşamıştı. Bu çerçevede alınan ekonomik önlemler arasında milletvekilleri maaşlarında yüzde 30 indirime gidilerek örnek ve tarihi bir karar verildi. Böylece vatandaşların ekonomik mücadelede katkıları, moral ve motivasyonları ve Meclis'in saygınlığı artırılmış oldu.
MGK kararları tavsiye kararlardır. MGK’nın son toplantısında, TBMM’nin 1931’deki kararından esinlenerek milletvekillerinden maaşlarının kesinti yapılması yönünde bir tavsiye kararı almış olsaydı, vatandaşlarımız tarafından çok olumlu karşılanacağı kanaatindeyim.
MGK bildirisinin içeriği kritik edilebilir. Burada bu noktaya değinmiyorum. Sadece MGK’nın ele aldığı konulara açıklık getirmek istiyorum.
MGK’nın son toplantısında terörle mücadelenin yanında ekonominin müzakere edilmesini tenkit eden anlayışı vizyonsuz ve yanlış olarak değerlendiriyorum. Hele hele MGK'da ekonominin görüşülmesini askeri vesayetle ilişkilendirmeleri çok cılız, sığ ve yanlış buluyorum. Askeri vesayet uydurmaları ile tarikatların vesayetinin kök saldığını bu insanlara hatırlatmak isterim.
Kaldı ki PKK bölücü terör örgütüyle 50 yıldır süren mücadelede bugüne kadar harcanan 1 trilyon dolarında ekonomimize ağır yük getirdiğini ve ekonomik krizde rol oynadığını dikkate aldığımızda "MGK'da askerler var, ekonomi niçin orada tartışılıyor?" diyenlere konulara geniş açıdan yaklaşmalarını öneririm.
Ayrıca, MGK'nın yapısı değiştirilmiş ve askerlerin sayısı azaltılmıştır. Hala asker paranoyasından kurtalamayanları kınıyorum.
Asker sendromuna kapılanların; Türkiye'nin coğrafi konumu, jeopolitik özellikleri, komşularının milli hedefleri, Orta Doğu'nun istikrarsızlık koşulları Türkiye'nin güçlü bir orduya sahip olmasının gerekliliğini ve kaçınılmaz olduğunu öğrenmelerini tavsiye ediyorum.
Kral Emanullah Han, 1919'da İngilizlerden Afganistanın bağımsızlığını ilan eder. 1927'de Atatürk'ü ziyarete gelir. Atatürk, Emanullah Han'a "Devrimler yapmak istiyorsun. Önce ordunu güçlendir" der. Ama Emanullah Han, ordu ihtilal yapar düşüncesiyle hareket eder. Bunun sonunda Afganistan işgallerden kurtulamaz. Sonunda da radikal dinci terör örgütü Taliban'ın eline düşer. Afganistan'da jeopolitik teorisyenlerinin dünyanın kalpgahı olarak tanımlanan coğrafyanın ortasındadır. Türkiye gibi jeopolitik açıdan önemli bir bölgedir.
Komutanım kaleminize sağlık. Çok güzel bir değerlendirme olmuş. Yazıdan istifade ettik müsaadenizle paylaşıyorum.
Yine çok yerinde ve herkesin ***emedegi bir tespit yapmis Altay Pasa