Türkiye'nin şu anda belki de en büyük sorunu göç ve sığınmacılar... Çünkü milyonlarla ifade edilen kitlelere her geçen gün binlercesi ekleniyor.
Doğum oranları yerel yöneticilerin bile uyarma ihtiyacı hissettiği bir gelecek endişesine yol açıyor.
Ekonomideki seyir ve olumsuz tabloyla eş zamanla yükselen asayiş, suç oranları da tartışma konusu olmaya devam ediyor.
İçişleri Bakanlığı'nın açıkladığı resmi verilerde yabancıların karıştıkları suç oranının azlığı vurgulanmak istense de yapılan matematik hatasından dolayı aslında son derece yüksek bir suça karışma eğilimini görüyoruz.
Tüm bunların dışında kalan bir konumuz daha var, kayıt dışı suçlar.
Bunların hiçbiri istatistik verilere yansımıyor.
Özellikle adi suçlarda tablo daha da vahimleşiyor. Nezarethane ve cezaevlerindeki doluluktan dolayı "ceza" alanlar bile gir çık yapıyor.
Konuyu içinden biriyle konuştum.
Bir başkomiser arkadaşımız yabancıların karıştıkları suçlar ve yaşadıklarına ilişkin önemli bilgiler paylaştı.
Kendisi İstanbul'da görev yapıyor.
Sözü bu noktadan itibaren kendisinin anlatımlarına bırakıyorum:
"Suça karışan yabancı uyrukluların büyük bir çoğunluğu kayıt dışı. Bu durum suç oranlarına yansımıyor.
Bir suçlunun, failin tespit edilmesi için genel olarak birkaç yöntem var. Tanık, parmak izi, kamera kaydı vs... Ama öyleleri geliyor ki; kayıt dışı, göçebe, tanıyan eden yok. Parmak izinden de bir şey çıkmıyor. Çünkü ülkede böyle bir şahsın varlığı bile meçhul. Samanlıkta iğne aramak gibi...
Bu açıdan yabancıların suçları kayıt dışı kalıyor. Türkler'de suça karışanlar daha çabuk tespit ediliyor. İstatistik oyunuyla da 'Bakın onların suç oranı Türklerden daha az' diyorlar. Halbuki faili meçhul suçlar tespit edilebilse yabancıların karıştıkları suç oranı belki de 10 katı artacak.
Kaçak giriş yapmış yabancı uyrukluların kayıtlara girmesi şöyle oluyor. 'Örnek kayıt' alıyoruz, bu şekilde kayda alınıyor. Örneğin bu yöntemle 5 ayrı hırsızlık olayında parmak izi çıkan bir kaçak şahsı tespit etmiştik."
MİLYONLARCA KAYIT DIŞI YABANCI VAR
"Milyonlarca kayıt dışı yabancı var. Hepsine parmak izi aldırmak mümkün değil. Bu arada parmak izi de sadece iz bıraktıysa kalır. Akıllıysa o da kaynar arada.
Adli ve idari işlem yapılan tüm yabancıların parmak izi alınır, kayıt dışı ise göç idaresine kayıt için teslim edilir.
Hırsızlıktan yakalandı ise hırsızlıktan işlem yapılır, kayıt dışı ise parmak izi alınır işlem sonrası, tutuklama kararı yoksa göç idaresine teslim edilir.
Afgan ve Suriyelilerde deport etme yok. Onlar sadece kayıt altına alınıp salınıyor.
Bazen geri gönderme merkezine götürüp orada bir süre tutup salıyorlar.
Hırsızlık, torbacılık gibi suçlarda tutuklama kararı oldukça az çıkıyor. Onlarla kimse uğraşmak istemiyor. Çok ağır cürüm işleyecek ki tutuklanacak. Göçebe adama adli kontrol veriliyor.
Kayıt dışı birini yakaladık diyelim, suça karışmış biz emniyet işlemlerini yaptıktan sonra tutuklama çıkmazsa, Malatya'daki Göç İdaresi'ne polis nezaretinde teslim ediyor. Orada kayıt altına alınıp, misafir olarak kalabilmeleri için evrak düzenleniyor. Bir süre tutulduktan sonra da kamptan bırakılıyorlar.
Ve başıboş şekilde hareket ediyorlar... Suça karışıp, geri gönderme merkezine ilettiğimiz ve sonrasında tekrar İstanbul'a gelen çok sayıda yabancı gördüm bu şekilde."
CEZAEVLERİNDE, NEZARETHANELERDE YER YOK
"Cezaevlerinde yer sorunu var. Türkler bile kolay kolay tutuklanmıyor. 3-5 yıllık kesilmiş cezası olanlar bile çok kısa süre gir çık yapıyorlar.
'Savaş var' diye hiçbir Afgan, Suriyeli deport edilmiyor.
Adam öldürmedikçe, çete kurmadıkça çok zor tutuklanmaları. Şu anki tabloda onlarca kaydı olan Türkler bile adli kontrolle geziyor."
POLİSLERİN BU KADAR YABANCI SUÇLUYA YETİŞMESİ İMKANSIZ
"Tüm yabancıları alıp polis merkezine götürürsek polisler kendi işlerini yapamazlar. Ortalama 5-6 bin suç tahkikatı yapıyor İstanbul karakolları. Avrupa yakasında 10 bini bulanlar var.
Kimlik tespiti için doktor raporu akabinde şahsı nezarete alacaksın, olay yeri bürosunda parmak izi verecek, saatler sonra cevap gelecek... Yani her biri bile uzun uğraşlar gerektiriyor.
Polis merkezleri uğraşamaz, personel sayısı belli iş yoğunluğu belli.
Adli olay üzerine işlem yoksa veya günlük sayı verilip bu kadar yabancı toplayın diye talimat gelmezse bireysel olarak uğraşması çok zor."
Başkomiserin anlattıkları son derece korkutucu. Ve dahası özellikle son dönemde uyuz hastalığının polisler arasında çok yayıldığını iddia ediyor. Yabancı suçlulardan geçiyormuş.
Kayıt dışı yabancıların karıştıkları suç oranları işte bu şekilde kayıt dışı kalıyor.
Tablo vahim.
Batuhan Çolan ve Ümit Özdağ ülkemizde kurtluş savaşını başlatan sadece iki kişi var.sizlerin sayesinde bişey olacaksa olacak sonuna kadar arkanızdayız