Aykut Erdoğdu'nun eski eşi telefon görüşmelerini ifşa etmişti: Tuba Torun günler sonra sessizliğini bozdu

TAKİP ET

CHP'li Aykut Erdoğdu'nun eski eşi Özge Pomen'in yayınladığı ses kayıtlarıyla gündem olan ve CHP'den istifa eden Tuba Torun, günler sonra sessizliğini bozdu. Torun, ifşa edilen kayıtlar hakkında konuştu.

Eşi Aykut Erdoğdu ile birlikte CHP’den istifa eden Tuba Torun, Erdoğdu'nun eski eşi Özge Pomen'in yayınladığı görüşme kayıtlarıyla ilgili ilk kez konuştu.

Torun, “Özel hayatımıza ilişkin suç teşkil eden kayıtların ortaya çıkmasıyla en az %60’ının bot hesap olduğu yorumlar denizinde canlı canlı boğulduk” dedi.

Ses kayıtlarının manipüle edildiğini belirten Torun, ‘dolarla vekil olanlar’ demediğini, ‘yalanla dolanla vekil olanlardan’ söz ettiğini kaydetti.

"ÖZRÜNÜ KABUL ETTİM"

TELE 1’den Esma Yapıcı'ya açıklamalarda bulunan Torun, kayıtların çıktığı ilk andan itibaren eşi Aykut Erdoğdu’nun yanında olduğunu vurgulayarak, “Özrünü kabul ettim” dedi.

Tuba Torun’un açıklamalarının tamamı şu şekilde:

"Özel hayatımıza ilişkin suç teşkil eden kayıtların ortaya çıkmasıyla en az %60’ının bot hesap olduğu yorumlar denizinde canlı canlı boğulduk. Bu esnada destek olan, anlayan, savunan sayısız insan da oldu. Öncelikle onlara hepimiz adına çok teşekkür ederim; çünkü çok kez deneyimledim ki, dünya gemisini nefret saçanların kirli dilleri değil, aklı başında insanların sessiz kalması batırıyor.

Kayıtların ortaya çıktığı ilk andan itibaren eşimin yanında oldum. Özrünü kabul ettim.

"SİVİL ÖLÜME TERK EDİLDİK"

Siyasetin bunun üzerinden ilerlememesi gerektiğini düşünüyorum. Bu noktada bir mağduriyet varsa, döktüğü emeğine bu ülke için vermiş olduğu çabaya suç teşkil eden özel hayata ilişkin kayıtlar üzerinden ortadan kaldırmaya çalışan kişilerin sorgulanması gerektiğini düşünüyorum. Ben burada eşimle birlikte hareket etmek istedim. Ceza hukukunda hapis cezası normalde suç işleyen kişinin toplumdan dışlanması mantığı üzerine kuruludur ama biz hiçbir suç işlemedik. Bir nevi sivil ölüme terk edildik.

"UTANMASI GEREKENLER..."

Dünyada birçok insan ve çoğunlukla kadınlar özel hayatının ifşasıyla tehdit ediliyor. Kimileri bu yüzden yaşamaktan vazgeçiyor. Bu suçların en tehlikelisi. Zira, ataerkil toplumsal normların dışına çıktığınız anda dışlanıyorsunuz. Oysa, suç işlememişsiniz. Suçlu olan siz değilsiniz. Utanması gereken siz değilsiniz. Bilakis, utanması gerekenler özel hayatınızı kullanarak tüm emeğinizi, mücadelenizi çöpe atmaya çalışanlar. Onur ve şeref, erkek dünyanın belirlediği tanımlardan ibaret değil.

Ağır bir lince maruz kaldım. Birileri için manevi tazminat ve suç duyurusu hakkım saklıdır. Suç teşkil eden birtakım kayıtlar ortaya koydu ve bütün çabayı haksız bir yere koymaya çalıştılar. Hak edilmemiş gibi göstermeye çalıştılar.

"KADIN HAKLARI İÇİN SİYASETE GİRDİM"

Ben yıllar önce, bu tanımlara karşı çıktığım için, çok daha önceden başlayan kadın hakları mücadelemin bir parçası olarak tek başıma gidip bir siyasi partiye üye oldum. Ataerkinin en katı halini barındıran siyaset değişmeden eşitliğin sağlanamayacağının farkındaydım. Tam da bu yüzden, kadın ve insan hakları mücadelem, siyasetten daima öncelikli oldu. Birçok insanın düşündüğünün aksine amacım milletvekili olmak olmadı. Milletvekili olmak yalnızca bir araçtı. Çare, o yolu yürümekti. Değişim, yolu yürümekle ilgilidir, bir yere varmakla değil.

Elinde oy çuvalıyla tuvalete giden sandık başkanlarının peşinde koşarak başlayan siyasi hayatım, ilk dönem en yüksek oyla Partimin Yüksek Disiplin Kurulu’na girerek devam etti. Birçok insan bu başarının arkasında birilerini arasa da tüm bunları aslında yalnız ve yalnız kendi çabamla yaptım. Tüm söylentilere kulak tıkayıp daha da şevkle çalışmaya devam ettim. Avukatlık- siyaset ve feminist mücadele üçgeninde nefesim kesilinceye kadar çalıştım. 4 yıl her hafta atlamadan Gazete Duvar’da yazdım, 3 yıl kadın haklarına ilişkin program yaptım. Yüzlerce programa, panele katıldım. Partimle kadın STK’lar arasında köprü olmaya çalıştım. STK’ların avukatlığını yaptım. Tüm mecralarda gelen her mesajı tek tek yanıtlamaya çalıştım. Kimi zaman tükendim. 3 gün dinlendim, geri geldim. Çünkü başka türlü yaşamayı bilmiyorum.

Son kurultayda anahtar listede değildim. Düşündüğümden çok daha fazla kişinin teşvikiyle sahaya çıktım. Delegeden tek tek oy istedim. Çalışmalarımı bilen de biliyormuş, onu gördüm ve kadın kotasının da yardımıyla liste delerek YDK’ya tekrar girdim. Bu gururu ter dökerek yaşadım.

Siyaseti öğrendikçe sorgulamaya başladım. Siyaset yaptığım süreçte hiçbir ekibin kanadı altına girmedim. Daha ziyade beceremedim. “Erkek” gibi davranmadım. Kimi zaman Parti üyesi olduğum için söylemek istediklerimi söyleyemedim. Çokça zaman partimle kadın hareketi arasında sıkıştım kaldım. Ağır linçler atlattım. Çok kereler istifayı düşündüm. Fakat ciddi bir desteğim de vardı. Halen var. Hemen her gün “Size ihtiyacımız var, sizi artık Meclis’te görmek istiyoruz mesajları telefonları aldım. Genç arkadaşlardan bilhassa hukuk öğrencilerinden “Örnek alıyoruz” mesajları aldıkça “Olmaz, devam” dedim, güçlendim. Kadınlar daima yanımdaydı. En çok teşekkürü onlara ettim. Sözün özü, siyasetten ziyade mücadeleyi sevdiğimden devam ettim.

Kendimi çok fazla açıklamış gibi oldum kusura bakmayın; çünkü çok fazla sustum.

"DOLARLA' DEĞİL, 'YALANLA DOLANLA' DEDİM"

İfşa edilen kendi ses kaydımda “erkek siyaseti” eleştiriyordum. O ses kaydı bile manipüle edildi “dolarla milletvekili” diye. Oysa “yalanla dolanla milletvekili” diyorum. “Kim bu dolarla milletvekili olanlar?” diye soranlar olmuş, en azından bu yanlışı düzeltmiş olayım.

Her şeye rağmen, bir gün iyiliğin kazanacağına inananlar, tüm kötülük direncine rağmen kaydeder, iz bırakır. İz bırakmak, ter dökmektir. Bizler -ötelenenler, dışlananlar- her gün, her mecrada varlık mücadelesi veriyoruz. Bizim takip ettiğimiz izler, ter döken kadınların, kimseye eklentisiz, herkesten bağımsız olmasına hayret edilen kadınların, “Ben varım!” dedikçe “Sen aslında yoksun!” denilen kadınların izleridir. Bizim takip ettiğimiz izler; Füruğ Ferruhzad’ın, Camille Claudel’in, Marie Curie’nin, Virginia Woolf’un, Hypatia’nın, Olympe De Gouges’un, Nezihe Muhiddin’in ve adını saymakla bitiremeyeceğim -ve hatta adını dahi bilmediğim- daha nice ter döken kadının izleridir. Ayrıcalıklarından vazgeçmek istemeyen kimse sevinmesin; bu mücadele devam edecek. Ve kimse üzülmesin; bu mücadele, devam edecek.

SES KAYITLARI GÜNDEM OLMUŞTU
Aykut Erdoğdu’nun eski eşi Özge Pomen, Twitter hesabından Cumartesi gecesi bir görüntü kaydı paylaşmıştı. Pomen, görüntünün kaydedildiği zaman evli olduğu Aykut Erdoğdu’nun Tuba Torun ile ilişkisi olduğu konusundaki iddialara verdiği yanıtları dinliyordu.

Bu kayıtta Erdoğdu, eski eşi Pomen'e Yüksek Disiplin Kurulu (YDK) Üyesi Tuba Torun’un Parti Meclisi’ne girmesi için Genel Başkan Kemal kılıçdaroğlu ve Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı ile defalarca konuştuğunu söylüyordu.

"DOLARLA VEKİL OLUYORLAR"
Paylaşılan bir başka kayıtta ise Aykut Erdoğdu'nun eski eşi Pomen, yeni eşi Tuba Torun ile konuşuyordu. İkili arasındaki diyalog şöyleydi:

Tuba Torun (ağlayarak): "Dolarla milletvekili oluyorlar, ben burada sabahtan akşama kadar kadın hakları diye g..ümü yırtıyorum. Şerefsizin bir tanesine inandım tamam mı ve inandığım için de evet kendimi ortaya koydum. Ve şu anda da istifa edeceğim. Sağ olun a..na koyayım."

Özge Erdoğdu: "Tuba bir sakin ol hayır."

Tuba Torun: "Ben buranın adaletsiz bir dünya olduğunu biliyordum ama bu kadar adaletsiz olduğunu bilmiyordum Özge. Çünkü benim bakılması gereken bir annem var."

Tuba Torun Aykut Erdoğdu Özge Pomen telefon kaydı ses kaydı ifşa