Ünal Çetin'den, Ayasofya'da Atatürk'e hakaret edilmesiyle ilgili suç duyurusu

TAKİP ET

Gökçeada Belediye Başkanı Ünal Çetin, Ayasofya'da Atatürk'e hakaret edilmesiyle ilgili suç duyurusunda bulundu. Çetin, "Bu rezalete nasıl seyirci kalabilirim, Cumhuriyet'e borcumuz var" sözleriyle yaşananlara tepki gösterdi.

AYKIRI / HABER MERKEZİ

Ayasofya'da, Mustafa Demirkıran isimli şahsın Mustafa Kemal Atatürk'e hakaret etmesiyle ilgili Türkiye'nin dört bir yanından tepkiler gelmeye devam ediyor.

Gökçeada Belediye Başkanı Ünal Çetin, Ayasofya'daki icazet töreninde Mustafa Kemal Atatürk'e hakaret eden Mustafa Demirkıran isimli şahıs hakkına savcılığa suç duyurusunda bulundu. Çetin, Gökçeada Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı başvuru sonrasında çarpıcı açıklamalarda bulundu. 

Çetin, yaşananlara tepki göstererek "Ben ilkokul mezunu anne ve babanın çocuğuyum. Bugünlere gelmemde ailemle birlikte en büyük pay Cumhuriyet'indir. Cumhuriyet'in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e hakaret edilmesine göz yummam, sessiz kalmam mümkün değildir. Bugün itibariyle Ayasofya'daki skandalla ilgili suç duyurusunda bulundum" ifadelerini kullandı. 

Ayasofya'da Atatürk'e Zalim ve kafir diyen Mustafa Demirkıran'a büyük tepki!



Suç duyurusu metninde ifade özgürlüğüne de atıf yapan Çetin, çarpıcı ifadeler kullandı:

ATATÜRK'ÜN MANEVİ MİRASINA ALENEN HAKARET
"Olay tarihinde Ayasofya'da gerçekleşen "Örgün Eğitimle Birlikte Hafızlık Projesi" programında imam, Mustafa Kemal Atatürk'ün manevi hatırasına alenen hakaret suçunu işlemiştir. 

Devlet erkânının da bulunduğu programda konuşan şüpheli Mustafa Demirkan; konuşması sırasında Mustafa Kemal Atatürk'e yönelik, " Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze haline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kafir kim olabilir? Yarabbi bir daha bu zihniyetin bu milletin başına gelmesini mukadder buyurma..." ifadelerini kullanmak alenen Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün manevi şahsiyetine gerçek dışı beyanda bulunarak ve hakaret etmiştir.

Elbetteki ifade özgürlüğü AİHS ve Anayasamızın ön gördüğü temel hak ve özgürlüklerden olup göz ardı edilmesi düşünülemez. Ancak bu uluslararası sözleşme ve Anayasa ile güvenceye alınan temel hak ve özgürlüklerin, yine hak ve özgürlüklere, kişilik haklarına saldırı aracı olarak kullanılmayacağı, sınırsız olmadığı AİHS ilgili hükümleri ve Anayasanın 2, 13, 14 ve 26/2 maddelerinde açıklanmıştır. Anayasa ile güvenceye alınan temel hak ve özgürlüklerin sınırı da yine Anayasanın 26/2.maddesinde 'Bu hürriyetlerin kullanılması, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir' denilerek belirlenmiştir.

Bu nedenle onur, şeref ve saygınlığı zedeleyici hakaret, küfür, söz, beyanlar ve açıklamalar, nefret, ayrımcılık, düşmanlık yaratmaya yönelik bulunan ifadeler, düşünce özgürlüğü ve ifade  hürriyeti bağlamında hukuki koruma görmemekte, suç sayılmak suretiyle cezai yaptırımlara bağlanmaktadır."

TCK'NIN 125 VE 131.MADDELERİ HATIRLATILDI
Kişilerin onur, şeref ve saygınlığına, manevi şahsiyetine hakaret sövme TCK'nin 125 ve 131.maddeleri arasında yaptırıma bağlanmıştır. Cumhuriyetimizin kurucusu olması itibarıyla da Mustafa kemal Atatürk hakkında işlenen suçlar 5816 sayılı kanunla da ayrıca yaptırıma bağlanmıştır. Atatürk'ün manevi şahsiyeti anılan yasa ile özel olarak koruma altına alınmıştır.

5816 sayılı 'Atatürk Aleyhine işlenen Suçlar Hakkında Kanun; 'Madde 1 - Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Atatürk'ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk'ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir. Yukarıdaki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır. Madde 2 - Birinci maddede yazılı suçlar; iki veya daha fazla kimseler tarafından toplu olarak veya umumi veya umuma açık mahallerde yahut basın vasıtasıyla işlenirse hükmolunacak ceza yarı nispetinde artırılır. Birinci maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlar zor kullanılarak işlenir veya bu suretle işlenmesine teşebbüs olunursa verilecek ceza bir misli artırılır. 

Madde 3- Bu kanunda yazılı suçlardan dolayı Cumhuriyet savcılıklannca re'sen takibat yapılır. 

Madde 4 - Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Madde 5 - Bu kanunu Adalet Bakanı yürütür. " Bu nedenle TCK anılan hükümler hem de 5816 sayılı kanun AİHS ve Anayasanın yukarıda anılan hükümleri ile uyumlu bulunmaktadır.

TEREDDÜTE YER YOK
Şüphelinin Ayasofya Camiinde düzenlenen ve devlet üst düzey yetkililerinin katıldığı programda yaptığı konuşmada alenen yukarıda yazılı sözleri sarf etmek suretiyle tartışma ve tereddütte yer vermeyecek ölçüde Atatürk'ün manevi şahsiyetine hakaret ettiği kesindir. Bu nedenlerle şüphelinin işlediği bu suç için cezalandırılması gerekmektedir.

Kaldı ki; faili ve unsurları, ilgili yasa hükümleri açıklanan suçu Cumhuriyet Savcılığı resen soruşturup gereğini yapacaktır.

DAVAYA KATILMAK İSTİYORUM
Ancak Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurucusu olduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin bir ferdi olarak şahsımın da suçtan zarar gören olarak şüpheliden aşağıda açıkladığım denenle şikâyetçiyim ve açılacak kamu davasına katılmak istiyorum.

a-)Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ülke ve ulus olarak varlığımızı borçlu olduğumuz Mustafa Kemal Atatürk ile kan bağım olmamasına karşın O'nun ilke ve devrimleriyle inanç ve ülkü bağım bulunmaktadır. O nedenle de Mustafa Kemal Atatürk'ün manevi şahsına da saygı göstermek, hatırasını korumak, O'na saldırı karşında durmak ve gereğini yapmak da Türkiye Cumhuriyetinin bir yurttaşı olarak asli görevimdir.

b-) Nitekim Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 23 Mayıs 1995 gün ve Esas:1994/8758- Karar: 1995/4355 sayılı kararında; " Olayda büyük Türk Ulusu ve onun bireyi olma söz konusudur.  Anayasa'nın 176. maddesi gereğince başlangıç kısmı, Anayasa metni kapsamındadır. Başlangıç kısmının üç, on ve onbirinci paragrafları şöyledir: 

`Anayasa, 'Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk'ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O'nun inkılap ve ilkeleri doğrultusunda anlaşılmak, sözüne ve ruhuna bu yönde saygı ve mutlak sadakatle yorumlanıp uygulanmak üzere, Türk Milleti tarafından, demokrasiye aşık Türk evlatlarının vatan ve millet ve sevgisine emanet ve tevdi olunur.' Anayasa, bayrakta olduğu gibi Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti'ndeki yerini belirlemiş; Türk evladı ile bağlantısını kurmuş ve O'na karşı görevlerini ise vatan ve millet sevgisine emanet etmiştir. Böylece Anayasal bağlantıyla ve yukarıda açıklanan nedenle davacı, Atatürk konusunda aktif husumet ehliyetine sahip olmaktadır,öyleyse isteği incelenmelidir."denilmiştir.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Kararında belirtildiği gibi Mustafa Kemal Atatürk'ün manevi şahsiyetine saygı gösterip, Ona sahip çıkmak ve Ona yönelik her türlü saldırıya karşı durmak Anayasadaki tanımı ile yüreği vatan ve millet sevgisiyle dolu demokrasiye aşık her Türk evladının asli görevidir. Bende Anayasada ifade edilen duygu ve düşünceleri taşıdığım için Türkiye Cumhuriyeti Yurttaşı olarak iş bu şikayet dilekçemi sunup davaya katılmak istiyorum.

DELiLLER : Olay tarihinde Ayosafya Camiinde düzenlenen program içeriği. konuşmaya ilişkin kayıtlar,Görsel ve yazılı basında anılan günlerde ve halende devam eden yazılar

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; " Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün" manevi şahsiyetine alenen hakaret eden, yalan ve yanlış beyanlarla Ulu önder Atatürk'ün manevi kişiliğine saldıran yukarıda ismi yazılı şüpheli hakkında C.Savcılığınca soruşturma açılarak TCK ve 5816 sayılı yasa hükümlerine göre kamu davası açılmasını ve açılacak kamu davasına suçtan zarar gören olarak katılmak hususunda gereğini arz ve talep ederim. 

Ünal ÇETİN" 



Atatürk, Ayasofya'yı kilise olmaktan nasıl kurtardı?

ünal çetin ayasofya atatürke hakaret mustafa demirkan