Çin'den Doğu Türkistan'daki camilere skandal tabela
Çin'in Doğu Türkistan'daki insanlık dışı uygulamalarına bir yenisi daha eklendi. Pekin yönetimi, Doğu Türkitan'daki camilere "Dini Çinlileştirme çalışmalarına aktif katılım" mesajı içeren levhalar astı.
Çin'in Doğu Türkistan'daki skandal uygulamalarına bir yenisi daha eklendi. Uygur Türklerini toplama kamplarında hapseden Pekin yönetimi dışarıda kalanlara da zindan hayatı yaşatıyor. Alınan bir kararla camilere "Dini Çinlileştirme çalışmalarına aktif katılım" çağrısı içeren levhalar asıldı.
Konuyla ilgili açıklama yapan İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Kamil Erozan Çin yönetimine tepki gösterirken, Dışişleri Bakanlığı'nı da sessiz kalmakla suçladı.
Erozan, Pekin yönetiminin ırkçı ve insanlık dışı uygulamalarının tüm dünyayı tedirgin ettiğini ifade etti.
İşte o açıklama:
Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Doğu Türkistan’daki camilere “Dini Çinlileştirme Çalışmalarına Aktif Destek Verelim” ifadelerini içeren panolar astırmıştır.
Anlamı “barış” olan Yüce Dinimizi “Çinlileştirme” bahanesiyle yanlış ve çarpık yaklaşımlara konu etmek hiç kimsenin haddine değildir.
Bu yaklaşıma temel teşkil eden zihniyetin Çin Halk Cumhuriyeti’nin sorunlarına çözüm getirmekten ziyade, vahim sonuçlara sebebiyet vereceğini düşünüyoruz.
İslam dinini sözde “Çinlileştirme” bahaneleriyle “Çin İslamı" gibi kavramlar ortaya atarak Doğu Türkistan’daki Uygur kardeşlerimizi disiplin altına alınabileceğini zannetmek insani ve hukuki mülahazaların aksi yönünde hareket etmek anlamına gelmektedir.
Herkesin inançlarını yaşarken alacağı din hizmetini ve benimsediği dini anlayışı devletlerin yasalarla belirleme hakkı yoktur.
Sosyolojik ve tarihi gerçeklerin yanlış okunmasından kaynaklanan bu zihniyetin, Çin Halk Cumhuriyeti’nin önemli sorunlardan olan ve giderek artan yabancı düşmanlığı, ırkçılık, ayrımcılık ve İslam karşıtlığını daha da körüklemeye çalışması sadece kendi toplumlarını değil bütün insanlığı ortak bir kaygıya sevk etmektedir.
İnsanlara ve dini konulara sırf güvenlik penceresinden bakmak yerine, dini ve ahlaki değerlere ilişkin toplumsal ihtiyaçların onurlu bir şekilde karşılanmasını teşvik edecek yapıcı söylemleri benimsemenin daha doğru ve faydalı olacağını düşünüyoruz.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin bu yaklaşımlarını yakından takip ederek, sakıncalarını Çin Halk Cumhuriyeti’yle ikili ve çok taraflı platformlarda da gündeme getirilmesine devam edilmesi gerektiği düşüncesindeyiz.