DEVA Partisi'nden Meral Akşener yorumu

TAKİP ET

Ali Babacan'ın liderliğinde kurulan DEVA Partisi'nden Meral Akşener ve İYİ Parti hakkında çarpıcı açıklamalar geldi.

Koronavirüs'ün olumlu seyreden grafiğiyle birlikte siyasetin gündemi de ısınmaya başladı.

Ali Babacan'ın liderliğinde kurulan DEVA Partisi'nden İYİ Parti ve Genel Başkanı Meral Akşener hakkında övgü oldu sözler geldi. 

DEVA Partisi Teşkilat İşleri Başkanı Nihat Ergün, Tv5'in canlı yayın konuğu oldu. Akşener'in "Memleket Masası" çağrısını olumlu bulduklarını belirtirken, bu gibi eylemleri Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yapması gerektiğini ifade etti.

İşte Ergün'ün açıkamalarından öne çıkanlar:

“Partiler, siyasî parti olma hüviyetini kaybettiler”
“20 yılda bir siyaseti yenilemek, yeniden taşları yerine oturtmak, yeniden bir hizmet alanı açmak gibi bir tabloyla karşı karşıya kalınıyor. Bugün de öyle oldu. Bugün Türkiye’de siyasî partiler, önemli oranda, demokratik ülkelerdeki siyasî partiler gibi olma hüviyetini kaybettiler. Yeni bir siyasal yaklaşıma, siyaset diline, siyaset üslûbuna siyaset örgütlenmesine ve siyasetin finansmanıyla ilgili, siyasetin maliyetleriyle ilgili yepyeni yaklaşımlara ihtiyaç oldu. Keşke siyasî partiler, kendi dinamizmiyle kendi içinde bunu gerçekleştirme imkân ve kabiliyetine sahip olsalardı. Maalesef öyle olmadı. İçeride bunun böyle olması için yapılan mücadeleler de işe yarmadı açıkçası. Uyarılar da bir işe yaramadı. Dolayısıyla yeni bir siyasî hareket başlatmak zarureti hasıl oldu.”


Nihat Ergün, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “Memleket Masası” çağrısını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine de, siyasî partilerin birbirinin düşmanı değil rakibi olduğunu, dolayısıyla cepheleşmeyle değil demokratik rekabetle siyaset yapılması gerektiğini ifade etti.

Ergün, bu konuda şu değerlendirmede bulundu:

“Liderleri bir masada toplamak, tarafsız bir cumhurbaşkanının görevidir”
“Çatışmacı bir siyaset dili kullanmak da doğru değildir. Siyasî partilerin birbiriyle diyalog içerisinde olması gerekiyor. Bu rolleri, bir partinin bütün insanları bir masada toplaması söz konusu olmaz. Bu tür talepler tabii ki olabilir; ama bu tür talepleri Türkiye’de siyasî partileri, siyasî parti liderlerini kritik zamanlarda masanın etrafında toplama görevi, Anayasa gereği, aslında, Anayasada böyle yazmıyor ama zımnen bu anlaşılıyor ki, tarafsız bir cumhurbaşkanına aittir. Tarafsız bir cumhurbaşkanı olsa, tarafsızlık yeminine bağlı kalan bir cumhurbaşkanı, bütün siyasî partileri, partiler üstü bir kimlikle masanın etrafında toplayabilir. Ülkenin kritik zamanlarında o rehberliği, o topluma liderliği, bütün siyasete liderliği yapabilir; ama bunu yapabilmek için, cumhurbaşkanının parti başkanı olmaması gerekiyor. Bağımsız bir cumhurbaşkanı, tarafsız bir cumhurbaşkanı, tarafsızlık yeminine sadakatle bağlı bir cumhurbaşkanı olması gerekiyor.”

“Partili bir cumhurbaşkanı, evliya olsa tarafsız olamaz”
Nihat Ergün, Anayasanın ilgili maddelerinin de cumhurbaşkanına böyle bir sorumluluk yüklediğini hatırlattı. Ergün, “Partili bir cumhurbaşkanı, tarafsız olamaz. Yani evliya olsa tarafsız olamaz. Parti başkanı olan bir cumhurbaşkanı, milletin birliğini temsil edemediği gibi, bütün milleti bütün unsurlarıyla bir araya getirme rolünü de oynayamaz. ‘Süpermen’ olsa da oynayamaz” dedi.

“Koalisyon ilkeli beraberlik, ittifak ise ilkesiz koalisyondur”
Nihat Ergün, ittifaklar açısından DEVA Partisi’nin nerede durduğuna dair bir soruyu da cevapladı.
Hâlihazırda Türkiye’yi yönetmeye talip bir parti olarak teşkilatlanmalarını tamamlayıp seçime hazır hale gelmek için çalıştıklarını ifade eden Ergün, “Dolayısıyla bugün bizim gündemimizde ittifaklar meselesi yok” dedi.

Ergün, ittifakların, sistemsizliğin doğurduğu bir mesele olduğunu belirterek, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin koalisyonlara ihtiyaç bırakmayacak bir sistem olacağının söylendiğini ancak öyle olmadığını ifade etti. Ergün, “Koalisyonlar, seçimden sonra yapılan ilkeli beraberliklerdir. Hangi şartlar altında koalisyon kurulduğu, kimin hangi bakanlıkları yürüteceği, bu koalisyonun programının ne olduğu, hedeflerinin ne olduğu açık açık yazılıdır. İttifaklar ise, ilkesiz koalisyonlardır” dedi.

İttifaklar siyasetinin, Türkiye siyasetinin doğasını bozduğunu ileri süren Ergün, bu konuda şu değerlendirmede bulundu:

“Millet İttifakı HDP ile suçlandı, Cumhur İttifakı Öcalan’la ittifak kurdu”
“Şimdi bakıyorsunuz, işte Cumhur İttifakı seçime girdi, karşısında bir Millet İttifakı kuruldu; ama herkes, arka planda gayriresmî, gizli ittifaklar yürüttü bir taraftan da. Yani resmî olmayan ve Yüksek Seçim Kurulu’na verilmeyen ittifaklar. En son seçimde gördük; meselâ Millet İttifakı, HDP ile gizli ittifak yapmakla suçlandı; ama buna mukabil bakıyorsunuz, Cumhur İttifakı da Abdullah Öcalan’la gizli ittifak yapmış oldu. Şimdi böyle bir ittifak anlayışı olabilir mi? Şeffaflık yok bir defa ittifaklar sisteminde. Bir ‘arka plan’ var, bir gizlilik var. Herkesin kendisini bir yerlere saklama ihtiyacı var. Böyle siyaset olmaz. Siyaset, şeffaflık gerektiren bir şeydir. Siyaset, hukuk içerisinde olur. Siyasette her şey kayıt altındadır, yazılıdır.”
Nihat Ergün, eğer bir ittifak sağlanacaksa, bunun Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin doğru bir modele dönüştürme mücadelesi için kurulan bir ittifak olması gerektiğini ifade etti.

MİLLETVEKİLİ TRANSFERLERİ
“Bizim durumumuz, İYİ Parti’nin geçen seçimdeki durumundan farklı”
Nihat Ergün, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, gerektiğinde Gelecek Partisi’ne ve DEVA Partisi’ne milletvekilleri verebileceklerine dair açıklaması hakkındaki görüşünün sorulması üzerine de, bunun kendi gündemlerinde olmadığını söyledi.

Bir siyasî partinin, seçimden önce örgütlenmesini tamamlayıp büyük kongresini yapmış olması halinde seçime girebileceğini, DEVA Partisi’nin de teşkilatlanma hazırlıklarını yaptığını kaydetti.
İYİ Parti’nin milletvekili transferine ihtiyaç duyduğu şartları da hatırlatan Ergün, “İYİ Parti, normalde kongresini yapmıştı, seçime de daha çok vardı; ama İYİ Parti’nin adeta seçime giremeyeceği şekilde bir seçim tarihi belirlediler. Dolayısıyla Yüksek Seçim Kurulu’ndan (YSK), kongresini yapmış olduğu halde, örgütlenmesini tamamlamış olduğu halde, seçime sokmamak için özel bir çaba harcandı ve YSK’den seçime giremeyeceğine dair bir karar çıkmak üzereydi” dedi.

“Biz ne Amerika’nın, ne İngiltere’nin; biz, Anadolu’nun projesiyiz”
Nihat Ergün, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, İYİ Parti, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi’ni “FETÖ projesi” olarak nitelendirmesi konusunda da, bu tür sözlerin siyaset değil boş tartışmalar olduğunu söyledi. Ergün, yeni partilerin, Anadolu’nun duyduğu ihtiyaçtan doğduğunu ve milletin projesi olduğunu dile getirdi.
Halkın mevcut siyasette çözüm bulamadığını çok açık ve net bir şekilde ifade ettiğini belirten Ergün, şunları söyledi:

“Bu kadar insan, bu siyasî hareketlenmenin içerisine giriyorsa ve elini taşın altına sokuyorsa, bunlar Anadolu insanı. Bunlar, başka memleketin insanı değiller. Başkalarının ajanı değiller. Erzurum’dan bu kadar insan başvurmuş, Trabzon’dan bu kadar insan başvurmuş, Antalya’dan, Trakya’dan bu kadar insan başvurmuş ve el birliğiyle yeni bir siyasî hareket kurmak istiyor. Bunları ne FETÖ’cülükle itham etmeye kimsenin hakkı olabilir, ne Amerika’nın projesi, ne İngiltere’nin projesi, ne sermaye çevrelerinin projesi… Hangisi? Bakıyorsunuz, bazılarına göre şunun projesi, bazılarına göre şunun projesi. Yok kardeşim; Anadolu insanının projesi. Anadolu insanı, yeni bir çıkış yapmak istiyor ve yeni bir arayış içerisinde. Bu arayışı biz, DEVA Partisi’nde bulacağını düşünüyoruz ve bu mesajı Anadolu’dan aldık. Biz bu mesajı Amerika’dan almadık, biz bu mesajı İngiltere’den almadık, biz bu mesajı başka çevrelerden almadık. Biz bu mesajı Anadolu’dan aldık. Biz, Anadolu çocuğuyuz. Anadolu’nun sesini iyi biliyoruz.”

deva ali babacan meral akşener deva partisi nihat ergün