"Depolar ithal ürünlerle dolu"

TAKİP ET

CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu 2,5 milyon ton hububat ve 100 bin ton kuru baklagil ithalatı için gümrük vergisi sıfırlanması kararının yerli üreticiyi bitirmek anlamına geldiğini ileri sürdü. Gaytancıoğlu, ithalat aracılığıyla gelen ürünlerden dolayı depolarda yer kalmadığını söyledi.

8 Nisan 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Cumhurbaşkanı Kararları ile 2,5 milyon ton hububat ve 100 bin ton kuru baklagil ithalatı için gümrük vergisi sıfırlandı. Hububat ve Bakliyat İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanması Hakkında Kararda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Karar ile 100 bin ton kuru baklagil, 1 milyon ton buğday, 700 bin ton arpa, 700 bin ton mısır ve 100 bin ton pirinç için sıfır gümrük vergisi kontenjanı açıldı.

CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu 2,5 milyon ton hububat ve 100 bin ton kuru baklagil ithalatı için gümrük vergisi sıfırlanması kararını değerlendirdi.

Gaytancıoğlu, bu kararı yanlış bulduğunu söyleyerek kararın yerli üretici ile rekabet etmek ve yerli üreticiyi bitirmek anlamına geldiğini ifade etti.

"VERGİLERİ SIFIRA DÜŞÜRMEK YERLİ ÜRETİCİYİ BİTİRMEK ANLAMINA GELİR"
CHP’li Gaytancıoğlu konuya ilişkin şu şekilde konuştu:
“Sıfır gümrükle ithalatın önü çok açıldı. Tahıllarda yüzde 80 ile yüzde 100, kırmızı ette yüzde 235 arasında gümrük vergisi vardır. Bazı ürünlerde de soya gibi net ithalatçıyızdır. Şimdi siz gümrük vergilerini sıfıra düşürürseniz bu tamamen yerli üretici ile rekabet etmek, yerli üreticiyi bitirmek anlamına gelir. Gıda enflasyonunu düşürme mantığıyla yola çıksanız bile bu yanlış bir uygulamadır. Türkiye bir tarım ülkesi, şu anda iki Trakya büyüklüğünde tarım arazisi ekilmiyor, çiftçi toprağa küstürüldü.”

Koronavirüs salgınının Türkiye’de başlamasının ardından hükümet kanadından gelen ‘gıda konusunda kendimize yetecek durumda olduğumuz’ ve ‘gıda stoklarının dolu olduğu’ ifadelerini de değerlendiren Gaytancıoğlu, depolardaki buğdayın Rusya’dan, Ukrayna’dan ithal edilen buğdaylar olduğu, depolardaki ayçiçek yağının ise Arjantin’den, Brezilya’dan, Rusya’dan, Ukrayna’dan, Moldova’dan ithal edilen Ayçiçek yağı olduğunu söyledi.

Cargill'e yatırım teşviki


"DEPOLAR İTHAL EDİLEN ÜRÜNLERLE DOLU"
Gaytancıoğlu, “Şu anda evet depolarda ürün var. Sanayici her zaman birkaç aylık stok ile çalışır. Depoların dolu olması dış piyasan alınan buğday sayesinde. Eskiden buğdayı üretir ve dünyaya ihraç ederdik. Şimdi durum buğdayını Amerika ve Meksika’dan alıyoruz. Bütün ülkeler ihracatlarını sınırlamaya başladılar iç piyasayı garanti altına almak için. Çünkü böyle zamanlarda dünyada mal bulunmayabilir.
Türkiye sürekli ithalatçı bir politika uyguladı, gümrük vergilerini de sıfırlayarak dünyadaki ucuz malı almaya çalıştı. Ama bu sırada yerli üreticiyi küstürdü. Bu koronavirüs öncesinde bunları söylüyorduk. Şimdi Bakan şöyle bir açıklama yaptı; ‘Bizim depolarımız dolu’. Hangi ürünlerle dolu? Rusya’dan, Ukrayna’dan ithal ettiğimiz buğdaylarla, Arjantin’den, Brezilya’dan, Rusya’dan, Ukrayna’dan, Moldova’dan ithal ettiğimiz ayçiçekleri ile dolu. Onlar da birkaç yetecek kadar ürün. Sonrası ne olacak? Çiftliyi desteklemedikleri için gümrük vergilerini yeniden düşürme yoluna gittiler. Gümrük vergilerini düşürmek baştan cazip gibi gelse de devletin burada bir vergi kaybı var, bir gelir kaybı var. Bu dönemde döviz son derece önemliyken gümrük vergilerini düşürmek örneğin buğdayda gümrük vergisini sıfıra çekmek ne demek?” dedi.

"TÜRKİYE UN İHRACATÇISI BİR ÜLKE AMA BAŞKA ÜLKELERDEN ALDIĞIMIZ BUĞDAYI İŞLEYEREK SATIYORUZ"
Türkiye’nin çiftçiyi bu dönemde destekleyerek koronavirüs süreci bittiğinde ekonomiyi düzeltebileceğini söyleyen CHP’li Gaytancıoğlu, Türkiye’nin ihraç ettiği unu ise başka ülkelerden aldığı buğdayı işleyerek ihraç ettiğini belirtti.

Gaytancıoğlu konuya ilişkin şöyle konuştu:

“Çiftçiye bu dönemde destek vermek lazım. 2020 yılındayız, 2019 desteklerinin daha yüzde 40-45’i filan ödendi. Bu kriz bittiği zaman Türkiye nasıl ayağa kalkacak? Ekonomisini nasıl hızlı bir şekilde düzlüğe kavuşturacak? Buğday üretmeye devam edeceksiniz, un ihraç etmeye çalışacaksınız, yağlı tohumlu bitkilerde 8-9 milyon ton işleme kapasitemiz var, ihtiyacımız 2-3 milyon ton. 8-9 milyon ton üretsek de dünyaya bunları satsak fena mı olur? Rafine yağ olarak satsak da 3-4 milyar dolar para kazansak fena mı olur? Buğdayı başka ülkelerden değil de kendimiz alıp işleyip un olarak satsak fena mı olur? Türkiye un ihracatçısı bir ülke ama başka ülkelerden aldığımız buğdayı işleyerek satıyoruz. Dünya bunu anladı ama Türkiye’yi yönetenler anlamadı.”

"SORUNUN ÇÖZÜMÜ"
Gaytancıoğlu, Türkiye’nin tarımda nitelikli politikalar üretmek yerine süreci günübirlik politikalar ile yürütmeye çalıştığını söyledi. Gümrük vergilerinin sıfırlanması ile Türkiye’nin nohut ve mercimek ithalatına başladığını ve gıda sorununu ithalatla çözmeye çalıştığını ifade eden Gaytancıoğlu, sorunun çözümünün ithalat değil üretim olduğunun altını çizdi.
CHP’li vekil tarımsal üretimin kurtarılması için çiftçinin borçlarının ertelenmesi gerektiğini söyledi. 2006 yılında çıkarılan Tarım Kanunu ile gayrisafi milli hasılanın yüzde birinin tarıma destek olarak ayrıldığını hatırlatan Gaytancıoğlu, çiftçiye 2020 yılına kadar bu desteğin yarısının verildiğini ve çiftçinin yaklaşık 175 milyar lira alacağı olduğunu açıkladı.

"ÇİFTÇİ ÜRETİME BORÇ ALARAK DEVAM EDEBİLDİ"
Çiftçinin, alacağını alamaması nedeniyle üretim yapabilmek için borçlandığını ifade eden Gaytancıoğlu, konuya ilişkin şu şekilde konuştu:
“Çiftçinin yaklaşık 130 milyarlık bir borcu var. 2006 yılında bir Tarım Kanunu çıktı. GSMH’nin yüzde birinin çiftçiye destek olarak verilmesi kararı alındı. Biz de muhalefet olarak destek verdik. Ama bugüne kadar desteğin yarısı verildi. 2020 yılındayız yaklaşık 175 milyar lira çiftçinin bir alacağı söz konusu. Çiftçi bu alacağını alabilseydi belki tarımsal üretimi devam ettirebilirdi birçoğu. 800 bin aile tarımdan başka sektörlere geçti. Tarıma devam etmek isteyenler ise alacağını alamayınca borç aldı. Şu an 70-75 milyar lira çiftçinin Ziraat Bankası’na borcu var. Çiftçi üretime devam etti ama üretime devam etmenin maliyeti var. Borç alarak yapabiliyor ancak. Çünkü ürün fiyatları artmıyor. Devletin piyasalarda bir ağırlığı olmadığı için piyasaları denetleyebilecek bir kurum yok. Özel sektör girdi fiyatlarına sürekli zam yapıyor. Girdi fiyatlarının arttığı ama ürün fiyatlarının artmadığı bir ortamda çiftçi yeterince destek alamayınca borçlara yüklendi.”

"DEVLET ÜRÜN ALIMINI VE ÇİFTÇİ GELİRİNİ GARANTİ ALTINA ALMALI"
Gaytancıoğlu son olarak tarımın kurtarılması için devletin atması gereken üç adım olduğunu söyledi ve bunları şu şekilde sıraladı:
“1. Çiftçiyi kurtarmak için 130 milyarlık borcu bir yıl erteleyerek sonra da faizini silerek ana parayı da 4-5 yıla bölmek gerekiyor.
2. Çiftçiye, çıkarılan yasayla alacağını söylediğiniz desteğin yarısı verildi. O desteğin tamamının verilmesi gerekiyor. Çiftçinin cebine daha fazla para koyup üretimin arttırılması lazım.
3. Üretim planlaması ile Türkiye’nin neye ihtiyacı var belirlenmeli. Türkiye, en önemli varlıklarından bir tanesi olan Şeker Fabrikaları’nı özelleştirdi. Şeker pancarı, hayvancılık sektörüne katkı sağlıyor. Şeker Fabrikaları tam kapasite çalışsa etil alkol de üretebiliriz. Tarıma dayalı sanayinin desteklenmesi ile işler çözülebilir. Devletin kamucu politika ile ürün alımını ve çiftçinin gelirini garanti altına alması gerekiyor.”
 

ithalat gümrük vergisi