Altay Tokat yazdı: Tek bayrak, Tek vatan diyecek, Andımız'ı kaldıracaksın!

TAKİP ET

Emekli Korgeneral Altay Tokat, Danıştay'ın Andımız'ı okullarda yasaklamasını Aykırı için yazdı. Tokat, "Tek Millet, Tek Devlet, Tek Bayrak, Tek Vatan diyeceksin, Andımızı kaldıracaksın. Burada da çelişki yok mu?" dedi. İşte Altay Tokat'ın yazısı...

ALTAY TOKAT / ANALİZ

Baharla birlikte, PKK-PYD’nin her yıl olduğu gibi, silahlı eylemlerine başlayacağı ve bu yıl çatışmaların daha yoğun ve yaygın geçeceğini bekliyorum. Bu açıdan, mücadelede önemli gördüğüm ve faydalı olacağına inandığım bazı kritik önerilere değinmek istiyorum.

Elli yıldır üstesinden gelemediğimiz, ekonomimizi en az 500 milyar dolar zarara uğratmış, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğümüzü tehdit eden, iç ve dış politikalarımıza engeller oluşturan, çok sayıda insanımızın hayatına mal olmuş, PKK-PYD bölücü terör örgütünün gecikmeksizin hiç olmazsa marjinal düzeye indirilmesini hayati ve kaçınılmaz buluyorum.

Bu anlayışla, PKK-PYD ile 'Milli Mücadele Strateji Belgesi' ya da Dokümanı hazırlanması gerekir diye düşünüyorum. Çünkü günümüzde, terörle mücadelenin hukuki temelini oluşturan 'İl İdaresi Kanunu'nun yetersiz kaldığını yaşıyoruz.

PKK-PYD'nin, siyasi hedefi içinde yer alan Suriye'nin doğusunda sözde devlet kurma aşamasına ulaştığını önemsemeliyiz ve de önlemeliyiz. Aksi takdirde, terörle yaşamaya devam ederiz kanısındayım.

Terörizmle Milli Mücadele Strateji Belgesi, herkesi ve her partiyi bağlayacağından milli mücadele ruhumuzu yükseltir, mücadeleye devamlılık kazandırır, parti politikaları değil milli politikalar devreye girer, teröristlere, destekçilerine, sempatizanlarına caydırıcı ve vazgeçirici somut bir mesaj vermiş oluruz. Yani teröristlerin umutları kırılır, güvenlik güçlerimizin komuta-kontrol birliği ve işbirliği kolaylaşır, operasyonlar hızlanır ve personelin inisiyatifleri artar.

Bir devletde; devlet otoritesinin zayıfladığı, istismar edilebilecek bir halkın bulunduğu, lider bir kadronun oluşması ve dış desteğin sağlanması koşullarında terör örgütlerinin kurulması ve eylemlere başlaması engellenemez.

Bundan dolayı, bölücü terörizm ile mücadele; bu koşullara yönelik siyasal, askeri, ekonomik, sosyo-kültürel yani devletin milli güç unsurlarının katılımıyla yapılmalıdır ve teröristlerle silahlı mücadele, istihbarat, bölge halkının kazanılması ve psikolojik harekat dallarında yoğunlaşmalıdır diye düşünüyorum.

Bu nedenle, PKK-PYD bölücü terör örgütüyle mücadele bir anlamda -Alçak Yoğunluklu Savaş- anlayışıyla yapılmalıdır kanaatindeyim.

Bu bağlamda, PKK-PYD ile ilişkisi olan veya destek veren partiler dahil herkese müsamaha gösterilmemelidir ve gereken yapılmalıdır.

Bölücü terörün panzehiri demokrasidir. Ama, bekamıza  yönelik bir tehdit ve tehlike olduğundan demokrasi diyerek ödün verilemez. Örneğin, ABD'de en gelişmiş demokrasi var. DAEŞ terörist örgütünü destekleyen bir parti ya da bir dernek vs kurulabilir mi? Kurulmuş olsa bile faaliyetine izin verilir mi? Kesinlikle hayır. Burada önemli olan ayırım yapmamak, eşit davranmak, çelişkili karar ve uygulamalarda bulunmamaktır.

Burada yaşadığım bir anımı ders alınsın diye aşağıda anlatmak istiyorum. Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanlığı görevim tamamlanmak üzereyken yani 1989 Temmuz ayı içerisinde  Tanin-Tanin Gediği bölgesine bir grup teröristin görüldüğüne dair bir duyum aldık ve derhal bölgeye operasyon düzenledik. Çatışma çıktı ve teröristlerin ilk ateşinde bir askerimiz şehit düştü. Çatışmada 11 terörist etkisiz hale getirildi, 2 terörist sağ olarak ele geçirildi. Çatışma sona erince bölgeye Cumhuriyet Savcısı getirildi ve teröristler ile
silahlarını kapsayan  Savcılık Raporu hazırladı.

Ertesi gün gazetelerin çoğu ''Dünkü operasyonda teröristler değil yaylaya çıkan köylüler öldürüldü, katliam yapıldı'' mealinde araştırma yapmadan acemice, yalan ve iftiraya dayalı haber yayınladılar. Daha sonra öğrendik ki, Hakkari Milletvekili olan E. Canan bu dezenformasyon amaçlı iftirayı basına vermiş. Bundan dolayı savaş muhabirlerine ihtiyaç var diyorum.

PKK tuzağına giren muhabirler iyice ortaya çıksın amacıyla birkaç gün sessiz kaldık. Daha sonra Hakkari'de halkla bir Huzur Toplantısı yaptık. Orada Savcılık Tutanağını açıkladık. Ele geçirdiğimiz teröristleri konuşturduk. Böylece gerçeği anlatık. Ama PKK ya alenen destek vermiş olan ve Mehmetçiğe iftira atan, yalan söyleyen Milletvekili hakkında ne Meclis, ne partisi soruşturma veya inceleme bile başlatmadı.

Biz çok üzülmüştük ve hayal kırıklığına uğramıştık.

Bu olay üzerine dönemin Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı haber vermeden Hakkari'ye geldiler, takdirlerini bildirdiler, moral ve motivasyomuzu yükselttiler.
Bu iftira ve siyasilerin sessizliğinin  teröristlerin hoşuna gittiğini sanıyorum. Demokrasi bu hareketi reddeder ve devletin bölünmez bütünlüğüne sahip çıkar.

Bu arada, Tek Millet, Tek Devlet, Tek Bayrak, Tek  Vatan diyeceksin Andımızı kaldıracaksın. Burada da çelişki yok mu?

Bu yorum, öneri ve düşüncelerimi Olağanüstü Hal döneminde Tuğgeneral rütbesiyle Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanı ''1087-89'' ve Korgeneral  olarak Jandarma Asayiş Komutanı görevlerinde ve de Kıbrıs Barış Harekatın da edindiğim bilgi tecrübelerimin ışığında yazdım. 

ALTAY TOKAT KİMDİR?
Altay Tokat 1999'da korgeneral rütbesiyle emekli oldu. Aynı zamanda Kıbrıs Gazisi olan Tokat ve OHAL döneminde Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanı ve Jandarma Asayiş Komutanı olarak görev yaptı. PKK ile mücadele etti. TSK'nın en büyük dış operasyonlarından biri olan Çekiç Harekatı'nı yönetti. Kara Kuvvetleri iç güvenlik doktrinini yazdı.

Tokat, başarılarından dolayı beş madalya ile ödüllendirildi.

altay tokat andımız ak parti erdoğan danıştay öğrenci andı